Tarih

Lozan Antlaşması Nedir Lozan Barış Antlaşması

Lozan Konferansı sonunda, 24 Temmuz 1923´de Türkiye Cumhuriyeti ile mütte­fik devletler arasında imzalanan barış antlaşması. Türk Kurtuluş Savaşında, Batılı emperyalistlere karşı verilen zorlu mücadelenin hem diplomatik alandaki bir devamı, hem de bir sonucudur.

Lozan Barış Antlaşması olarak adlandırılan belge, 143 maddelik ana belgeye ek olarak hazırlanmış 15 belgeyi içermektedir. Ana belge Türkiye ile İngiltere, Fransa, Japonya, Yunanistan, Romanya, Rusya, Yugoslavya arasında imzalanmış, daha sonra buna, Belçika ve Portekiz de katılmıştır. Ek belgeler ise Boğazlar Sözleş­mesi, Trakya Sınırları Sözleşmesi, Yerleşme ve Yargı Yetkisi Sözleşmesi ile bazı tu­tanak ve bildirilerden ibarettir. Bu antlaşma ile belge, bildiri ve tutanak­ların yanısıra, Türkiye ile Yunanistan arasında “Türk ve Rum halkının Karşılıklı Değiştirilmesine İlişkin” bir sözleşme de imzalanmış, bununla Türkiye ile Yunanis­tan arasında zaten daha Önce yapılmış olan bu değiştirme böylece tevsik edilmiştir.

Lozan Konferansı Öncesi Sorunlar:
11 Ekim 1922’de imzalanan Mudanya Mütarekesi’nden hemen sonra, Lozan’da toplanacak bir barış antlaşması için hazırlıklara başlanmıştır. Misak-i Milli ile belirlenen topraklar geri alınmış, ülkenin bütünlüğü sağlanmıştır. Artık, yeni Türk devleti kendisini ezmek isteyen devletler karşısında eşit haklara sahip, onurlu bir devlet olarak konferans masasına oturacak ve bu çetin savaş sonucu elde ettikleri­ni uluslararası bir güvenceye bağlayacaktır. Ancak, bu konferansta konuşulacak olan sorunlar, sadece dört yıl süren Ulu­sal Kurtuluş Savaşıyla ilgili değildir. Eski anlaşmalarla yabancılara verilen ayrıcalık hakları ve Türk devletinin borçları da gündemdedir.

Konferansa Türkiye Büyük Millet Mecli­si Hükümetinin yanında, Sevr Antlaşmasını imzalayan Tevfik Paşa başkanlığındaki İstanbul hükümeti de çağrılmıştır. Bu durum karşısında Mustafa Kemal, saltanatla ilgili düşüncelerini bir an önce uygulamaya koymaya yönelmiş, 1 Kasım 1922 tarihinde meclis´in verdiği bir kararla saltanatı kaldırmış ve böylece çift başlı temsil sorununu çözmüştür.

Konferans öncesi karşılaşılan bir diğer sorun, TBMM hükümeti temsilciler kuruluna kimin başkanlık edeceği meselesidir. Her ne kadar “Vekiller Kurulu Başkanı” Rauf (Orbay) bu göreve talip olmuşsa da, Mustafa Kemal, Mudanya görüşmelerinde başarılı sınav veren ve Batı Cephesi Komutanlığı boyunca düzenli çalışmalarıyla kendini gösteren İsmet Paşa´yı bu görev için uygun görmüştür. Aynı zamanda Dışişleri Vekilliği´ne de seçilen İsmet Paşa yanında, Dr. Rıza Nur, Hasan (Saka) Beyler ve 21 danışman, 11 Türk gazetecisi Lozan´a gitmiştir. Konferansın Temel Sorunları: Konferansın temel sorunları, Osmanlı borçları, Türk-Yunan sınırı, Boğazlar, Musul, azınlıklar ve Kapitülasyonlardı. Bu konularda müttefik devletlerin, yeni Türk devletinin haklarını kabul etmemekteki ısrarlı tutumları nedeniyle 20 Kasım 1922´de toplanan Lozan Konferansı, 4 Şubat 1923´de dağılmış, delegeler ülkelerine dönmüştür.

