Mahmud Celaleddin Paşa’nın Bestekarlığı, Musikişinaslığı, Hakkında Bilgi
XIX. yüzyılda şarkılarıyla tanınmış bestekârlar arasında önemli bir yeri bulunan Mahmud Celâleddin Paşa, daha ilk mektep sıralarında iken annesinden almaya başladığı mûsiki bilgilerini daha sonra Dellâlzâde İsmail Efendi ile geliştirdi. Bu arada dönemin diğer musikişinaslarından ders alarak kendini yetiştirdi. Şiirle de uğraşan ve manzumelerinde “Celâl” mahlasını kullanan paşa şarkılarının pek çoğunun güftesini kendisi yazmış, ayrıca güfteleri birçok musikişinas tarafından bestelenmiştir. 200’ün üzerinde eser bestelemesine rağmen bunlardan ancak otuz kadarı günümüze ulaşabilmiştir. Eserlerinin ara nağmelerini Kemençeci Vasilaki’ye yaptırdığı söylenen Mahmud Celâleddin Paşa, Hacı Arif Bey ve Şevki Bey’in etkilerinin sezildiği lirik ve akıcı bir üslûpla bestelediği eserlerinde prozodinin güzel örneklerini ortaya koymuştur.
Eserleri içinde, “Nâr-ı firkat şûle-pâş oldukça sînem dağlıyor” mısraiyla başlayan bayatî, “Sevdiğim cemâlin çünki göre-mem” mısraıyla başlayan hüseynî, “Dil-i bîçâre seninçün yanıyor” mısraiyla başlayan ısfahan, “Sen beni bir buseye ettin feda” mısraıyla başlayan kürdîli-hicazkâr, “Fitneler gizlemiş mahmur gözüne” mısraıyla başlayan rast şarkıları günümüzde de zevkle çalınıp okunan eserler arasındadır.
Parlak sesinin yanı sıra tavır sahibi bir hanende olan Mahmud Celâleddin Paşa’nın özelliklerinden biri de dönemin önemli musikişinaslarını teşvik ve himaye ederek onlara yeni imkânlar sunmuş olmasıdır. Yazın Büyükada ve Çubuklu’daki evi, kışın önceleri Aksaray’da, son zamanlarında Nişantaşı’ndaki konağı, İstanbul’un seçkin musikişinaslarının haftanın belirli günlerinde toplanması ile mûsiki icra ve sohbetlerinin yapıldığı birer sanat mahfili haline gelmiştir. Tanbûrî Cemil Bey, Kemençeci Vasilaki ve Lemi Atlı gibi pek çok ünlü sanatkârın yetişmesinde Mahmud Celâleddin Paşa’nın büyük rolü olmuştur. Çocuklarından Şemseddin Ziya Bey de Türk mûsikisinin şarkı bestekârlarındandir.
TDV İslâm Ansiklopedisi