Kufi Yazı Nedir, Sanatı, Çeşitleri, Örnekleri, Hakkında Bilgi
Kûfî. Düzenli, köşeli, dik ve yatay harfleriyle geometrik çizgilere dayanan Arap yazısı.
Arap yazısının kaynağı ve nasıl yayıldığı hususunda farklı görüşler vardır. Bazı İslâm âlimleri konuyu hadislerin ışığında açıklayarak yazının ilâhî bir kaynağa dayandığını (tevkiff) söylerler. Diğer bir görüşe göre Arap yazısı Himyerî diye de anılan müsned yazısından doğmuş, ticarî münasebetler neticesinde Hicaz bölgesinde yayılmıştır. XVIII. yüzyılda G. J. Klehr ve XIX. yüzyılda Theodor Nöldeke ilk defa Arap yazısının Nabat yazısından kaynaklandığını ileri sürdüler. Ardından bu görüşü takip eden şarkiyatçıların Kuzey Arabistan bölgesinde ortaya çıkardıkları Arapça kitabeler üzerinde yaptıkları ilmî araştırmalar konuya açıklık getirmiş, böylece daha doğru bir sonuca ulaşılmıştır. Bunlardan milâttan sonra 250 yılına ait, Ümmülcimâl’de bulunmuş bir mezar taşı ile 328 yılına ait İmruülkays’ın mezar taşı üzerinde bulunan kitabeler Ârâmî yazısından kaynaklanan Nabatî hatla yazılmıştır. Milâttan sonra 512 tarihli Zebed’de ve 568 tarihli Harran’da bulunan kitabelerle yine milâttan sonra VI. yüzyıla ait Ûmmülcimâl’de bulunan diğer bir belge de Nabatî hatla yazılmıştır. Bu kitabeler üzerinde yapılan incelemeler neticesinde Nabat yazısıyla Câhiliye çağı Arap yazısı arasında harflerin şekil ve birleşmesi bakımından benzerlik tesbit edilmiş, Arap yazısının Nabatî yazının gelişmiş bir devamı olduğu görüşü kuvvet kazanmıştır. Ticarî münasebetler sonucunda Nabatî yazının Havran, Enbâr ve Hîre’ye, oradan da Dûmetülcendel yoluyla Hicaz’a geçmiş ve yayılmış olduğu bilinmektedir. Nabat yazısı. Lahmîler zamanında VI.yüzyılın ortalarında Enbâr ve Hîre’de yeni bir gelişme safhası geçirerek geometrik, düzenli, dik ve yatay çizgilerin hâkim olduğu bir form kazanmıştır. Bu üslûp kûfînin ilk şekli olarak kabul edilir. 512 yılına ait Zebed ve 568 yılına ait Harran kitabeleri bu tarzın en eski örnekleridir. Bazı âlimler bu yazıya “cezm” veya harflerinin yaygın oluşu sebebiyle “el-kalemü’l-mebsût” yahut “yâbis” de demişlerdir. İslâm öncesi Nabat yazısının ticari münasebetlerde, mektuplarda, günlük işlerde kullanılan, yuvarlak ve yumuşak çizgilerin hâkim olduğu, “meşk” adı verilen bir başka çeşidi daha vardır. Her iki üslûp İslâmiyet’le yeni bir safhaya girmiş, İslâm’ın bütün kurumlarıyla ve süratle gelişmesi yazının da aynı şekilde gelişmesini ve yayılmasını sağlamıştır. Özellikle vahyin tesbitinde düzenli ve kurallı bir üslûp olan cezm yazısı her yazanın elinde farklılık gösteren meşk yazısına tercih edilmiş, cezm yazısı mus-haf kitabetine tahsis edilmiştir. Zeftâvî. Zeyd b. Sâbit’in mushafı cezm (mebsût) çeşidiyle yazdığını söylemektedir. Kur’an metninin açık, güzel, iri harflerle, yanlış okuma ve tahrife sebep olmayacak bir şekilde yazılması, ilâhî kelâmın muhafazası ve gelecek nesillere intikalinde uyulması gereken esaslı prensipler olarak kabul edilmiş, ashap ve tabiîn bu esaslara karşı büyük bir hassasiyet göstermiştir.