MAKYAVELİZM
MAKYAVELİZM
Siyasette amaca varmak
için bütün araçların kullanılmasını meşru sayan görüş. Ünlü İtalyan siyaset
adamı, tarihçi ve yazan N. Machiavelli'(1469-1527)nin geliştirdiği siyaseti
ahlaktan ayıran ve her türlü ahlak kuralını hiçe sayan teorisi ile, dürüstlük
ve ahlaktan yoksun siyasete Makyavelizm denmiştir.
Siyaset biliminin
gerçek anlamdaki ilk teorisyenlerinden olan Makyavel, 1513’te yazdığı // Principe
(Hükümdar) adlı eserinde açıkladığı temel siyaset teorisinin özünü, siyasetin
ahlaktan bağımsız bir alan olması oluşturmaktadır. Siyasetin ahlâktan bağımsız
olması, normsuz ve kanunsuz bir siyaset anlamına değil, siyasetin ahlaktan
ayrı, kendisine özgü, farklı ve özerk bir alana sahip olması anlamına
gelmektedir. İktidar ile erdemi birbirinden ayıran Makyavel, prensin iktidarı
kullanmada gösterdiği kurnazlık sayesinde toplumu yönettiğini söylemiştir.
Devlet adamlığı ve diplomatlık görevlerinde bulunan Makyavel, düşüncelerini
genelde gözlemlere dayandırmış, siyaset alanında devlet çıkarlarının
belirleyici olması gerektiğini savunmuştur. Bu amaçla prensin, her türlü ahlak
kurallarından bağımsız olarak sert siyasal yasaları kabul etmesini gerekli
görmüştür.
Siyaset biliminde,
siyaset ile ahlak alanlarının birbirinden ayrılması genellikle kabul gören bir
görüş olarak yerleşmişse de, siyasetin tek kriteri olarak alınan basan için her
türlü ahlak kuralının hiçe sayılması sebebiyle Makyavelizm, olumsuz bir değer
hükmüne de sahip olmuştur. Günümüzde hedefe varmak için hiçbir kural tanımayan,
her türlü yolu mubah gören politikalar için Makyavelizm tabiri
kullanılmaktadır.
Ahlaktan, değerden ve
toplumun varlık anlayışından bağımsız bir siyaset alanının olabileceği tartışma
götürür bir önerme olarak değerlendirilebilir. Herhangi bir toplum yapısında
ortaya çıkan siyasetin o toplumun ahlak, değer ve varlık dünyasına yabancı
olamayacağı ve entegre olduğu kesimlerden bağımsız kalamayacağı düşüncesi
reci gerçeğe daha uygun düşmektedir. Bu itibarla Makyavel’in erdem ve değer
dünyasından ayırdığı siyaset yorumu, reel gerçeği olduğu gibi yansıtmamaktadır.
XIX. yüzyıldan
itabaren gelişme gösteren pozitivist, materyalist, pragmatist ve emperyalist
teori ve politikalar Makyave-list anlayışı güçlendirmişlerse de, XX. yüzyılın
sonlarına doğru Batı medeniyetinin içine düştüğü “değer krizi”
Makyavelizme karşı gelenekçi ve entegrist akımların öne çıkmasında etkili
olmuştur.
Davut DURSUN