Sosyoloji

Louis William Flaccus – Sanatçılar ve Düşünürler

Louis William Flaccus – Sanatçılar ve
Düşünürler

Maeterlinck, Wagner,
Rodin, Hegel, Tolstoy, Nietzsche

Giriş

Bu makalelerin her biri, bir bireyin sanat hakkındaki
düşüncelerinin

Hayata bakışına dair bir inceleme olarak okunabilir.

Ele aldığım konular sanat ile felsefe arasındaki sınır
aralığından devşirilmiştir. (s. 1)

Sanatçının rengi olmalı

Filozofun ise kendi sorunu (s. 3)

…düşüncenin sanat için gerçek değeri onun dolaylılığına ve
duygusal anlamlılığına bağlıdır.

Sanatçının içtenliğinin gerisinde, belli ölçüde bir özgürlük
veya şakacılık yatmalıdır. (s. 7)

Rodin

…gözlerimiz yüzeylerin ötesine geçip ruha dalıveriyor.

Zamanını değerlendirip kendi usulünce çalıştı. (s. 11)

(Rodin) …heykelin de duyarlı ve canlı olabileceğini kesinkes
kanıtlamıştır. (s. 12)

…güzellik Rodin’in sanatının en yüksek ilkesi değildir.

Sanatçının ayırt edici bir diğer özelliği de dramatik
niteliğidir. (s. 14-15)

…sanatçının bir diğer özelliği de realizmle sembolizmi
birleştirmesidir. Büstleri çarpıcı şekilde gerçekçidir. (s. 17)

Bedenin kassal ifadesini kesin şekilde ortaya çıkarmak için
hareketi kullanır. (s. 21)

Heykeli nasıl tanımlamalı? Bir devinim olarak hayat diye
cevap verir Rodin. (s. 23)

Bir sanatçı, yalan söylediği için çirkinlik yaratır.

“Bir ruhu çözmek için ihtiyaç duyduğu tek şey, bir insan
çehresine bakmaktır; tek bir özellik onu aldatamaz; ikiyüzlülük ona içtenlik
kadar şeffaftır; alnın açısı, kaşların en ufak çatıklığı, kısacık bir bakış ona
bir kalbin bütün sırlarını ifşa eder.” (s. 27)

Eğer din olmasaydı onu icat ederdim. Kısacası gerçek
sanatçılar en dindar insanlardır. (s. 28)

Maeterlinck

Trajik olana yeni bir yorum getiriyor ve güzellikte güçlü ve
duyarlı bir ruhun öz-ifadesini görüyor. (s. 37)

Tiyatroya gittiğinde birkaç saatini atalarıyla geçirdiği
hissine kapıldığını bize söylüyor. (s. 47)

(Hayatın doğası)

Söylediklerimiz ve yaptıklarımız, düşündüklerimiz ve
hissettiklerimizin artıklarından başka bir şey değildir ve düşüncelerimiz ve
duygularımız ruhlarımızın derinlerinde geçen şeyleri ya eksik sunar ya da hiç
sunamaz. (s. 51)

Maeterlinck’in ilk oyunlarında

…vurgu fanilik üzerine değil, eksiklik, parçalılık
üzerinedir. (s. 55-56)

Maeterlinck, ruhun gizli yerlerinde kristalleşen ve istisnai
bir asalet veya güzellik deneyimi içinde zaman zaman ortaya çıkan “içsel
hazine” imgesini sever. (s. 56)

Wagner

Gerçek sanat sosyal sanattır.

Gerçek sanatın kökleri bir halkın sosyal ve milli
derinliklerindedir. (s. 67)

Wagner için sanat düşünce dolu bilincin altını keser ve daha
doğrudan ve daha hayati sosyal ve dinsel duyguları özgür bırakır.

Rodin için de sanat eski içsel hayatın,

…yeniden ele geçirilmesidir. Maeterlinck’e göreyse sanat
hareketin değil, dinginliğin yeniden ele geçirilmesidir. (s. 69)

Tek acım, sadece huzur ve güzelliği bulma gücü sayesinde bu
soyguncular dünyasına katlanabilmemdir, yeniden işe koyulmak için tüm
sefaletimi unutabilmem! (s. 71)

Ona göre vazgeçiş trajedide zorunludur; trajik kahraman
içindeki “oldukça ölü bir hayatı yaşama” istenciyle bizden ayrılır. (s. 77)

Schopenhauer cinsel sevgiyi iradenin en güçlü ifadelerinden
biri, dünyayı bitmek bilmez acılar içinde dönmeye devam ettiren başlıca kuvvet
olarak yorumlar ve kurtuluşun ancak bu sevginin yok edilmesiyle mümkün
olabileceğini öne sürer. Tüm bunlara Wagner daha baştan karşı çıkar. (s. 78)

