Tarihi Eserler

Köşkmedrese -Kayseri- Tarihçesi, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Köşkmedrese. Anadolu-Türk mimarisinde kendine has özellikleriyle dikkat çeken bir XIV. yüzyıl yapısı.

Kayseri’nin güneydoğusunda Köşk dağı adı verilen tepede yer almaktadır. 1915′-te Halil Edhem Eldem’in eski bir kopya­sına dayanarak yayımladığı bugüne ulaş­mayan kitabesine göre 740 (1339) yılında Eretnaoğulları Beyliği’nin kurucusu Alâeddin Eretna tarafından eşi Suli Paşa’nın ruhunu ta­ziz için yaptırılmıştır. Uzun süre medre­se olarak kullanılmasından dolayı halk arasında Köşkmedrese adıyla tanınmakta ise de aslında bir hankah olduğu ka­bul edilmektedir. 1963 yılından başla­yarak Vakıflar Genel Müdürlüğü tara­fından birkaç defa onarılan ve 1988’den beri imaret olarak kullanılan yapı kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı ve kuzey kanadı itibariyle iki kat­lıdır; avlusunun ortasında rivayetlere gö­re muhtemelen Alâeddin Eretna ile eşi Suli Paşa, oğlu Mehmed ve torunu Alâ­eddin Ali beylerin yattığı bir türbe bu­lunmaktadır.

Yapının kuzey duvarının ortasına taç-kapı, taçkapının kavsarasının üzerine bir, yanlarına ikişer, doğu ve batı cephelere üst seviyede birer küçük dikdörtgen pen­cere yerleştirilmiş, güney cephe ise tama­mıyla sağır bırakılmıştır. Üç silme ile dik­dörtgen bir çerçeve içine alınmış olan süslemesiz, yalın görünümlü taçkapının önünde dört basamaklı çifte merdivenle çıkılan bir sahanlık bulunmaktadır. Basık kemerli kapıdan sivri tonoz örtülü bir or­ta bölüme, oradan da yine sivri tonoz ör­tülü giriş eyvanına geçilir. Orta bölüm, ku­zey duvarında yer alan basık kemerli niş içindeki dikdörtgen pencere ile taçkapı-nın kavsarasının üzerinden dışa, güneyin­deki büyük sivri kemerle de giriş eyvanına açılır. Girişin yanlarındaki enine dikdört­gen planlı iki mekân çift katlı olarak dü­zenlenmiştir. Üst kata eyvanın içinden biri yedi, diğeri altı basamaklı iki merdivenle çıkılır. Birer mazgaldan ışık alan düz ta­vanlı alt kat odalarının planını tekrarla­yan üst kat odaları sivri tonoz örtülüdür; taçkapının yanlarındaki pencerelerle do­ğu ve batı cephelerindeki birer pencere bu odalara aittir. Giriş eyvanından geçilen avlu dört yönden, iki yandaki altışar basa­maklı merdivenlerle çıkılan yüksek zemin­li revaklarla kuşatılmıştır. Payelere oturan sivri kemerli revaklar her kanatta birbiri­ne eşit üçer bölümlüdür; ayrıca köşelere de birer çapraz birim yerleştirilerek daha önce Anadolu-Türk mimarisinde örneği­ne rastlanmayan köşeleri kırık kare veya bitişik kenarları oranında olan sekizgen planlı bir revak düzenlemesi gerçekleşti­rilmiştir. Bütün birimleri sivri tonoz örtü­lü olan revaklann batı kanadının kuzeyde­ki ilk biriminden dama çıkılır.

Avlunun ortasında kare kaideli, düzgün sekizgen gövdeli ve piramidal külâhlı tür­be bulunmaktadır. İki katlı olan türbenin alt kata girişi üç sıra mukarnas kavsaralı ve beş yüzlü bir mihrap nişiyle kapatıl­mıştır. Halii Edhem’in burada bir kapalı kapının varlığından söz etmesi nişin 1915’ten sonra yapıldığını göstermekte­dir, üst kat girişine bu nişin iki tarafından yükselen bir çifte merdivenle çıkılır. Kaide ile gövde üç sıra mukarnas dolgulu bir silmeyle ayrılmıştır. Ziyaret mahalline giriş, türbeyle birlikte hankahın yegâne süslemeli yeri olan bir taçkapıdandır. Sil­melerle kuşatılan taçkapıda sivri kemerli nişin içi ve etrafı, yanlarındaki sütunçe-ler ve yukarısında yer alan üç kabara çe­şitli geometrik ve bitkisel motiflerle be­zenmiştir. Geometrik motifler arasında kırık hatlar, zencirek ve yıldız kompozis­yonları, bitkisel motifler arasında ise pal-met, rûmî ve kıvrık dallar çoğunluktadır. Türbenin diğer cepheleri sivri sağır ke­merlerle hareketlendirilmiş ve doğu, batı, güney cephelerine silmeli çerçeveler içine alınmış birer dikdörtgen pencere yerleş­tirilmiştir. Saçak altındaki yazı şeridinde Bakara sûresinin 285 ve 286. âyetleri okunmaktadır. İç mekân, göbeğinde bir kabara bulunan sekiz dilimli bir kubbeyle örtülüdür. Mekânın ortasında kitâbesiz bir sanduka vardır.

Selçuklu hankahlarından bir bölümü­nün bitişiğinde veya içinde türbelere yer verildiği bilinen bir husustur. Ancak bu yapı gibi dıştan kare içine alınmış sekizgen revaklı avlusunun ortasında türbe olan bir Selçuklu ve Beylikler dönemi ese­rine rastlamak mümkün değildir. Köşkmedrese bu haliyle yegâne örneği teşkil etmekte ve ilim adamlarının dikkatini çekmektedir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

İlgili Makaleler