Kitab-ül-Hayevan – Cahiz Kitabül Hayvan, Konuları, Hakkında Bilgi
Kitâbu’l-hayevân. Câhiz’în (ö. 255/869) canlı türlerine dair eseri.
Canlı türlerini daha ziyade edebî bir yaklaşımla ele alan eser Câhiz’in kendi ifadesine göre hayatının sonlarına doğru telif edilmiştir. Kitap, çeşitli kültürlerin ortaya koyduğu canlılara ilişkin bilgileri derleyen bir çalışma olarak nitelendirilmekteyse de Câhiz’in varlık tasnifinde dayandığı ilkeler ve dehrîlere yönelik eleştirileri göz önünde tutulduğunda evrensel bir bakış açısıyla, fakat genelde İslâm kültürü çerçevesinde kaleme alındığı söylenebilir.
Kitâbu’l-hayevân yedi cüzden (cilt) oluşan bir hayvanlar ansiklopedisi hüviyetindedir. I. cilt. dil bilimi yönünden, felsefî ve sosyolojiK açılardan, özellikle varlık tasnifi açısından dikkate değer görüşlerin yer aldığı uzun bir girişten sonra esas olarak köpekler hakkındadır. Aralarda çeşitli kelâm ve felsefe meselelerine yer verilmekle birlikte aynı konu II. ciltte de devam etmiştir. III. cilt genelde kuşlara, özelde güvercinlere ayrılmıştır. Bu ciltte de yine insanla ilgili birçok mesele kuşlarla irtibatlı biçimde dile getirilmektedir. IV. cilt daha çok böcekler ve yılan gibi sürüngenlere ayrılmıştır. Bu cildin sonuna doğru ateş münasebetiyle konu dışına çıkılarak geniş bir gezinti yapılmış, bu arada V. ciltte tekrar dönülmek üzere kelâma ilişkin birtakım tartışmalar aktarılarak bunların değerlendirilmesine çalışılmıştır. V. ciltte ateşin yanı sıra suya dair bazı görüşler dile getirilirken fare, akrep, maymun ve çekirge gibi hayvanlar hakkında bilgi verilmektedir. VI. cilt kertenkele, sırtlan, kirpi ve tavşan benzeri hayvanlara ayrılmışsa da asıl üzerinde durulan konulardan biri cinlerdir. VII. ciltte uyguladığı yöntemi bir daha ifade eden Câhiz, dehrîlerle ilgili bir bahisten sonra Kellle ve Dimne’den seçtiği hikâyelere yer vermekte, arkasından da daha Önce ele aldığı bazı hayvanlar hakkında birtakım ilâve bilgilerle filler, aslanlar ve deniz memelileri hakkında açıklamalar yapmaktadır.
Müellif girişte özellikle üzerinde durduğu varlığın çeşitli tasniflerini vermektedir. Bunlardan biri canlıları üreme ve büyüme esasına göre sınıflandıran görüştür. Câhiz’in benimsediği tasnif ise yaratılanları daha üstün bir kudretin varlığını kanıtlamaları bakımından tasnife tâbi tutan yaklaşımdır. Buna göre her varlık kendisinin ötesinde aşkın bir varlığın tanığı ve kanıtı durumundadır, fakat bazısı bunun farkında değildir. Bütün yaratıklar, kendi varlığının bir hikmeti olduğunun bilincine varanlar ve varmayanlar diye ikiye ayrılır. Birinci kısım hem delil getirir hem delil olur: ikinci kısım ise delil olmakla birlikte delil getiremez. Delil olma ve bir şeye delâlet etme bakımından canlı cansız bütün varlıklar müşterektir; ancak delil getirme noktasında insan diğerlerinden ayrılır. Öte yandan delil teşkil edecek vesileler de hikmet olarak var kılınmıştır, buna “beyan” denir. Bu anlamda beyanın esasını her varlığın bir şeye delâlet etmesi oluşturur, buna “eşyanın halleriyle delâleti” anlamında “nusbe” adı verilir. Bunun yanında insanın kullandığı beyan (ifade şekillen) dört kısımdır: Söz, yazı, akd (hesap, parmak hesabı) ve işaret. Câhiz. burada ve diğer eserlerinde ortaya koyduğu bu tavırla XIX. yüzyılda Charles Sanders Peirce tarafından geliştirilen semiyotiğin öncülüğünü yapmıştır. Bu yaklaşım tarzı İslâm kültürü içinde çeşitli şekillerde işlenegelmiştir.