Küfür Nedir, Ne Demek, Dinde, İslamda Hakkında Bilgi
Küfür. Din adına tebliğ ettiği konularda peygamberi tasdik etmemek, onaylamamak anlamında bir terim.
Sözlükte “örtmek, gizlemek; nankörlük etmek” gibi mânalara gelen küfr (kefr. küfür, küfrân), terim olarak genellikle “Allah’tan alıp din adına tebliğ ettiği hususlarda peygamberi tasdik etmemek, ona inanmamak” diye tanımlanır. Küfrü benimseyene “fıtrî yeteneğini köreltip örten” anlamında kâfir denilir. “Bilmemek, yadırgamak” mânasındaki nukr kökünden türetilen ve “kabul etmemek, reddetmek, hoş görmemek” anlamına gelen inkâr da küfür karşılığında kullanılmakta olup bu tavrı sergileyene münkir adı verilir. Arapça kâfir veya Farsça gebrden (ateşe tapan) alınıp Türkçe’de kullanılan gâvur kelimesi de inanmayanı ifade etmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’de küfür kavramı kök halinde kırk bir yerde geçmekte, bunun yanında çok sayıda âyette aynı kökten türemiş fiil ve isimler bulunmaktadır. Kur-‘an’da cahd (bilerek inkâr etmek), İşrâk (ortak koşmak) ve tekzîb (yalancı kabul etmek), kavramları da küfür mânasında kullanılmış, ayrıca tuğyan (haddi aşmak, azmak), zulm (haksızlıketmek, yersiz hareket etmek), ism (günah İşlemek) ve fisk (belli bir sınırı aşmak, hak yoldan ayrılmak) kavramlarına küfrü ve inanmayanları nitelemek için yer verilmiştir.
Kur’an’da kâfirlerin Allah’ı inkâr etmeleri.[Nisâ 4/136,150; Tevbe 9/54; Nahl 16/106] O’na oğul isnat etmeleri [Mâide 5/72-73; Tevbe 9/30] yolundan yüz çevirmeleri [Nisâ 4/167] ulûhiyyetinde ortak tanıyarak şirke düşmeleri [Âl-i İmrân 3/151; Beyyine 98/1, 6] yanında O’nun âyetlerini [En’âm 6/39; Enfâl 8/31] peygamberlerini [Nisâ 4/42; Yûnus 10/2; Ra’d 13/42-43] inkâr ettikleri, bunlara ulûhiyyet payesi verdikleri [Mâide 5/17] Hz. Peygamber’in tebliğ ettiklerini, Kur’an’ı [İsrâ 17/41, 46; Meryem 19/73, 77; Enbiyâ 21/2-3] melekleri [Nisâ 4/136] öldükten sonra dirilmeyi [Yâsîn 36/78-79] ve âhireti [A’râf 7/45; Hûd 11/7, 19] reddettikleri belirtilmek suretiyle ferdi küfre götüren İnançlara açıklık getirilmiştir. Öte yandan Kur-‘ân-ı Kerîm’de inanmak veya inkâr etmekte insanların irade hürriyetine sahip bulundukları belirtilirken [Kehf 18/29] Allah’ın küfre rızâ göstermeyeceğine dikkat çekilmiştir.[Zümer 39/7] Kur’an’da, kâfirlerin inanmamaktaki ısrarlı tavırlarına rağmen inanacakmış gibi Resûl-i Ekrem’den defalarca mucize göstermesini istedikleri bildirilmiş [Enâm 6/37, 109; İsrâ 17/90-95] çeşitli âyetlerde, düşünüp ibret almak suretiyle inanmalarını sağlamak için kendilerine gösterilen misallerden bahsedilmiştir.[En’âm 6/65; Yûnus 10/5-6, 67; Yûsuf I 2/105; Ra’d 13/2-4; Rûm 30/20-28] Her şeye rağmen küfürde ısrarlı olanların amellerinin boşa çıkarılacağı [Mâide 5/5; A’râf 7/147; Zümer 39/65; Muhammed 47/ 8] kâfir olarak ölenlerin âhirette hiçbir şekilde kurtulamayıp acıklı bir azapla karşılaşacakları [Âl-i İmrân 3/91; Mâide 5/ 36; Meâric 70/l 1-18] cehennemde ebedî olarak kalacakları ve azaplarının hafif -letilmeyeceği belirtilmiştir.[Bakara 2/ 161-162] Kur’an’da tohumu toprağa atıp gizleyen çiftçilerden (küffâr) bahsedilirken [Hadîd 57/20] ve Allah’a şükredip nankörlük edilmemesi emredilirken de [Bakara 2/152; Rum 30/34] küfr kökünün türevlerinin sözlük anlamıyla kullanıldığı görülmektedir.[Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “kfr” md]