İslam Filozofları – Müslüman Düşünürler

Louis Massignon Kimdir, Hayatı, Kitapları, Hakkında Bilgi

Louis Massignon (1883-1962) Hallâc-ı Mansûr üzerine çalışmalarıyla tanınan Fransız şarkiyatçısı.

25 Temmuz 1883’te Paris’in kuzeyinde­ki Nogentsur-Marne’da doğdu. Babası ressam ve heykeltıraş Fernard Massignon, annesi Marie nee Hovyn’dir. İlk dinî eğitimini annesinden aldı. Paris’te Louis İe Grad Lisesİ’ndeki öğrenciliği sırasında şarkiyatçı Henri Maspero’nun etkisiyle Doğu dil, din ve medeniyetlerine ilgi duy­maya başladı. 1900’de liseden mezun ol­du. Yüksek öğrenimini yaptığı Paris Ecole des Hautes Etudes’te Fransız edebiyatı, tarih, arkeoloji okudu ve Sanskritçe öğ­rendi. Sorbonne Üniversitesi yıllarında ya­kın arkadaşlarından biri Ernest Renan’ın yeğeni Ernest Psichari’ydi. 1904’te Hasan el-Vezzân (Afrikalı Leon) üzerine yaptığı, Tableau geographique du Maroc dans les 15 premieres annees du XVlc sie-cle, d’apres Leon l’Afncain adlı çalış­masını tamamlayarak üniversite diploma­sı aldı. Ecole des Langues et Civilisations Orientales’te şarkiyatçılardan Hartvving Derenbourg ve A. Le Chatalier’in dersle­rini takip etti, burada Arapça öğrendi. 1905 yılında Cezayir’de düzenlenen XIV. Müsteşrikler Kongresi’ne katıldı, [gnaz Goldziher ve Miguel Asin Palacios ile bu sırada tanıştı. Silvain Levi’nin öğrencisi oidu. Ernest Renan’ın kurslarına devam etmesi onu şarkiyatçılığa yönlendirdi.

Ecole des Langues et Civilisations Orienteles’in Arap edebiyatı bölümünden mezun olduktan sonra Kahire Fransız Ar­keoloji Enstitüsü’ne tayin edildi {1906). 1907-1908 yıllarında İrak’ta araştırma­lar yapan arkeoloji heyetinde çalışırken Hallâc-ı Mansûr ve tasavvufla ilgilenmeye başladı. Bölgenin itibarlı ulemâ ailelerin­den olan Âlûsîler’le de bu sırada tanıştı. Ali Âlûsî’den Kur’an okumayı öğrendi. Hallâc’ın yaşadığı çevreyi tanıdı. Kerbelâ’-da bulunduğu sırada Bağdat valisi tara­fından ajanlıkla suçlanarak tutuklandıysa da Âlûsîler’in ve diğer dostlarının girişi­miyle serbest bırakıldı. 15 Ağustos 1908′-de Kopenhag’da düzenlenen XV. Müsteş­rikler Kongresi’nde Bağdat’ta medfun ve­liler konusunda bir tebliğ sundu. Kongre dönüşü Goldziher’in tavsiyesiyle Mısır’a gitti. Ezher’de İslâm ilahiyatı konusunda dersler aldı. Mısır’dan, İstanbul kütüpha­nelerinde bulunan Hallâc-ı Mansûr’a dair yazmaları incelemek üzere İstanbul’a geçti ve ardından Fransa’ya döndü. Ni­san 1912’de Atina’da toplanan Müsteş­rikler Kongresi’nde “Enelhak” başlıklı bir tebliğ sundu. Goldziher. bu konferansta Massignon ile Hollandalı âlim C. Snouck Hurgronje ve Alman şarkiyatçısı Cari Heinrich Becker’i tanıştırdı. 1912-1913 yıllarında o sırada yeni açılan Kahire Üni-versitesi’nde Mısır Kralı Fuâd’in davetiyle felsefe hocalığı yaptı. I. Dünya Savaşı’nın başlarında Fransızlar’ın Filistin ve Suri­ye’deki yüksek komiserliği nezdinde ye­dek subay olarak müşavirlik ve tercüman­lık görevinde bulundu. İstanbul’da tahki­kini tamamladığı Hallâc’ın Kitâbü’t-Tavâsîn’ini 1913’te Paris’te neşretti. Bu ki­tabın yayımlanmasıyla Massignon ilim âleminde iyi bir yer edinmeye başladı. 27 Ocak 1914’te Marcelle Dansaert ile ev­lendi, bu evlilikten üç çocuğu oldu. Mart 1915’te cephede görev yapmak üzere Fransız hükümetine başvurdu ve ağustos ayında Çanakkale ve Makedonya’da ter­cüman olarak görevlendirildi. Ertesi yıl Sykes-Picot gizli anlaşmasında Fransız heyetinde delege olarak yer aldı. 1916 yazında İngiliz ve Fransızlar’ın kurdukları Arap lejyonunda Thomas Edvvard Law-rence ile birlikte subay olarak çalıştı. Ekim 1917’de müttefiklerin Ortadoğu ordusunun başkumandanı Lord Edmond Allenby’nin Gazze’deki karargâhında gö­rev yaptı ve kasım ayında onunla birlikte Kudüs’e girdi. Kudüs’e Ehl-i kitap men­suplarının gösterdiği saygıyı görünce bu şehrin üç din için de açık kalması gerek­tiği görüşüne vardı ve hayatı boyunca bu görüşün savunucusu oldu. 28 Nisan 1919’da Kudüs’teki diplomatik görevini tamamlayarak Paris’e döndü ve College de France’ın İslâm Sosyolojisi Kürsüsü’ne tayin edildi. Aralık 1921′ de Paris’te Gandi ile iki defa görüşerek ondan ciddi şekilde etkilendi. 24 Mayıs 1922’de Sorbonne Üniversitesi’nde Hallâc-ı Mansûr üzerine hazırladığı “La Passion d’al-Hallâj, mys-tique de I’lslam” adlı tezi savundu.

İlgili Makaleler