Tarih

Küçük Hüseyin Paşa Kimdir, Hayatı, Kaptan-ı Derya

Küçük Hüseyin Paşa, Tayazâde Dâmâd Küçük Hüseyin Paşa da denir. Kaptan-ı Derya, vezir (1757’de Gürcistan’da doğdu, 7 Aralık 1803’te İstanbul’da öldü).

Ufak-tefek olmasından dolayı küçük lakabı verilmiş olup, efendisi Sîlâhdar İbrahim Paşa tarafından bir Gürcü köle olarak, 1767/1768 yılında Sultan III. Mustafa’ya hediye edilmiş ve pâdişâhın sarayında süt kardeşi Sultan III. Selim ile beraber büyümüştür. Sultan III. Selim, 7 nisan 1789’da tahta çıkınca, Hüseyin’i kendisine Başçuhadar tâyin ve bundan bir kaç sene sonra, 10 mart 1792’de, Kapudan-paşalığa atadı. Bu mevkide kaldığı 12 yıl zarfında kendisine bu hususta geniş yetkiler veren III. Selim’in ıslâhat plânlarına uyarak, donan­mayı ve tersaneyi en iyi İngiliz ve Fransız örneklerine göre ve yabancı teknisyenlerin yar­dımı ile, Avrupa ayarında ıslâh etti ve bundan dolayı modern Osmanlı denizciliğinin kurucusu ola­rak, haklı şöhret kazandı. Donanma kuman­danı sıfatı ile kendini göstermek konusunda pek az fırsat buldu; Ege denizinde senelik ceylan­larında, adaları vurmak suretiyle, Yunan isya­nına sebebiyet vermiş olmakla itham edilir; diğer taraftan bu sularda korsanlığın kökünü kazımağa v. b. arasında 1792’de denize ilk çıkışında Lambro Katsoni (Canziani) ‘nin filotillasını imhaya ve hempası kötü şöhretli Kara-Katzanis’i yakalamayı başardı. Her ne kadar ordu kumandanı olarak tecrübesi yok-ise de, 1798’de saraya isyan eden Vidînli Pazvandoglu’na karşı İstanbul’u korumak üze­re, teçhiz edilmiş olan ordunun başkumandanlığma getirildi; Vidin’i aylarca denizden ve karadan kuşattıktan sonra, son baharda, başarı elde etmeden, çekilmeğe mecbur oldu. 1800’de donanma ile aylarca İskenderiye önünde dolaştı ve ertesi sene, Mısır’ı tekrar zapt için, İngiliz donanması ile birleşti. 1801 mart başlarında, İskenderiye’de karaya çık­tıktan sonra, 6.000 kişilik bir kıt’a ile, İngiliz­ler tarafından Fransızlara karşı yapılan ve Fransızların Mısır’dan çıkarılmaları ile neticelenen, sefere katıldı; Aralık 1801 başında İstanbul’a döndü; burada Mısır’ın ikinci fâtihi olarak karşılandı ve pâdişâh tara­fından büyük ihsanlara nail oldu, Sonra 7 Aralık 1803’de henüz 46 yaşında iken, karısı Esma Sultan’in Boğazi­çi’nde Kum-Çeşme’deki sayfiyesinde öldü. Eyyûb’deki türbesi uzun zaman payitahtın gö­rülmeğe değer yapılanndan biri oldu; me­zar taşında tarihçi Vâsıf’in yazmış olduğu ki­tabe daha az meşhur değildir (bk. Hammer, Constantinopolis and der Bosporos, II, LXVI1I; Vâşif,  Târih, s. ir).

İlgili Makaleler