33Sosyoloji Sözlüğü

KITLIK

 

KITLIK

 

Zübeyir YETİK

Kıtlık, taleplerin
karşılanmasında, mal ve kaynaklarda ortaya çıkan miktara iliş­kin yetersizlik
olarak tanımlanmaktadır. İVebster’s Collegİate Dictionary, ekonomik anlamda
kıtlığı, talep gözönünde bulun­durulduğunda ortaya çıkan sayısal ve mik­tara
ilişkin yetersizlik olarak tanımlamak­tadır ve bu “yokluk” demek
değildir. İn­sanların tüm istek ve arzularının yerine getirilmesi sürecinde
ortaya çıkan ekono­mik kaynakların kıtlığı, ekonomik yaşa­mın temel koşulu
olarak değerlendirilir ve kıtlık, geleneksel ekonomik teorinin belki de en
önemli kavramıdır. Kıtlık, ekonomİze edilen davranış ya da insan ih­tiyaçlarının
karşılanmasında kıt kaynakla­rın akılcı kullanımını zorunlu hale getir­mektedir.

Bu kavram diğer sosyal
bilim alanların­da özel kullanımlara sahiptir. Kullanıldığı yere göre ya
kendisinin şimdiye dek kulla­nıldığı anlamını ya da ekonomide ona ve­rilmiş
olan teknik anlamını taşır. Kamu yönetiminde gücün kıtlığı, sosyolojide ise
statünün kıtlığı olarak ortaya çıkmakta­dır. Deneysel psikoloji alanında ise
son za­manlarda amaca yönelik davranış ya da belirli karar verme sorunlarında
ortaya çı­kan  davranışların
ekonomikleştirilmesi

konuları büyük Ölçüde
dikkat çekmekte-     ğu kıtlık tanımının
olası sonuçlarını kabul dir.                                                             etmeyi
reddetmektedir.

Ekonomik anlamda
kıtlık, mutlak bîr Ekonominin tüm amacı, fiyat sistemin-kavramdan çok göreli
bir kavramdır. Bir de olduğu gibi niceliksel ölçekte ölçülebi-şeyin talebiyle
İlişkili olarak arzını ölçer; lirliği vurgulamaktır. Açıkçası, eğer orta-bir
şeyin arzı ne olursa olsun, o şeye karşı da yalnızca bir nesne varsa ya da
özgül bir bir istek yoksa bu şey kıt değildir. Ekono- durumda yalnızca bir araç
varsa bile, kıt-mik kıtlık, diğer şeylerin fiyatı ile ilişkili hkmevcut
olabilir. Yine bunun gibi, birşe-olarak değer ya da fiyat ile ölçülür.                yin örneğin oldukça uzmanlaşmış
bir be-

Birçok çağdaş
teorisyen, ekonomik “kıt-    
çerinin sadece bir kullanımı varsa bile bu lık   tanımı”nı   benimsemiştir.   Örneğin    
şey kıt olabilir.

Adam Smith ve Alfred
Marshall, bunlar-       Daha önemlisi,
kaynakların olduğu gibi, dan bir kısmıdır. Ekonominin, hayatın     fırsatların da kıtlığı olabilmektedir.
Rast-yalnızca bazı özel bölümlerini incelediği,     lantısal olsa da iş fırsatlarının yokluğu,
maddi şeylerle ilgilenmediği ya da norma-    
“bolluğun ortasında yoksulluk” yaratabi-tif refah öğesini aşıladığı
gibi görüşlere     Ur. Eğer bir toplum
zenginse ve Özellikle karşı çıkan bir dizi iktisatçı, daha yansız     detümefektiftalebİkorumaktagüçlükçe-ve
analitik bir tanım aramışlardır. Şimdi-    
kiyorsa, orada kıtlık ekonomisinden ayırt lerde çok kullanılan, ama
evrensel bir uz-     etmek için bunu
bolluk ekonomisi olarak laşmadan uzak olan Robins’in tanımına     görmek anlamlı olacaktır. Bazı
toplumlar-göre, ekonomi, ihtiyaçlar ve alternatif kul-     da kıt kaynakların alternatif amaçlara
tah-lanımları olan kıt araçlar arasındaki bir     sîsi sorunu, tarihsel olarak olmuş olanı
ya ilişki olarak insan davranışlarını araştıran     da azgelişmiş alanlarda varolanı
önemse-bir bilimdir.                                                
memek anlamına gelmez.

