KÖY
Genellikle tanmla
uğraşan, bu yüzden aralarında yeterince iş bölümü olmayan, içinde bulunduktan
toplumun ortak bütünü ile çok az ortak olan çıkarları ve işbirliği bulunan,
birbirlerine karşı tamamen serbest bir eğilim gösteren, sosyal çevreden ziyade
tabiî çevre Ue yoğun ilişkiler içinde olan ve çok sayıda hanelerde ikamet eden
insanların yer aldığı, sınırlan belirli küçük yerleşme merkezlerine köy de-
nir.
Başlangıçta avcılık ve
toplayıcılıkla geçimlerini sağlayan ve göçebe olarak yaşayan insanlar zamanla
topraktan yararlanmayı ve dolayısıyla belli bir toprak parçasını
“yurt” edinmeyi öğrenmişlerdir. Başlangıçta üç-beş evden oluşan bu
birimler, yeni katılmalarla pek çok haneye sahip olmuştur. Bu itibarla bazı
sosyal bilimciler köyü tanımlarken belirli bir nüfusa sahip olmayı esas kabul
ederler. Fakat köyü tanımlayabilmek için sadece nüfus miktarını ölçü almak
yeterli değildir. Ayrıca temel ölçü olarak alınan miktar bir ülkeden diğerine
değiştiği gibi, aynı ülke içinde faaliyet gösteren kuruluşların köy için öngördükleri
miktarlarda bile farklılıklar vardır.
Sosyal bilimciler en
iyi köy tanımını ortaya koyabilmek için, onun bazı özelliklerini daima öne
çıkartırlar. Bu tür eğilimlerin Ortaçağdaki en tipik temsilcisi İbn Haldun
(1332-1406)’dur. Ona göre, köy ilk yerleşik hayat biçimi olup daha sağlıklı,
daha cesur, kendine güvenen, serbest, daha az bozulmuş bir halka sahiptir. Orada
daha istikrarlı, sağlam bir aile hayatı vardır. Bireyler ve gruplararası
dayanışma ve karşılıklı yardımlaşma duygusu fazlasıyla gelişmiştir. Yaşlılara
ve kadınlara saygı çok yaygındır ve saygı göstermeyenlere iyi bir kişi gözüyle
bakılmaz.
Köy sosyolojisi
çalışmalarıyla ün yapmış CarlZimmerman’agöre, köy doğum oranı yüksek, daha
canlı ve sağlam yapılı, aile bağları kuvvetli, evİlilîk süresi uzun, bekar, dul
ve boşanma oranlan düşük, belirli bir coğrafi alanda çevreden tecrid edilmiş
bir hayat süren, günlük işleri zihnî enerjiyi gerektirmeyen, zihnî faaliyetler
bakımından yeteneksiz insanlardan oluşur. Köyler geleneksel tarım faaliyetine
sahne olmuştur.
Köylerde nüfus
genellikle az olup sınırlı ve sadece günlük ihtiyaçları karşılayacak bir
ekonomik faaliyet hakimdir. Dinî düşünce ve uygulama oranları yüksektir.
Özellikle çok kapalı ve kitle haberleşme araçlarından yoksun din adamları
halkın yegane danışmadır, batıl inançlar fazladır. Bu nedenle yeniliklere ve
sosyal değişmelere karşı çok hassas ve muhafazakardır.
Yerleşim tarzı ve buna
uygun kurumlar açısından fazla gelişmiş olmayan köyler genellikle İki tip
yerleşim düzenine sahiptirler:
1) Dağınık köy tipi,
2) Toplu köy tipi. Dağınık köylerde büyük mülkiyetler
yaygındır. Köylünün evi, büyük ve en müsait toprak parçasının ortasında
olduğundan evler arası mesafe oldukça uzaktır. Onun İçin köy dağınık bir durum
arzeder. Özellikle ovalarda kurulmuş bu tip köyde iş yerine gidip gelme
problemi yoktur. Çünkü köylünün iş yeri evinin yanında veya çevresindedir.
Gerektiğinde, aile bireylerinin birbirinin yardımına başvurma yahut birinin
yardımına koşma imkanı vardır. Toprak parçası büyük olduğu için modern
tekniğin imkanlarını kullanmaya müsaittir. Ayrıca arazinin büyük oluşu bir kısmım
otlak olarak bırakmaya, ailelerin ihtiyacını karşılamak ve arazi üzerindeki
ürünü pazarlamak suretiyle köy dışı çevreyle iktisadi ilişki kurmaya imkan
verir. Bu, köyün kalkınması, çevresiyle ilişki kurması açısından son derece
faydalıdır. Hemen ifade edilmelidir ki, dağınık köy tipinin bazı
dezavantajları da vardır. Dağınık köylerde evler birbirinden çok uzak
olduğundan köye götürülecek alt yapı hizmetlerinin maliyeti çok yüksektir.
Nüfus yoğunluğunun az olması okul gibi hizmctel-rin köye götürülmesini
güçletirir. Ayrıca dağınık köy tipinde komşuluk münasebetleri de güçlükle
sürdürülür.
Diğer yerleşim şekli
de toplu köy tipidir. Toplu köyde evler topluca bir arada bulunur. Evler küçük
bahçeler, yahut tarlalar üzerinde kurulduklan için köye toplu bir manzara
kazandırır. Tarlalar genellikle köyün dışında ve hayli uzaktır. Bu tip köyler,
daha çok dağlık bölgelerde kendini gösterir. Yol, su, elektrik, okul ve sağlık
ocağı gibi hizmetlerin en az maliyetle götürülmesi açısından uygun görünüyorsa
da, dağlık bölgelerde ve şehirlerden uzak oluşları maliyeti artırmaktadır.
Ulaşım, kış ve yağmurlu mevsimlerde imkansızlaşır. Bu nedenle dış dünya ile
ilişkisi son derece sınırlı kalmaktadır. Komşuluk ilişkilerinin müsait olması,
bu tipin en önemli sosyal faydalarından biridir. Bütün bunlara karşılık
arazilerin küçük olması, iktisadi ilişkiler ve maki nah tarıma imkan vermez.
Ayrıca, sınır ihtilafları ve doğum oranının yüksek oluşu nedeniyle artan nüfusu
besleyemez duruma gelir- ve sonuçta köyden göçler başlar. Bunun için toplu
köylerde veya yakm çevrelerinde tarımı tamamlayan küçük sanayi işletmelerinin
kurulması ve aile içi yeni iş fırsatlarının meydana getirilmesi (halıcılık,
analık, tavukçuluk, besicilik vs) köylülerin geçim şartlarım artırmak
bakımından son derece yararlı olup köyden şehre göçü önleyici ve koy
kalkınmasını sağlayıcı niteliktedir.
İzzet ER
Bk.
Bedevüik-Hadaıîlik; Göçebelik.