Sosyoloji Tarihi

LATERALİZASYON VE AYRIK BEYİN

Birçok duysal ve motor yolak merkezi sinir sistemine girdikten sonra veya çıkma¬dan önce geldiği tarafın tersine geçer. Buna bağlı olarak vücudumuzun sol tarafın¬dan kaynaklanan duysal veriler beynimizin sağ tarafına, sağ tarafından kaynakla¬nan duysal veriler ise beynimizin sol tarafına iletilir. Örneğin, sol elimiz ile dokun¬duğumuz yüzeyler öncelikle derimizdeki dokunma reseptörlerini uyarır, reseptör¬lerin uyarılması ile ortaya çıkan elektriksel sinyaller sinir hücreleri yoluyla önce omuriliğe, sonra beyin sapına, oradan da beynimizin sağ tarafına iletilir. Aynı şe¬kilde beynimiz vücudumuzu çapraz olarak kontrol eder; sol elimizi bir objeye uzatma emri beynimizin sağ tarafından verilir. Beynimiz ile vücudumuz arasında¬ki çapraz ilişki görme duyusu söz konusu olduğunda daha karmaşık bir hâl alır. Bir gözümüzü kapattığımızda diğer gözümüze yansıyan imgeler beynimizin iki tarafına da iletilir. Bunun nedeni her iki gözümüzün sol alıcı alanının sağ taraftaki görsel kortekse, sağ alıcı alanın da sol taraftaki görsel alana yansımasıdır. Bir baş¬ka değişle gözlerimizin sol alıcı alanına düşen görsel uyaranlar beynimizin sağ ta¬rafına, sağ alıcı alanına düşen görsel uyaranlar ise sol tarafına yansır.
Beynimiz ile vücudumuz arasındaki çapraz ilişki ile ilgili erken dönemlerdeki gözlemler, beyin cerrahları ve nörologlar tarafından yapılmıştır. Beyin ameliyatı öncesinde önemli fonksiyonların en az şekilde etkilenmesi için beynin motor kor- teksi uyarıldığında, uyarılan tarafın ters tarafında kas hareketi gözlenmiştir. Peki biz nasıl oluyor da beynimiz ve vücudumuz arasındaki çapraz bağlantıya ve deği¬şik yarım kürelerin değişik fonksiyonlardaki uzmanlıklarına rağmen bir bütün ola¬rak fonksiyon gösterebiliyoruz? Örneğin, gözümüzün sadece sol görsel alanına
giren bir objenin (böylece sağ görsel bölgelere gönderilen) adını nasıl oluyor da dil konusunda uzmanlaşan taraf sol olmasına rağmen söyleyebiliyoruz? Bunun ne¬deni, beynimizin iki tarafının korpus kallosum olarak adlandırılan yüz milyonlarca sinir lifi yolu ile sürekli iletişim içinde olmasıdır,

Peki bir şekilde beynin iki tarafı arasındaki bağlantı kesilirse bu bütünlüğü yi¬tirir miyiz? Bu soruya yanıt beyin ameliyatı geçirmiş epilepsi (sara) hastalarından gelmiştir, Sara nöbetleri beynin elektriksel aktivitesinin yüksek seviyede senkroni- ze olmasına bağlı olarak ortaya çıkar, Cerrahlar tedaviye dirençli sara hastalarının nöbetlerini bu elektriksel aktivitenin beynin iki tarafına dağılımını engelleyerek ha¬fifletebileceklerini düşünmüşlerdi, Bunun için uyguladıkları temel teknik ise iki yarım küreyi birbirine bağlayan korpus kallosumu kesmekti, Bu operasyon ger¬çekten de hastaların nöbetlerini hafifletmiş ve bu operasyon sonucunda ilk bakış¬ta göze çarpan normal dışı bir davranış veya bir bilişsel bozukluk gözlenmemişti, Fakat daha yakından incelendiğinde iki yarım küre arasında kaybolan iletişim bu yarım kürelerin değişik fonksiyonlar hakkındaki uzmanlıklarını ortaya koymuştur, Korpus kallosumun sağlam olması durumunda, biri gözün sağ diğeri sol görsel alanına giren iki farklı obje gösterildiğinde, her iki objenin de ismini söyleyebilir veya ister sağ ister sol elimiz ile gördüğümüz iki objeyi diğerleri arasından seçebili¬riz, Çünki, beynimizin bir tarafına ulaşan veriler korpus kallosum yoluyla diğer ta¬rafa iletilir, yani beynimizin iki tarafı sürekli iletişim hâlindedir, Bu iletişim (korpus kallosum) kesildiğinde, kişi sadece gözün sağ görsel alanına giren, böylece beynin sol tarafına iletilen, nesnenin adını söyleyebilmektedir, Aynı birey, gözün sol görsel alanına giren, böylece beynin sağ tarafına iletilen nesnenin ne olduğunu “bileme¬mektedir” Fakat gözün sol görsel alanına giren objeyi sol eli ile göstermesi istendi¬ğinde, ismini söyleyemese dahi nesneyi diğer objeler arasından seçip göstermekte¬dir (Gazzaniga, 1967), Bunun nedeni dil işlevlerinin sol beyinde gelişmiş olmasıdır,
Sağ beyin ise görülen nesneyi tanıdığı hâlde adlandıramamaktadır,

Bir ayrık beyin deneyinin şematik örneği. Denek gözün sol görsel alanına giren (böylece sağ görsel kortekste işlenen) imgeyi sol eli ile diğer objeler arasından seçebilirken, bu objeyi adlandıramamaktadır. Fakat gözün sağ görsel alanına giren imgeyi (böylece sol görsel kortekste işlenen) adlandırabilir.
 