Konferansın dağılmasından sonra Mustafa Kemal ve TBMM hükümeti İstan­bul, Boğazlar, Trakya ve Irak sınırında savaşla çözüm almaktan başka çare olmadığı düşüncesiyle yeni hazırlıklara başlamışlar ve bunun üzerine Lozan Konferansı müttefiklerin girişimi ile 23 Nisan 1923´de yeniden toplanmıştır.

Konferans´ta Ulaşılan Sonuçlar:

Türkiye´nin Sınırları:
İngiltere’nin Musul’u vermemekte direnmesi sonucu Irak sınırı sorunu çözümlenmemiştir. Suriye ile olan sınır konusunda da Fransa ile imzalanan Ankara Antlaşması hükümleri kabul olunmuştur. Batı bölgesi sınırı ise, Misak-ı Milli´ye uygun olarak saptanamamış ve Batı Trakya kurtarılamamış, ancak, Karaağaç ve çevresi Yunanistan´dan istenilen savaş tazminatına karşılık Türkiye´ye bırakılmıştır. İmroz, Bozcaada ve Tavşan adaları Türkiye´nin, öbür Ege adaları Yunanistan ve İtalya´nın olmuş­tur. Antlaşmaya göre, Yunanistan, bu adalardan Sisam, Sakız, Nikarya ve Midilli´de asker bulundurmayacak, savunma ve saldırı amacıyla bu adalarda düzenlemelere girişemeyecektir.

Kapitülasyonlar:
Ticaret ve ekonomi alanlarından adalet, yönetim ve diğer Önemli alanlara kadar yayılan ve bîr devletin bağımsız olma ve ülkesinde yasalarını özgürce uygulama ilkesine karşıt gelişen kapitülasyonlar, Lozan Antlaşmasıyla tümüye kaldırılmıştır.

Savaş Tazminatları:
Lozan Konferansı´nda yabancıların I.Dünya Savaşı için Türkiye´den istedikleri savaş tazminatı reddedilirken, Yunanistan, Kurtuluş Savaşı´nda verdiği zararlara karşılık Karaağaç ve çevresini Türkiye´ye bırakmıştır.

Azınlıklar:
Türkiye sınırları içindeki bütün azınlıkların Türk uyruğu olduğu kabul edilmiştir. Doğu Trakya ve Anadolu´da bulunan Rumlar ve Yunanistan´daki Türklerin ise karşılıklı olarak değiştirilmesine karar verilmiştir. İstanbul Rumları ve Batı Trakya Türkleri bu uygulamanın dışında bırakılmıştır.

Boğazlar:
Boğazlarla ilgili olarak Lozan´da kesin bir çözüme ulaşılamamıştır,. Geçici çözüm, Boğazların iki yakasının askersiz hale getirilmesi, geçişin sağlanması amacıyla uluslararası bir kurulun oluşturulması ve bu düzenlemelerin Milletler Cemiyeti güvencesi altmda sürdürülmesidir.

Devlet Borçları:
Devlet borçları, Osmanlı İmparatorluğu´nun parçalanmasıyla İparatorluk sınırları içinde ortaya çıkan devletler arasında bölüştürüldükten sonra, Türkiye´ye ilişkin bölümü takside bağlanmıştır. Aynca, Türkiye´nin Lozan´daki temsilcileri, borçların ancak Türk parası, ya da frank olarak Ödenebileceğini be­lirtmişler ve bu konudaki önerilerini kabul ettirmişlerdir. Lozan Antlaşmasıyla birlikte, yabancıların Türk ekonomisi üzerindeki denetim örgütü (Düyun-u Umumiye) de tarihe karışmıştır.

