Tarih

Konya Ayaklanması Konya İsyanı Tarihi, Nedenleri

Konya Ayaklanması. Delibaş Mehmet ve Zeynelâbidin adlı kişilerin etraflarına topladıkları kişilerle halifeye bağlılık ve Kuvayı Milliye’nin halifenin ordularına uymayışını bahane ederek başlattıkları ayaklanma.

27/28 Eylül 1919’daki Bozkır Ayaklanması bastırıldıktan bir yıl sonra, aynı bahanelerle daha büyük ölçüde bir hareket Konya’da ortaya çıktı. Bu arada, Ankara’da Büyük Millet Meclisi kurulmuş, Konya’ya Kuvayı Milliye’ci Haydar Bey vali olarak atanmış, 1

2. Kolordu komutanlığına da albay Fahrettin (Altay) Bey getirilmişti. Ayrıca, bu şehirde genç aydınlar tarafından, Müdafaai Hukuk Cemiyeti’nin bir şubesi de kurulmuştu. Fakat ilçe, bucak ve köylerde, sultan, halife ve din odaklı yapılan propaganda etkilenen kalabalık bir halk yığını vardı. Bozkır ayaklanmalarının elebaşılarından Delibaş Mehmet, İstanbul’dan Zeynelâbidin’in teşvikiyle Alibey Höyüğü köyünde 500 Türkmen topladı ve “padişahım çok yaşa” diyerek 2 Ekim 1920 akşamı Çumra bucağını bastı. Asiler Konya’nın içindeki taraftarlarıyla da haberleşerek şehre yürüdüler.

Valinin acele yardım istemesi üzerine, Ankara’dan Dahiliye vekili albay Refet Bey bir süvari alayıyle Konya’ya gönderildi. Bir yandan da Afyonkarahisar’daki 1

2. Kolordu karargâhından bazı birlikler sevkedildi.

Vali Haydar Bey in aldığı savunma düzenine rağmen, asiler şehre kolaylıkla girdiler ve cezaevini basarak tutukluları salıverdiler. Subaylara ve Konya’lı olmayanlara saldırdılar. Askerî Ortaokul’u ve Mevki Komutan lığı’nı ele geçirdiler. Sonra valinin tahkim ettiği Alâettin tepesine karşı saldırıya geçtiler. Buradaki depo taburunun Konya’lı ve Karaman’lı erleri hiç çatışmadan kaçınca, vali de yanındakilerle birlikte teslim olmak zorunda kaldı. Albay Refet Bey’in süvarileri 1

2. Kolordu’dan gelen müfrezelerle birleşerek 6 Ekimde Konya’ya girdi. Delibaş’ın kuvvetleri bunun üzerine güneydoğuya, Karaman’a çekildi. Konya -Akşehir – Isparta – Alanya çevresi hep ayaklanmıştı. Ayaklanma daha da büyüyebilirdi. Birçok yerde askeri ve mülki görevliler de isyancılara katılıyordu. Akseki eşrafı 9/10 Ekim gecesi komşu ilçelere telgrafla şu bildiriyi yayımladılar:

“Kazamızda halk ile beraber halife taraftarlığını kabul ve iltizam ve bu maksadın husulünü temin için bütün mevcudiyetimizle mücahedeye azim ve karar verdik. Bütün vatandaşlarımızın istihdaf ettiklerine tamamen mutekit olduğumuz şu emele vusul için bizimle tevhidi efkâr ve amal edeceğinize iman eder, makine başında cevabınıza muntazırız”.

İlçe merkezlerinde TBMM Hükûmeti’ne bağlı görevliler işbaşından uzaklaştırılıyor, ‘Hak Halife’ ve ‘Heyeti Islahiye’ adıyla birtakım yeni yönetimler kuruluyordu.

Erkanı harbiye Reisliği bu tehlikeli durum karşısında, Adana Cephesi’ndeki, merkezi Pozantı’da bulunan 41. Tümenden bir müfrezeyi, Batı Cephesi emrindeki Ertuğrul Grubu’ndan yarbay (Kasap) Osman’ın takviyeli alayını, 1

2. Kolordu’dan, iik gönderilen kuvvetlere ek olarak, binbaşı Hacı Şükrü Bey ve Demirci Mehmet Efe komutasındaki iki müfrezeyi ayaklanma bölgesine gönderdi. Bu kuvvetler yetişmeden önce, albay Refet Bey, emrine verilen millî çetelerin kendi komutanlarını acze uğratacak kadar çapulcu olduklarını, fakat sarp ve dağlık bölgeye sığınmış eşkıyaya karşı başka kuvvet olmadığından bunları kullanmak zorunda bulunduğunu Erkanı harbiye Reisliği’ne bildirmişti.

Bastırma harekâtı bir aydan fazla sürdü ve asilerden yalnız mahkeme kararlarıyle 250 kadarı asıldı, birçoğu da çarpışmalarda öldürüldü. Delibaş Mehmet Mersin’e, oradan da vapurla İstanbul’a kaçmıştı. Sonradan İzmir’e geçti; Yunanlıların yardımıyle bir ara yeniden Konya dolaylarında göründü. Ordu birliklerinin sıkı takibi sonunda sıkıştırılınca, adanılarından ikisi bağışlanmak umuduyle Delibaş Mehmet’i öldürdüler ve kafasını keserek Hükümet’e teslim ettiler.

İlgili Makaleler