Beynimizin sağ ve sol yarım kürelerin farklı fonksiyonlar konusunda farklılaş¬masına lateralizasyon denir, Beynimizin sol tarafı dil, matematik, ve analitik düşün¬me gibi işlevlerde uzmanlaşmışken sağ tarafının uzaysal ve mekânsal oryantasyon
ve ilişkiler, yüzleri tanıma, görsel canlandırma, ve müzik alanlarında daha baskın bir rolü vardır. Sağ ve sol beyin işlevlerinde farklılaşma, en fazla motor korteks ve dil ile ilgili asosiasyon alanlarında incelenmiştir. Fakat diğer kortikal alanlarda, hat¬ta korteks altı yapılarda da işlevsel farklılaşmanın varlığına dair sonuçlar vardır.
Beyin yarım kürelerindeki işlevsel farklılıklara bağlı olarak beynin sağ veya sol tarafı zarar gördüğünde farklı bozukluklar gözlenmektedir. Beyinde dil işlevlerinde sağ/sol farklılığı (lateralizasyon) belirgindir. Kortekste konuşma merkezi (Broca alanı) ve dil kavrama merkezi (Wernicke alanı) şeklinde dil ile ilgili iki alan bulu¬nur. Broca alanı, frontal lobda ikincil motor korteksin alt kısmında yer alır. Bu böl¬ge, sözcüklerin seslendirilmesi için motor kalıpların oluşturulduğu bölgedir; bu ne¬denle konuşma merkezi olarak adlandırılır. Wernicke alanı ise arka asosiasyon ala¬nında bulunur. Bu bölge sözel (işitme) ya da görsel (okuma) ifadelerin anlamlandı- rıldığı ve yorumlandığı bölgedir. Dil becerileri % 95 oranında sol beyinde gelişmiş¬tir. Beynin sol tarafı zarar gördüğünde etkilenen bölgeye bağlı olarak afazi olarak tanımlanan dil bozuklukları ortaya çıkar. Broca alanı etkilendiyse birey dili anlama¬sına rağmen konuşma yetisini kaybedebilir (Broca afazisi, Paul Broca, 1861); Wer¬nicke alanı etkilendiyse bireyin konuştuğu dil akışkan olsa da anlam taşımaz ve ki şi söyleneni anlayamaz (Wernicke afazisi, Wernicke, 1874).
Bu iki bölgenin birbirleri ile ilişkisini yazılı bir metnin okunması bağlamında in¬celeyelim. Yazılı bir metnin oluşturduğu görsel uyaranlar öncelikle görsel kortekse gider ve orada görsel uyaran olarak işlenir. Bu bilgi daha sonra Wernicke alanına yakın bulunan angüler girusa gönderilir ve burada görsel imge işitsel forma çevri¬lir. İşitsel forma çevrilen bu bilgi daha sonra yukarıda bahsedilen Wernicke alanına gönderilir ve burada yorumlanır. Burada işlenen bilgi daha sonra sol yarım kürenin daha ön bölgesinde yer alan Broca alanına gönderilir. Broca alanı motor korteksi kontrol ederek yazılı metnin okunmasına aracılık eder (Şekil 3.24). Siz bu cümlele¬ri okurken beyninizin burada bahsi geçen bütün bölgeleri uyum içinde işlev gör¬mektedir. Bu zincirin neresinde bir bozukluk olursa o bölgenin bu zincirdeki rolü-
ne göre dil bozukluğu gözlenir.

Arka pariyetal bölge hasarlarında neglect olarak isimlendirilen vücudun ya da çevrenin karşı tarafını yok sayma (farkında olmama) durumu ortaya çıkar ve late- ralizasyon dikkati çeker. Beynin sağ arka pariyetal alanı zarar gördüğünde birey sol görsel alanda kalan uyaranları göz ardı edebilir. Örneğin, bu hastalar suratları¬nın sadece sağ tarafını traş edip sol tarafını traşsız bırakabilmektedir veya bir saat çizmeleri istendiğinde saatin sadece sağ tarafında kalan rakamları kağıda dökebil-mektedirler (Şekil 3.25). Burada vurgulanması gereken karşı tarafı yok sayma du¬rumunun sağ pariyetal korteks hasarlarında daha belirgin olduğudur. Bunun nede¬ni sağ pariyetal asosiasyon alanı beden ve çevrenin her iki tarafında dikkatin yö¬neltilmesinde aracılık ederken sol pariyetal bölgenin dikkatin sadece sağ tarafta yöneltilmesinden sorumlu olmasıdır. Böylece, sol taraf hasarlarında sağlam kalan sağ taraf eksikliği kısmen kapatabilmektedir.

Yukarıda merkezi sinir sistemini oluşturan yapıları, omurilikten beyin kabuğu¬na kadar doğru hiyerarşik düzeni koruyarak temel işlevleriyle birlikte ele aldık. Unutmamak gerekir ki bağımsız olarak anlatılan bu yapılar tek başlarına değil di¬ğer beyin yapılarıyla kurdukları bağlantılarla işlevlerini yerine getirebilirler. Dola¬yısıyla, merkezi sinir sistemini işlevsel açıdan değerlendirdiğimizde bireysel yapı¬lardan çok bu yapıların birlikte oluşturduğu sistemler ya da sinirsel ağlardan bah¬setmek daha doğrudur.

 

İlgili Makaleler