Koçi Bey Kimdir, Hayatı, Risalesi, Hakkında Bilgi
Koçi Bey. IV. Murad ve Sultan İbrahim’e devlet İdaresinde yol göstermek üzere kaleme aldığı risalelerle ün salmış Osmanlı müellif ve mütefekkiri.
Büyük şöhretine rağmen hal tercümesiyle ilgili pek az şey bilinen Koçi Bey’in hayatı hakkında söylenenler, XIX. yüzyılın ikinci yarısında risalelerinin ilkinin basımı sırasında ortaya atılmış bazı tahminî kanaatlerden ibarettir. Belirli herhangi bir kaynak ve vesikaya dayanmayan bu bilgiye göre Koçi Bey, çocuk yaşta iken Arnavutluk’tan devşirilerek Acemi Ocağı’na alınmış, zamanla Enderun’da bazı oda zabitliklerinde bulunduktan sonra Has Oda’ya yükselerek itimat ve sevgisini Kazandığı IV. Murad’ın musâhibleri arasında yer almış veya “mahrem-i hâs”ı olmuştur. Onun ölümüyle yerine geçen kardeşi Sultan İbrahim’e de bu yolda hizmet verir. Hayatının bundan sonrası için kesin bilgiler olmayıp bu hükümdarın son senelerinde yahut IV. Mehmed’in saltanatının ilk devresinde emekliliğe ayrılıp memleketine döndüğü ve orada öldüğü yolunda bazı tahminler ileri sürülür.
Risalesinin çoğu nüshalanndaki başlıkta Göriceli olarak gösterilmesinin yanında karısı ve Sefer Şah adındaki oğlunun mezarının Görice’de Mîrâhur İlyas Bey Camii’nin hazîresinde olduğunu ve Görice ile Aniverye köyü arasındaki Koçi Bey namına vakfedilmiş bir arazinin mevcudiyetini haber veren Bursalı Mehmed Tâhir, kendisinin mezarının ise Manastır yolu üzerindeki Flament köyünde bulunduğuna dair bir rivayetten söz eder. Onun karısı ile oğlunun yanında yattığına dair Babinger’in kaydı tamamen gerçek dışıdır. Bir yazma eserde asıl adının Mustafa olarak geçtiğini kaydeden Bursalı Tâ-hir’in. risalesi dolayısıyla Kahire Hidîviyye Kütüphanesi katalogunda da lakabı yanında adının Mustafa şeklinde gösterildiğini belirtmesinden bu yana kendisinden hep bu adla bahsedilir olmuştur. Aslında bu kayıt “el-emîr Koca Mustafa el-Görcelİ” şeklindedir. Onun eseriyle yakından meşgul olan Rus Türkologu Smirnov. risalenin Petersburg nüshasındaki başlığının Koçi Bey’i Göriceli değil “Gumüremeli” diye gösteren kaydına dayanarak kendisini Gümülcineli ve buranın nüfusça Türk bölgesi olması dolayısıyla da Türk asıllı olarak kabul eder.
Bir Arnavut devşirmesi olduğu görüşünden hareketle taşıdığı Koçi Bey adının, herhalde kırmızı yanaklı olması dolayısıyla Arnavutça’da kırmızı mânasına gelen “kuç” sözünden türetilme bir lakap olduğuna dair Bursalı Mehmed Tâhir’in ileri sürdüğü tahmin tenkitsizce kabul edilip günümüze kadar tekrar edile-gelmiştir. Ancak bu açıklama tarihî Türk onomastiğinin verileri karşısında tamamıyla geçersizdir. Gerçekte “Koçi Bey” sözü bir lakap değil doğrudan doğruya ve başlı başına bir addır. Osmanlı sahası Türk onomastiği tarihi, yalnız XVII. yüzyılda değil XV ve XVI. yüzyıllarda da bunu müstakil bir ad olarak taşıyan birçok şahsiyeti haber verir.