MALİYET FAYDA ANALİZİ
MALİYET FAYDA ANALİZİ
Fayda-maliyet analizi,
alternatif yatırım projelerinin karşılaştın İmasında kullanılan bir analiz
yöntemidir.
Gerek özel teşebbüsler
ve gerekse çeşitli kamu kuruluştan, genellikle ellerindeki emek gücü, sermaye,
makine-teehizat ve hammadde gibi sınırlı kaynaklan alternatif yatınm
alanlarında kullanma tercihiyle karşı karşıyadırlar. Kaynakların belli bir
alanda kullanılması, başka alanlarda yapılacak yatırımlarda vazgeçmek anlamına
geleceği için, yatırım projeleri arasında seçme ve sıralama yapmak kıt kaynaklan
en verimli şekilde kullanmak için bir zorunluluk olmaktadır. Bir proje
değerlendirme yöntemi olarak fayda-maliyet analizi, yatırımın ekonomik ömrü
boyunca sağlaması beklenen gelirlerin, projenin gerektirdiği yatıran
harca-malan ile karşılaştırılmasını içermektedir. Daha açık bir ifade ile,
yatırımın ekonomik ömrü süresince beklenen gelirler, belirli bir ‘iskonto
oranı1 yardımıyla yatırımın başlangıç dönemindeki değerine (bugünkü değer)
indirgenmekte ve bu değer, yapılan yaünm harcaması ile mukayese edilmektedir.
Fayda-maliyet analizi
için gerekli ‘fayda-maliyet oranı’ aşağıdaki gibi hesaplanın
Alternatif projeler
arasında bir seçim yaparken, projeler herbiri için hesaplanan fayda-maliyet
oranının büyüklüğüne göre sıralanır ve bu oranın en yüksek olduğu proje (ya da
projeler) seçilir.
Fayda-maliyet
analizlerinde, fayda (gelir) ve maliyetin tanımlanması, kapsamının
belirlenmesi ve kanülatif olarak ifadesi, genellikle pratik zorluklar taşıyan
bir konudur. Bu zorluklar başlıca şu nedenlerden kaynaklanmaktadır:
a) Bazı tür
fayda ve maliyetlerin para cinsinden ifadesinde karşılaşılan güçlükler, fayda
ve maliyetin tam ve doğru olarak hesaplanmasını zorlaştırmaktadır. Örneğin,
çevre kirliliği ile mücadeleyi amaçlayan bir yatırım projesinden elde edilecek
faydanın (temiz çevre, temiz hava) parasal olarak ifadesi son derece zordur.
b) TJygun
Iskonto Oranı’nın Seçimi. Tam rekabet koşullan allında özel firma
için sözkonusu olan
maliyetler (özel mali-
yet) aynı zamanda
toplumsal maliyetleri de yansıtmaktadır. Benzer şekilde özel firmanın elde
ettiği Özel fayda (ticari kâr) aynı zamanda toplumsal faydaya da (sosyal kârlılık)
eşittir. Bu durumda, özel bir firmamn-suf ticari kârlılık açısından- verdiği
yatırım kararlan (ya da belirlediği üretim düzeyi) toplumsal fayda ve
maliyetler açısından da geçerli ve uygun kararlardır. Diğer bir ifade ile,
firma açısından optimal sayılan bir yaünm ve üretim karan, aynı zamanda toplumsal
açıdan da optimallik niteliği taşımaktadır. Bu nedenle, Özel firmanın proje değerlendirmede
kullandığı ve ticari kârlılığı yansıtan Özel Iskonto Oranı, sosyal kârlılığı
yansıtan Sosyal Iskonto Orara’ndan farklı olmayacaktır.
Ancak, gerçek hayatta
birçok piyasa tara rekabet koşullan altında çalışmamakta ve pozitif/negatif
dışsallıklar (extcrnaliües) söz konusu olmaktadır. Bu durumlarda, firmanın
esas aldığı fiyatlar gerçek (toplumsal) fayda ve maliyetleri yansıtmayacak;
bunların üstünde, ya da altında yer alacaktır. Örneğin, hava kirliliği yaratan
bir üretim projesinde, hava kirliliği -kamu müdahalesinin söz konusu olmadığı
bir durumda özel firmanın fayda- maliyet (ticari karlılık) hesaplarına giren ve
firmaca karşılanması gereken bir maliyet unsuru değildir. Çünkü bu tür bir
gerçek maliyet -piyasa mekanizmasındaki aksaklıklar nedeniyle- fiyatlara
yansımamakta ve dolayısıyla fırma^böyle bir maliyeti ödemek zorunda kalmamakladır.
Bu durumda, projenin topluma maliyeti, özel firmanın karşılamak zorunda olduğu
maliyetten daha yüksektir. Firmanın projfc-yi değerlendirirken uyguladığı
Özeltsfcon* to Oranı, gerçek maliyeti yansıtan Sosyal İskonto Oranı’ndan daha
düşük olacağı M* belki de toplumsal açıdan yüksek maliyetli ve kabul
edilmeyecek bir proje, salt özel kârlılık kriterine göre yürürlüğe girecektir.
Burada kamu
müdahalesi, özel firmanın, hava kirliliğinin yol açtığı sosyal maliyeti özel
maliyetlerine dahil etmesini sağlayacak tedbirler alarak, özel iskonto oranını
sosyal iskonto oranına yaklaştırabilir, örneğin, vergiler koyabilir, ya da
çevre kirliliğine karşı ilave yatırım maliyetlerine katlanılmasını
sağlayabilir; amaç, özel firmanın piyasa mekanizmasına terkedildiğinde ödemek
zorunda olmadığı, ama gerçekten varolan bir maliyeti ona ödetmektir.
Benzer şekilde, özel
firmaca ticari açıdan yeterli kârlılıkla olmayan bir proje, sosyal faydası
(kârlılığı) yüksek bir proje olabilir. Bu durumda da kamu otoritesi çeşitli
teşvik tedbirleriyle, piyasa fiyatlarına yansımayan sosyal faydaların firmanın
ticari kârlılık hesaplarına girmesini sağlayabilir. Örneğin sübvansiyonlar.
Özel Iskonto Ora-nı’nı, Sosyal Iskonto Oranı’na yaklaştırabilir. Böylece salt
ticari açıdan kabul edilmeyen, ama toplumsal açıdan yararlı bir projenin özel
kesimce yürürlüğe konması sağlanabilir.
‘Sosyal Iskonto
Oranı’, kaçınılmaz olarak, sujektif değerlendirmelere dayalı ve değer
yargılarım yansıtan bir orandır. Örneğin, belli bir siyasi kadro, herhangi bir
kamu projesini toplumsal açıdan ‘çok yararlı1 olduğu düşüncesiyle, sosyal
İskonto oranını düşük tutarak kabul ederken, başka bir siyasi kadro aynı
projeyi toplumsal açıdan ‘daha az yararlı’ bulup, sosyal iskonto oranını yüksek
tutmak suretiyle reddedebilir. Kısaca, özellikle kamu projelerinin değerlendirilmesinde
ticari kârlılık kadar -ve belki de daha önemli olarak- siyasi ve toplumsal tercihler
son derece önemli rol oynamakta-
dır.
(SBA)