Tarih

Köprülü Amcazade Hacı Hüseyin Paşa Kimdir, Hayatı

Köprülü Amcazade Hacı Hüseyin Paşa. Sadrâzam­ ve devlet adamı (aş- yk.1644—1702). Köprülü Mehmed Paşanın büyük kardeşi Hasan Ağanın oğludur. Yeğen Hüseyin Bey nâmı ile de tanınmaktadır.

Hüseyin Paşa’ya dair ilk kayıt 1683 yılı başlarında Haseki Sultan’ın konakçısı sıfatı olarak ile geçiyor. Sadrâzam Kara Mustafa Paşa’nin aynı sene zarfında giriştiği sefer esnasında Yeğen Hüseyin Bey de bulunmuş bu seferin Viyana boz­gunu ile neticelenmesi ve sadrâzamın katledil­mesi üzerine, 13 Ocak 1684’te, Reisülkittâb Lâz Mustafa Efendi v.b. ile birlikte, Ye­ğen Hüseyin Bey de mahbûsen padişah önüne gönderilmişti. Bununla beraber Yeğen Hüseyin Bey bu işten ucuz kurtulmuş, aynı sene sefe­rinin 15’inde Şehr-î Zor eyâletine atanmıştır. 1689 yılında vezir oldu. Sadâret kaymakamlığı, kaptan-ı deryâlık, Sakız muhâfızlığı, Adana vâliliği ve Belgrad muhâfızlığı gibi vazîfelerde bulunan Hüseyin Paşa, Sultan II.
Mustafa’nın Zenta sefer-i hümâyûnuna katıldıktan sonra, 18 Eylül 1697’de sadrâzamlığa getirildi.
Hüseyin Paşa ilk olarak 1683 yılından beri müttefik Avrupa devletlerine karşı devâm eden harbe son
vermek istedi. Bu sûretle Almanya, Venedik ve Polonya ile sulh yaparak Karlofça Antlaşmasını imzâladı.

On altı yıl süren muhârebe tabiî olarak memleketin iktisâdî bünyesini bozmuştu. Osmanlı mâliyesi buhranlı zamanlar geçirdiği gibi, artan vergiler de halkı zor durumda bırakmıştı. Amcazâde Hüseyin Paşa, halkın kalkınması ve çalışma sâhasına atılması için savaş sebebiyle alınan bâzı vergileri kaldırdı ve bakâya kalanları da affetti. Bu hal çiftçilere rahat bir nefes aldırttığı gibi sanâyinin gelişmesine de yol açtı. Amcazâde’nin önemle tâkib ettiği işlerden birisi de Yörük ve Kürd aşîretlerinin iskânı oldu. Antalya, Alâiye, Manavgat, Urfa ve Malatya taraflarına yapılacak bu iskân hareketiyle, bölgede zirâî faâliyet büyük ölçüde artacaktı.
Amcazâde Hüseyin Paşa, Kaptan-ı deryâ Mezomorto Hüseyin Paşa ile el ele vererek deniz kuvvetlerini esaslı bir şekilde ıslaha çalıştı. Donanmada kalyon esâsı kat’î sûrette kabul olunarak, çektiri yâni, kürekli donanma usûlü terk edildi. Böylece Osmanlı donanması, Akdeniz’in en kuvvetli donanmasına sâhib olan Venediklilere karşı üstün vaziyete geçti.

Bu sâyede Akdeniz sâhil ve adalarında sükûn ve emniyet tesis edildi. Beş sene süren sadâreti devrinde adlî, mâlî, askerî ve ekonomik durumu büyük ölçüde düzeltmeye muvaffak olan Amcazâde,

Amca-zâde Hüseyin Paşa’nın beş seneden fazla süren sa­dâretinin bundan sonraki yılları sulh içinde geçmişti. Amca-zâde Hüseyin Paşa, sulh içinde bu süre içinde halka yüklenen vergileri azaltmağa çalışmış, kapudân-i derya Mezzomorta Hüseyin Paşa’nın yardımı sayesinde, fâydelı işler yapmayı başarmış, fakat onun vefa­tından sonra (20 temmuz 1701), şeyhülislâm Feyzullah Efendi’nin gittikçe artan üstünlüğü karşısında, pâdişâh nezdindeki itibârını yavaş-yavaş kaybetmeğe başlamış ve buna hasta­lığı da eklenince , II. Mustafa’ya sadâret­ten affı ricasında buiunmuş idi. Padişah önce buna razı olmamış ise de, hastalığın devamı üze­rine, 4 eylül 1702’de, kapıcılar kethü­dası ile, mührü Amca-zâde Hüseyin Paşa’dan aldırmış ve hizmetinden memnun olduğunu bil­direrek, çiftliklerinden istediğinde oturmasına izin vermişti. Sîlivrî civarındaki çiftliğine gitmiş ve aynı ayın sonunda orada vefat ederek naaşı İstanbul’da Saraçhâne-Başı’nda hazırlatmış ol­duğu türbeye naklolunmuştur. Mezar taşındaki tarih Abdülbâkî Arif Efendi tarafından düşü­rülmüştür.

Kaynakların verdiği bilgilere göre, Amcazâde Hüseyin Paşa devlet işlerine ve memleket ahvâline vâkıf, tedbirli ve ileri görüşlü bir devlet adamı idi. Doğ­ru ve iyilik sever bir insan olan Amca-zâde Hüseyin Paşa lâübâli hareketlere göz yum­mazdı. Muasırı bulunan ecnebiler de kendisini mükemmel bir kimse ve iyi bir devlet adamı olarak tavsif et­mektedirler. Müverrih Naimâ’nın meşhur tarihi­ni ( Ravzat al-Hasayn fi hulâsa ahbâr al-hâfi-kayn ) Amca-zâde Hüseyin Paşa’ya ithaf etmesi, onun ilmi himaye ettiğinin en büyük delilidir. Mevlevi tarîkatine mensubiyeti olan Hüseyin Paşa, önceleri babasının mevlevîliği ile alay etmiş ise de, sonra o da, babası gibi, tarîkate girerek, Kari Ahmed Dede ‘nin müntesiplerinden olmuş idi.

Amca-zâde Hüseyin Paşa tarafından yaptırı­larak zamanımıza kadar intikal eden en mühim eser, hiç şüphe yok ki, Anadoluhisarı ile Kanlı­ca arasındaki Amcazâde Hüseyin Paşa Yalısı’dır, içinde Karlofça muahedesi ile alakalı bâzı müzâkerelerin de cereyan ettiği bu yalı, XVII. asırda yapıldığını dikkate alırsak, İstanbul’un en eski ahşap binâsıdır. İçerdiği ettiği süslemeleri ve mermer havuzu bü­yük bir değer taşıyan bu yalı hakkında çok şey yazılmıştır. Hüseyin Paşa’nın yaptırdığı hayrata gelince, İstanbul’da Saraçhane-Başı’ndaki mescit, darülhadîs, kütüphane ve sebilden başka Edirne’de Taşlık camiinde bir şadırvan, Üsküfçü mahallesinde ve Arabacılar meydanında iki çeşme yaptırdığı ve bilhassa ikincisinin çok güzeldir.