Sosyoloji

Martin Heidegger – Özdeşlik ve Ayrım

Martin Heidegger – Özdeşlik
ve Ayrım

Özdeşlik
İlkesi

Özdeşlik ilkesi, bilinen bir formüle göre:
A=A biçimindedir.

A=A formülü, A ile A’nın eşit olduğunu
(söyler)

Eşitlikte en az iki öge bulunur.

Özdeş olan, Latince idem, Yunanca τό αύτό,
aynı olandır.

Bir şeyin, aynı olabilmesi için bir öge
daima yeterlidir.

Özdeşliğin seslenişi, varolanın varlığını
duyurur.

Çünkü aynı olan, varlık olduğu kadar,
duymadır da (düşünmedir).

Düşünme ile varlık, aynı olana aittir ve bu
aynı olandan ötürü birbirine aittirler.

Varlık yalnızca bizde varlık sürebilir, yani
vücut bulur.

Birlikte ait olma…

Teknik dünyayı öyle basitçe varlıkla aynı
kefeye koymak gibi bir hakkımız var mı? Açıkçası yok,

Çünkü sözü edilen teknik dünyanın bütününü,
ilk elde insandan ötürü insanın edimleri olarak yorumlama yoluyla ilerlendiği
sürece, durumun her çözümlenişi düşüncede pek geriliyor…

Teknik olan (…) taslağını insanın çıkardığı
plan…

Nihayet bu plan insanı şöyle bir kararın
eşiğine getirir: kendi planına boyun eğmek ya da onu boyunduruk altına almak.

Teknik dünyanın bütüne dair bu temsil
yoluyla her şey gerisin geri insana indirgenir.

Varlığın seslenişini ise kimse duymaz.

Özleyiş / Ereignis

Öz-lemek / er-eignen

Bu kilit sözcük (…) Yunanca logos, Çince tao
kadar çeviriye kapalı kalacaktır.

Varlık ile insanın çağcıl teknik dünya
aracılığıyla oluşturdukları burç olarak çatıda deneyimlediğimiz şey, öz-leyiş
denilen şeyin giriş taksimidir.

Bizleri ait olduğumuz yere, içinde ait
olanlar olarak durduğumuz şeye kavuşturan öz-leyişten bize daha yakın ne
olabilir ki?

Özlemenin özdeşlikle ne ilgisi vardır?
Yanıt: Hiç.

Aynı olan, varlık olduğu kadar, düşünmedir
de.

Aynı olanın anlamını kovalayan soru,
özdeşliğin özünü kovalayan sorudur.

Varlık ile düşünme, özünü özleyiş dediğimiz
birlikte-ait-oldurmanın doğurduğu özdeşliğe aittirler. Özdeşliğin
özü, öz-leyişin öz malıdır.

Düşünme, özdeşlikte yatan dolayım gibi basit
bir ilişkiyi bizzat kavrayabilmek için iki bin yıldan fazlasına gerek
duymuştur.

Bu varış bir sıçrayışı talep ettiği için
zamana gereksinim duyar.

Düşünerek zaten düşünülmüş olana kendimizi
verirsek ancak, henüz düşünülecek olan da serilir önümüze…

Metafiziğin
Varlık-tanrı-bilimsel Yapısı

Hegel’e göre düşünmenin işi “düşünce”dir.

Bu ise, en yüksek öz-gürlüğüne evrildiğinde
“mutlak idea”dır.

Hegel, yalnızca mutlak idea varlıktır,
sonsuz yaşamdır; kendini bilen hakikattir ve bütün hakikattir (der).

Varlığın hakikati özdür.

Özün hakikati son-suz kendini bilme
anlamındaki kavramdır.

Varlık, düşünmenin mutlak olarak
kendini düşünmesidir.

Hegel’e göre düşünmenin işi, mutlak düşünme
içinde ve mutlak düşünme olarak varolanın düşünülmüşlüğü bakımından varlıktır.
Bizim için düşünmenin işi aynı olandır, dolaysız varlıktır, ama varolan karşısındaki
ayrımı bakımından varlıktır.

Tekniğin özünün egemenliği altındaki
varolanı sergileme ve biçimleme yoluna da teknoloji diyebiliriz.

Hegel asıl felsefeye varlık-tanrıbilimi
demek yerine “Mantık Bilimi” der.

Düşünce, düşünüş, açıkçası mantığın izlediği
yoldur.

Varlık kendisini düşünce olarak açığa vurur.

Varolanın varlığı, kendi kendisinin temeline
inip kendi kendisini temellendiren temel olarak açığa çıkar.

Ratio / her şeyi biraraya getirip var olmaya
bırakan logostur.

Metafiziğin temel niteliğinin adı
varlık-tanrı-mantığıdır.

Varlık, varolanın temelini kurar, varolan
da, en varolan olarak varlığı temellendirir.

Metafizik, varlığa logos olarak denk düşer,
buna göre de ana hatlarıyla her yerde mantıktır.

Causa sui

Felsefedeki Tanrı’nın adı budur.

Causa sui karşısında insan ne korkudan diz
çökebilir, ne de bu Tanrı’nın önünde ilahiler söyleyip raksedebilir.

Buna göre felsefedeki Tanrı’yı, yani causa
sui olan Tanrı’yı terketmesi gereken tanrı-sız düşünme, belki de ilahi Tanrı’ya
daha yakındır.

Ereignis

Ereignis sözcüğü “ereignen”den gelir.

Bu sözcükteki “eignen” ise, bir şeyi kendi
mülkiyetine almak, kendine ait/uygun kılmak; ama aynı zamanda da, uygun olmak,
bir şey veya kişiye ait olmak demektir.

Benimsemek / mülkiyetini devretmek / vuku
bulmak

Idendität
und Differenz

Türkçeleştiren: Necati Aça

Bilim ve Sanat Yayınları, 1997, Ankara