Bu görüşe göre tüm
davranışsal ve top-      
Kıthktanımımnyeterliliğİüzerinesorua-lumsal sorunlar, araçların
kıtlığından ötü-     lar ortaya atan
ekonomik analizdeki diğer rü ekonomik bir anlam taşımaktadırlar,     önemli bir değişiklik de, amaçlardan
biri-Bununla birlikte ekonomi: a) amaçların    
nin, ekonominin genişlemesi olarak-de-çeşitli ve birbirinin rakibi
olduğu; b) araç-     ğerlendirildiği
ekonomik büyümeye iliş-ların birden fazla amacı yerine getirecek     kin vurgunun artmasıdır. Eldeki
kaynakla-kapasitede olduğu durumlarda, kıtlık do-     rın tahsisinden daha da fazla olarak eko-layısıyla
kısıtlamayla karşı karşıyadır. O    
nomik genişleme hem belirsizlik, hem de zaman “ekonomik sorun”
kaynak tahsisi     rahatsızlık
içerdiğinden, kıt kaynakların olarak görülmekte ve “ekonomik davra-     ekonomikleştirilmesi teorisi, büyüme
bo-ruş, kıt araçların alternatif amaçlara akıl-     yutu gündeme getirildiğinde kesinüğuı-cı
tahsisi de olmaktadır. “Bu kavramsal    
den çok şey kaybetmektedir.     yaklaşımı kabul eden birçok teorisyen,
yi-       Daha geniş anlamda ekonominin
tüm ne de ekonomik kaynaklarla ilgili araçları     dalları kıtlık sorunuyla ilgilenir; öyle
ki, ve fiyatla ölçülebilecek olanlarla ilgili     kıtlık, ekonominin kendine has yönetimi
amaçları sınırlamaktadırlar. Bunların ya-    
tarafmdan hafifletilebilir, nısıra çoğu iktisatçı, refahla yakından
bağ-       Değer teorisi açısından
kıtlık, çok önem-lantıholmayanbirdisiplininortayakoydu-     H bir birleştirici prensiptir. Bu
“modern”

görüş,
“normal” değerlerin işgücü, “zor-     gelince bütün insanlar yeniden hayat
bula-luk ve güçlük” ya da gerçek maliyetler ta-     cak, hepsi de “mahşer” denilen
pek geniç rafından belirlendiğini ileri süren eski “k-     bir sahada toplanacak, bütün mükellefler
lasîk” görüşten farkhlaşır. Fayda prensibi     dünya hayatının hesabını vereceklerdir,
ile fırsat maliyetlerinin koordinasyonu      
İşte bu yeni hayatın başlayacağı günden
malvekaynaklarındeğerlerİninmarjİnde-    
itibaren bitmez tükenmez bîr halde de­ki mal ve kaynakların
kıtlıklarının izlendi-     vam edecek
aleme de “ahiret alemi” denir ği genel bağımsızlık sistemiyle
geleneksel     ki, buna inanmak nı uslu m
anlıkla vazgeçil-değer ve bölüşüm teorisini birleştirmiştir.      mez bir esastır.

Ancak bu teori çok
yüksek bir soyutlama       Kıyametin,
dolayısıyla ahiretin vukuu,

düzeyinde kalmaktadır.                                Kur’an-ı   Kerim  
ayetleri,   peygamber

(SBA)     (s.)’in hadisleri ve bütün ümmetin
ittifakı

Bk. Değer;
İktisat.                                        
ile sabittir. Diğer bütün peygamberler de

bu hakikati ümmetlerine
haber vermişler-KIYAMET                                                 
dir.