Lozan´da Çözülemeyen Sorunlar:
Lozan Barış Antlaşması, olumlu kararlara karşılık bazı sorunları da çözümsüz bırakmıştır. Bunlardan Musul sorunu, Musul’u Irak’a, Hakkari’yi Türkiye´ye bıraktıran 5 Haziran 1925 tarihli antlaşma ile çözülecektir. Boğazlarla ilgili olarak alınan kararlar ise, Türk ulusunun egemenlik hakkıyla bağdaşmamaktadır. Türkiye
1933´ten başlayarak bu konu üzerine gitmiş ve sonunda 20 Temmuz 1936´da Türkiye, İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği, Japonya, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan ve Yugoslavya arasında imzalanan “Montreux Sözleşmesi” ile Türkiye´nin  bölgedeki egemenliği tam olarak sağlanmıştir. İtalya da 1938´de bu sözleşmeye katılmıştır. Lozan sonrasında ayrıca, Ankara Antlaşması uyarınca Suriye sınırının kesin çizgisinin saptanması için kurulması gereken komisyonun çalışmaları sırasında Türkiye ile Fransa arasında anlaşmazlık çıkmış ve bu anlaşmazlık Türkiye’deki Fransız okulları, Fransa’ya olan borç taksidinin ödenmesi gibi konularda ortaya çıkan sorunlarla giderek büyümüştür. Sınırkonusunda, 1926 yılında, diğer konularda
ise bunu takip eden yıllarda çözüme ulasilmiştir.Yunanistan´la Lozan sonrası ortaya çıkan sorun, İstanbul´daki “yerleşik”(etabli) Rumlarla ilgilidir. Bu anlaşmazlık, 1930´da imzalanan bir antlaşmayla çözümlenmiş ve yerleşme tarihlerine bakılmaksızın, Batı Trakya´daki Türklerle, İstanbul´daki Rumlar “yerleşik” deyiminin kapsamına alınmıştır,
SBA

edebiyat-2/lozan1
Lozan Antlaşması

Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lausanne (Lozan) şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, SSCB ve Yugoslavya temsilcileri tarafından, Lozan Üniversitesi salonunda imzalanmış barış antlaşmasıdır.

Konferansa önce Başvekil Rauf Orbay katılmak istemiştir. Fakat Atatürk İsmet Paşa’nın katılmasını istemiştir. (Nedeni; Mondros Antlaşmasını imzayanların vatan haini olarak kabul edileceği açıklanmıştır. Buna bağlı olarak Mustafa Kemal Lozan’a Rauf Orbay yerine İsmet İnönü’yü göndermiştir) Mudanya Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasından sonra İtilaf Devletleri 28 Ekim 1922’de TBMM Hükümeti’ni Lozan’da toplanacak olan barış konferansına davet ettiler.

Mustafa Kemal Paşa Mudanya görüşmelerine de katılan İsmet Paşa’nın Lozan’a baştemsilci olarak gönderilmesini uygun buldu. İsmet Paşa Dışişleri Bakanlığına getirildi ve çalışmalar hızlandırıldı.

İtilaf Devletleri Lozan’a İstanbul Hükûmetini de davet ettiler. Bu duruma tepki gösteren TBMM 1 Kasım 1922’de saltanatı kaldırmıştır.

TBMM Hükümeti Lozan Konferansına katılarak Misak-ı Milli’yi gercekleştirmeyi, Türkiye’de bir Ermeni devletinin kurulmasını engellemeyi, kapitülasyonları kaldırmayı, Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunları (Batı Trakya, Ege adaları, nüfus degişimi, savaş tazminatı) çözmeyi ve Türkiye ile Avrupa devletleri arasındaki sorunları (ekonomik, siyasal, hukuksal) çözmeyi amaçlamış Ermeni yurdu ve kapitülasyonlar hakkında anlaşma sağlanamazsa görüşmeleri kesme kararı almıştır.

20 Kasım 1922 de Lozan görüşmeleri başladı. Osmanlı borçları, Türk – Yunan sınırı, boğazlar, Musul, azınlıklar ve kapitülasyonlar üzerinde uzun görüşmeler yapıldı. Ancak kapitülasyonların kaldırılması, İstanbul’un boşaltılması ve Musul konularında anlaşma sağlanamamıştır. Temel konularda tarafların tavize yanaşmaması ve önemli görüş ayrılıkları çıkması üzerine 4 Şubat 1923’te görüşmelerin kesilmesi savaş ihtimalini yeniden gündeme getirmiştir.

Mareşal Mustafa Kemal Paşa Türk Ordusu’na İzmit ve Silivri’ye yığınak yapmasını emretmiştir.Türk Orduları İzmit ve İstanbul’a karşı yığınak yapmaya başladı.

Taraflar arasında karşılıklı verilen tavizler ile görüşmeler 23 Nisan 1923’te tekrar başladı 23 Nisanda başlayan görüşmeler 24 Temmuz 1923’e kadar devam etmiş ve bu tarihte Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanması ile sonuçlanmıştır.

