Mansurname Nedir, Yazarı, Türü, Konusu, Özellikleri, Hakkında Bilgi
Mansurnâme. Niyazi’nin (XV. yüzyıl) Hallâc-ı Mansûr’a dair manzum menâkıbnâmesi.
Hallâc-ı Mansûr’un hayatını, tasavvufî görüşlerini, kerametlerini ve öldürülüşünü anlatan Mansurnâme, Ferîdüddin Attâr’a ait olduğu söylenen Farsça sekiz bin beyitlik Cevherü’z-zdi ile yine onun Tezkiretü’l-evliyâ’ adlı eserindeki Hallâc’a dair bölümün serbest, muhtasar bir çevirisi niteliğindedir.
XIV. yüzyılın sonlarıyla XV. yüzyıl başlarında yaşadığı sanılan Niyâzî mahlaslı bir şairin yazdığı eser bazı muahhar nüshalarında Niyâzî-i Mısrî’ye (ö. 1105/1694) atfedilir. Niyâzî-i Mısrî ile ilgili kaynaklarda böyle bir eserin ismi geçmediği gibi eserin dilinin Niyâzî-i Mısrînin yaşadığı dönemden daha eski olduğu görülmektedir. İsmail Hikmet Ertaylan bir kaynağa dayanmadan eserin Ahmed-i Dâî’ye (ö. 824/1421) ait olduğunu söyler. Bursalı Mehmed Tâhir’in, Mürîdî-i Aydınî’nin Niyâzî’ye nazîre olarak yazdığını söylediği Mansurnâme-i Hallaç esasen Niyâzî’nin eseriyle aynıdır. Vasfi Mahir Kocatürk, Agâh Sırrı Levend’inyazarı bilinmeyen dinî hikâyelerden biri olarak değerlendirdiği eserin dili ve imlâsından hareketle Yıldırım Bayezid devri şairlerinden Niyâ-zî’ye ait olduğunu ileri sürer. Bu tahminlere göre Mansurnâme müellifinin, şua-râ tezkirelerinde geçen Niyâzî mahlaslı on şairden Yıldırım Bayezid devrinde yaşamış, Derviş Niyâzî veya Niyâzî-i Kadîm adıyla anılan şair olduğu söylenebilir. Derviş Niyâzî, Âlî Mustafa Efendi ve Riyâzî’ye göre Gelibolu’da; Latîfî, Sehî Bey, Mecdî ve Ali Enver’e göre Bursa’da; Kınalızâde Hasan Çelebi’ye göre Serez’de doğmuştur. Sehî, Riyâzîve İsmail Belîğ’in, adını İIyâs b. İlyâs Şücâüddin olarak kaydettikleri Niyâzî devrin tanınmış şairlerinden Molla Vildân’ın kardeşidir. Mecdî, Dimatoka’da kadılık yaparken tasavvufa yönelen Niyâzî’nin Hacı Halîfe’ye, Sehî ise Emîr Sultan’a intisap ettiğini söyler. Şairin ölüm tarihi olarak Riyâzî ve Mecdî’nin verdiği 914(1508) yılı oldukça geç bir tarihtir. Mecdî kabrinin Bursa’da olduğunu kaydeder.