Kıyamet olayı Kur’an-ı
Kerim’demuhte-

Arapça kıyam
kelimesinin “t” eklenmiş     Hf
isimlerle anılmıştır. Kıyametin hal ve şeklidir. Kıyam, ayağa kalkma,
ayakta     sahneleri ayet ve hadiselerde
pek tefemi-durma, öldükten sonra dirilme ve haşr (ki-     atlı bir şekilde anlatılmış ancak zamanı
yamette hesap için bir yere toplanma) an-    
bildirilmemiştir. Bu sebeple, kıyametin lamına gelir. Kıyamet kelimesi,
ahir za-     ne zaman kopacağını ancak
Allahu Teâlâ manda bütün ölülerin bir yerde toplanma-     bilir. İmam Gazalî, kıyametin kopma
za-sını ve kainattaki düzenin bozulmasını ifa-     maninin ve insanların ecellerinin
bildiril-de eder. Kelimenin sonundaki “t” harfi,     memesinin, bir telaşa kapılmadan bu dün-bu
işin yağmur sağanağındaki şiddete ben-    
ya hayatının sürdürülebilmesi için, ilahi zer bir çabuklukla olacağını
anlatmak üze-     bir rahmet olduğunu
söyler. re mübalağa için getirilmiştir. Şöyle ki,        Kıyametin ne zaman kopacağı
bildiril-ahiret alemi başlamadan önce bütün İn-     memiş olmakla birlikte Peygamberimiz
sanların ve kainatın başına bir kıyamet ko-     
(s.)’in hadislerinde kıyametin alametleri pacaktır. Belli bir zaman için
yaratılmış     (eşratü’s-saa) haber
verilmiştir. Kıyame-olan bu dünya ve üzerindeki canlı-cansız     tin küçük alametleri çok olmakla birlikte
bütün varlıklar, bir gün gelecek, mahvola-    
şunları zikredebiliriz: Dini öğrenmek ar-caktir. İsrafil (a,s) adındaki
melek “sûr”     zu sunun
kalmaması, dinî bilgisizliğin her denilen ve mahiyeti Allahu Teâlâca bili-      tarafa yayılması, sarhoşluk veren
şeylerin nen bir ses aracına üfürecek, bundan çıka-     çokça içilir olması, fuhuş ve zinanın
çoğal-cak olan korkunç bir gürültü ile bütün fa-     ması, yüksek binaların ve israfın çoğalma­nı
hayat sahipleri ölecek, her şey altüst    
sı, öldürme ve anarşinin artması, işlerin olacaktır. Bütün dağlar,
taşlar, yerler,      ehil olmayanlara
verilir olması, cahilliğin gökler parçalanacak, bu alem bambaşka     faziletten üstün tutulması, saygı ve
şefka-bir alem haline gelecektir. İşte böylece ki-     tin kalmaması, her işte menfaatin ön
pla-yamet kopmuş olacaktır. Bundan sonra yi-    
na geçmesi, vefa ve dostluğun ortadan ne Allah’ın takdir buyurmuş olduğu
gün     kalkması, haksızlıkların artması,
zenginin

fakiri gözetmemesi,
din dahil her şeyde Allah rızasının yerini dünyevî çıkarların alması vs.

Kıyametin büyük
alametelri ise şöyle sa­yılır

:1) Bir
duman çıkacak; müminleri nezleye tutulmuş hale getirecek, kâfirleri sarhoş gibi
yapacak.

 2) Deccal adı verilen bir şahıs türeyecek, tanrılık
davasında bu­lunacak, sonra kaybolup gidecek.

 3) Ye’-cüc ve Me’cuc adında iki kabile çıkacak,
yeryüzünde terör ve huzursuzluk çıkara­cak.

 4) Hz.İsa gökten inip bir müddet pey­gamberimizin
şeriatıyla amel edecek.

 5) Yerden “Dabbetü’1-ard” adında bir mah­luk
çıkacak ve insanlarla konuşacak.

 6) Yemen tarafından dehşetli bir ateş çıka­cak, etrafa
yayılacak.

 7) Doğuda, Batıda ve Arap Yarımadasında yer çökmeleri
olacak,

 8) Güneş muvakkaten batı tarafın­dan doğacak, kıyamet
ancak kâfir ve f asık­ların başına kopacak; mü’minler daha ön­ce ölmüş
olacaklar.”

A.TuranARSLAN

Bkz. Ha$r

 

İlgili Makaleler