“En büyük ortak sanat eseri dramadır. Drama ancak her bir
sanatı tümüyle içinde barındırdığı zaman büsbütün var olabilir.” (s. 82)

Wagner’e göre müzik ve şiir duyguya hitap eder. Şair bunu dille
yapar. (s. 83)

“…bir şairin büyüklüğü, ifade edilemez olan hakkındaki
anlamlı sessizliğiyle ölçülür. Bu sessizliği yakalar ve müziğiyle ifade eder.
Bu sesli sessizliğin formu sonsuz melodidir.” (s. 90)

“Dünyada hiçbir şey ruh kadar güzelliğe susamamıştır ve yine
hiçbir şey güzellik kadar kolay ruha sarılamaz.” (s. 93)

(Hegel) …gerçeklik ona göre diyalektiktir.

Nietzsche hayatın ruhunu sonsuz bir mücadele olarak görür,
ama onun dramatik dehası Wagner’inkinden daha özneldir. (s. 94)

Hegel
Ruhsuz şişko

Ona göre estetiğin malzemesi sanattaki güzelliktir. O bunu
doğadaki güzellikten ayırır, çünkü doğadaki güzellik kusurludur. (s. 101)

Platon’a göre sanat, taklidin yoksunlaşmış taklididir.

“Güzel sanat, ancak özgür olduğunda sahiden sanat olur.” (s.
103)

Güzellik, duyusal ortam aracılığıyla parlayan gerçekliktir.
Bu metafizik tanımla birlikte Hegel’in sisteminin gölgesi kendi estetiğinin
üzerine düşer.

Böylece sanat metafiziğin yükünü omuzlanır. (s. 105)

Ruh doğada tam anlamıyla ve yeterince ifade edilmez. Sanat
devreye girer ve onu eksikliklerden arındırır, asli olanı kavrar ve böylece
tezahürlerin ruhunu serbest bırakır.

İşte bu, idealleştirmenin Hegel için ifade ettiği anlamdır.
(s. 113)

İlk evre sembolik evredir. Bu evrede idea

…kendi gerçek sanatsal ifadesini aramaktadır.

…kaynak açısından yoksul, kör ve muğlaktır. (s. 117)

(sanatın ilk evresi için)

Doğu mitolojisi, Çin putları, Hint şiirinin büyük kısmı,

Sanatın ikinci safhası klasik safhadır.

Yunan heykellerinin en iyi örnekleri her zaman bir ifade
taşır. (s. 118)

Sanatın üçüncü dönemi ya da safhası romantik safhadır.

Form paramparça olur; artık hevesli ve kendine acı çektiren
ruhu barındırmaz.

Heykelin yerini (…) müzik ve şiir alır. (s. 119)

Şiirde en üst yapı tragedyadır. (s. 120)

Hegel’in anlayışı Rodin’inki kadar inceliklidir.

Hegel’e göre düşünce kişinin kendini şeylerin yapısına
sempatik şekilde uydurmasıdır.

Rodin’in ve Hegel’in yapı anlayışı sentetiktir.

Hegel organik birlik fikrine sürekli vurgu yapar.

Hegelci ilişkiler ve anlamlar yapısının içinde o
dünya-anlamı ortaya atılır.

…ancak yüksel mertebeden imgelemi olan bir sanatçı,
mantıktaki dramatik imkânları keşfedebilirdi. (s. 124)

Tolstoy

“Herkes kendi pirelerini kendi yöntemiyle öldürür.” (s. 129)

…sanatının hakikati

Sanat toprağa en fazla yaklaştığı zaman en doğru sanat olur.
(s. 131)

Tolstoy’un iyi sanatının dört ölçütü

Deha

İfadenin güzelliği

İçtenlik

Ahlak

“Bir sanatçı, şeyleri görmek istediği gibi değil de olduğu
gibi gördüğü için sanatçıdır.” (s. 135)

Tolstoy’un kitlelerden edindiği mesaj akla yatkın tek hayat
tarzının, inanç, çalışma, özveri, alçakgönüllülük, kibarlık ve yardımseverlikle
dolu bir hayat olduğudur. (s. 138)

Modern sanat bencildir.

Çoğunluğun emeğini çalıp azınlığa haz ve kâr verir.

Burada kötülüğün kökleri uzanır. Sanat kültürel bir kuvvet
olmak yerine boş vakti olan bol paralı sınıfların elinde bir zevk aracı haline
gelir. (s. 139)

Nietzsche

Wagner Bir Tehlike!

Çünkü o tam da modernizmin ruhudur. (s. 157)

Türkçeleştiren: Orhan Düz

Kapı Yayınları

Şubat, 2011