Görüşülen konular

* Türkiye-Suriye Sınırı: Fransızlarla imzalanan Ankara Anlaşması’na göre kabul edilmiştir.
* Irak Sınırı: Musul üzerinde antlaşma sağlanamadığı için, bu konuda İngiltere ve Türkiye Hükûmeti kendi aralarında görüşüp anlaşacaklardı.
* Türk-Yunan Sınırı: Mudanya Ateşkes Antlaşması’nda belirlenen şekliyle kabul edildi. Meriç Nehri’nin batısındaki Karaağaç istasyonu ve Bosnaköy, Yunanistan’ın Batı Anadolu’da yaptığı tahribata karşılık, savaş tazminatı olarak Türkiye’ye verildi.
* Adalar:Gökçeada ile Bozcaada Türkiye’de, diğer Ege Adaları Yunanistan’da kaldı. Yunanistan’ın Türk sınırına yakın adaları silahsızlandırması kararlaştırıldı. Böylece, Balkan Savaşı sonrasında imzalanan Atina Antlaşması (1913) gereğince Birinci Dünya Savaşı başladığında ve savaş boyunca da Osmanlı toprağı olarak kalan Ege adaları Yunanistan’a bırakılmış oldu.
* Türkiye-İran Sınırı:Osmanlı Devleti ile Safeviler arasında 17 Mayıs 1639’da imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması’na göre belirlenmiştir.
* Kapitülasyonlar: Tamamı kaldırıldı.
* Azınlıklar: Lozan Barış Antlaşması’nda azınlık, Müslüman olmayanlar olarak belirlenmiştir. Tüm azınlıklar Türk uyruklu kabul edildi ve hiçbir şekilde ayrıcalık tanınmayacağı belirtildi. Antlaşmanın 40. maddesinde şu hüküm yer almıştır: “Müslüman-olmayan azınlıklara mensup Türk uyrukları, hem hukuk bakımından hem de uygulamada, öteki Türk uyruklarıyla aynı işlemlerden ve aynı güvencelerden yararlanacaklardır. Özellikle, giderlerini kendileri ödemek üzere, her türlü hayır kurumlarıyla, dinsel ve sosyal kurumlar, her türlü okullar ve buna benzer öğretim ve eğitim kurumları kurmak, yönetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanmak ve dinsel ayinlerini serbestçe yapma konularında eşit hakka sahip olacaklardır.” Batı Trakya’daki Türklerle, İstanbul’daki Rumlar dışında, Anadolu ve Doğu Trakya’daki Rumlar ile Yunanistan’daki Türkler’in mübadele edilmeleri kararlaştırıldı.
* Savaş Tazminatları: İtilaf Devletleri, I.Dünya Savaşı nedeniyle istedikleri savaş tazminatlarından vazgeçtiler. Sadece Yunanistan savaş tazminatı olarak Karaağaç bölgesini verdi.
* Osmanlı’nın Borçları: Osmanlı borçları, Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılan devletler arasında paylaştırıldı. Türkiye’ye düşen bölümün taksitlendirme ile kâğıt para(Fransız Frangı) olarak ödenmesine karar verildi. Düyun-u Umumiye de böylece tarihe karıştı.
* Boğazlar: Boğazlar, üzerinde en çok tartışılan konudur. Sonunda geçici bir çözüm getirilmiştir. Buna göre askeri olmayan gemi ve uçaklar barış zamanında boğazlardan geçebilecekti. Boğazların her iki yakası askersizleştirilip, geçişi sağlamak amacıyla başkanı Türk olan uluslararası bir kurul oluşturuldu ve bu düzenlemelerin Milletler Cemiyeti’nin güvencesi altında sürdürülmesine karar verildi. Böylece Boğazlar bölgesine Türk askerlerinin girişi yasaklandı. Bu hüküm, 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile değiştirilmiştir.
* Yabancı okullar: Eğitimlerine Türkiyenin koyacağı kanunlar doğrultusunda devam edecek.
* Patrikhaneler:Dünya ortodokslarının dini lideri durumundaki patrikhanenin siyasi yetkilerinden arındırılarak İstanbulda kalmasına izin verilecek

İlgili Makaleler