Türk Edebiyatı

Kitabü’l-İdrak İçerik, Kimin Eseri, Konuları, Hakkında Bilgi

Kitâbü’l-İdrâk. Ebû Hayyân el-Endelüsî’nin (ö. 745/1344) Türkçe kaleme aldığı sözlük ve gramer kitabı.

Başlangıçta Kıpçaklar’ın, daha sonra göçlerle Türkmen unsurların yoğun bi­çimde yaşadığı Memlûk Devleti’nde ikti­darı elinde bulunduran unsur Türk oldu­ğu için Memlûk sarayı Türkçe’nin edebî bir dil olarak geliştiği merkezlerden biri haline gelmiştir. Türkçe’nin yönetici sını­fın dili olmasının doğurduğu ihtiyaçlar ve Memluk Devleti’nin kültür politikalarının sonucunda bu merkezde Türk dilinde te­lif ya da tercüme edebî, dinî ve ilmî eser­ler verilmiş, çeşitli sözlük ve dil bilgisi ki­tapları hazırlanmıştır.[bk. Kıpçaklar]

Ebû Hayyân’ın, tam adı Kitâbü’l-İdrâk li-lisâni’l-Etrâk olan eseri bu yolda yapı­lan çalışmaların başta gelenierindendir. Kitâbü’l-İdrâk daha önce telif edilmiş, kelime listelerinden ibaret bazı eserler­den farklı olarak Mısır’da konuşulan Türk­çe’nin teorik gramerini ortaya koyan, gü­nümüze kadar gelmiş en eski tarihli eserdin Ebû Hayyân’ın faydalandığı Beylekel-Kıpçâki ile {XIII. yüzyıl) bu zatın çağdaşı olan İmâdüddin Dâvûd b. Ali b. Muhammed el-Verrâk el-Mısrî’nin kaynaklarda adı geçen Türkçe’ye dair dil bilgisi kitap­ları bugün mevcut değildir.

712 (1312) yılında Kahire’de Molla Sa­lih Medresesi’nde tamamlanan Kitâbü’l-İdrâk Türkçe-Arapça sözlük ve dil bilgisi olmak üzere iki bölümden oluşur. Müellifin eserinde “Türkî” olarak adlandırdığı bu dil Oğuz özellikleri taşıyan bir Kıpçak diyalektidir. Kelime başındaki nöbet­leşmesinde y- fonemi tarafında olmakla Batı Kıpçak ağızları arasında bulunur. Ebû Hayyân, zaman zaman “Kıpçâki” ve “Türkmânî” adını verdiği ağızları tefrik ederek onların özelliklerine de temas etmiş, o dö­nemde Mısır ve Suriye bölgesine Türk­men boylarının ve daha az sayıda diğer Türk unsurlarının göçleri devam ettiğin­den yer yer bunların dil özelliklerinden bahsetmiştir: Türkistan dili, Hârizm dili, Tatar, Bulgar, Toksuba dilleri gibi. Ebû Hayyân, eserini yazarken eski yazılı kay­naklar yanında Kahire ve çevresinde ya­şayan Türkler’in sözlü verilerinden de fay­dalanmıştır. Bilhassa kelimelerin anlamlandırılmasında bilgisine güvendiği, ana dili Türkçe olan kimselerin şahitliğine başvurduğunu zikretmektedir. İsmini sık­ça andığı hocası Şeyh Fahreddin Divriğî, Mevlâ Tâceddin ve Sencer ed-Devâdârî, Ebû Hayyân’ın sözlü referansları arasın­da yer alır.

İlgili Makaleler