KOLEKTİVİST TOPLULUKLAR VE MİLLÎ DİNLER
KOLEKTİVİST TOPLULUKLAR VE MİLLÎ DİNLER
İnsanlığın dinî tarihi aracılığı ile sahip bulunduğu dinî miras göz önünde tutulduğunda, din ve toplum ilişkileri açısından dikkate değer olan hususlardan biri şudur ki, dinî yaşayış, bu tiplerin her birine göre değişiklik arz eden karakteristik bir sürekli veçhedir. Bu bakımdan da, din ve toplum ilişkileri bağlamında sosyolojik olarak insanlığın dinî yaşayış gerçeğini karakterize eden iki önemli hususun “süreklilik” ve “değişim” olduğunu ve bu durumun beşerî dinî tecrübeye engin bir çeşitlilik ve zenginlik kazandırdığını önemle belirtmeliyiz. Böyle olduğu içindir ki, meselâ Eliade, bu zengin ve çeşitli dinî mirasın strüktüral olarak aslında başlangıçtan beri sahip bulunduğu “arke- tip” leri değişik form ve görünümler altında tekrarlama eğiliminde olduğunu öne sürmektedir. Bergson ise, her çeşit yenileşme, değişme ve dış etkilere “kapalı” özelliklere sahip olarak karakterize ettiği toplum tipinde kolektif bir biçimde yaşanan “statik”, bunun tam tersine olarak, her çeşit yenileşme ve değişmeye açık olan ve ferdiyetçiliğin yaygın olduğu “açık” toplumda ise mistik sezgiye dayalı “dinamik” bir dinin mevcut bulunduğunu öne sürmektedir. Benzeri bir tesbiti meselâ, F. Tönnies’in, “cemâat” (Gemeinschaft) ve “cemiyet” (Gesellsc- haft) şeklindeki insan toplumlarım ikili tasnifinden yararlanarak, dinleri sosyolojik incelemeye tabi tutan Alman din sosyoloğu G. Mensc- hing’de de bulmamız mümkün olmaktadır. Böylece, tarihin ilk devirlerinin insanlarının istisnasız cemâat tipi ya bir “kabile” veya bir “millet” t bağlı olduklarını ifade eden Mensching, bu toplumların dinlerinin de “millî dinler” olduklarını beyan etmektedir. Mensching’e göre daha ilerideki dönemlerin toplumlarına ise “evrensel dinler” tekâbül etmekte ve bu durum bu iki toplum tipinin karakter farklılıklarından neşet etmektedir. Hattâ Mensching’e göre, millî dinlerin içerisinde dahi “kabile” tipi toplumlara tekâbül eden “tabiî dinler”\e, daha medenileşmiş halkların dinleri olan “medenî dinlerdi de birbirinden ayırt etmek gerekir.
Mensching, bir millî dinin özelliklerini şöyle sıralıyor:
- Bir millî din, hemen her yerde, ya bir aile, klan, akrabalık grubu, kabile veya bir halka yahut millete tekâbül eden bir “cemâat”in
- Millî dinlerde müşterek bir kurtuluş söz konusudur. Zira, bu dinlerin taşıyıcısı olan topluluklarda, cemâatin dışmda tek başma ferdin bir değeri ve varlığı söz konusu değildir. Bu bakımdan cemâatin bütün üyeleri ortaklaşa esenliği cemâatin içinde ve müştereken aramak ve sürdürmek durumundadırlar.
- Millî dinlerdeki ortaklaşa kurtuluş anlayışı, oralarda ibadet hayatının da müşterek dinî ayinler şeklinde teessüsüne imkân vermiştir.
- Gerçekte millî dinler, ilk çağların dinleridir. Kolektivist karakterli ve devlet-dini olma özelliğini taşıyan bu dinlerin zamanla yerlerini evrensel dinlere bıraktıkları veya bir millî dinin evrenselleştiği görülmüştür. Zira, insanlık tarihi içerisinde, ilk dönemlerde görülen kolektivizm, giderek yerini ferdiyetçiliğe bırakırken, bu gelişmeye paralel olarak, dinî tarih içerisinde de millî dinler yerlerini evrensel dinlere terk etmişlerdir.
- Millî dinlerin en önemli özelliklerinden biri de onların başka halklara veya toplumlara yayılma ve misyonerlik eğilimi göstermemelerinde toplanmaktadır. Bu dinlerin sınırları onlara bağlı olan top- lumların sınırlarına tekâbül etmekte ve genelde onları aşmamaktadır. Daha doğrusu bir millî dinde yayılma eğilimleri ortaya çıkmışsa artık o, evrenselleşme temayülü gösteriyor demektir.