Nedir ?

Kısaca Osmanlı’da Padişah, Hükümet, Ordu, Maliye, Eğitim, Hazineler, Dini Teşkilat

Altı asırdan daha uzun bir süre varlığını sürdürmüş oian Osmanlı imparatorluğu’nun çok önemli bir yapısı vardı. 8u yapının başında “Padişah” yer alırdı.

Padişah

Osmanlı devrinde hükümdara halk daha çok padişah demiştir. Avrupalılar “Sultan”, saray halkı ise “Hünkâr” adını verirlerdi. Yavuz Sultan Selim’den sonra padişahlar aynı zamanda “halife” sıfatını da aldılar. Bunlara “Padişah-ı cihan”, “hâkim-i ruy-ı zemin” gibi sıfatlar da verilmiştir. Padişahın başlıca hükümranlık alâmetleri sikke, tabi “davul” sancak, tuğ, kılıç alayı, cülus bahşişi,

biat, muâyede, selâmlık, huzura kabul, saltanat kayığı gibi şeylerdir. Oturdukları yere “saray-ı hümâyûn” denirdi. En ünlüsü Topkapı Sarayı’dır.

Osmanlı Devleti’nin temelinde “Nizam-ı âlem” fikri yer tutar. Osmanlı padişahı “Nizam-ı âlem “i sağlamak için vardır ve o, bu fikrin temsilcisidir. Devletin bütün otoritesi padişahın şahsında toplanmıştı.

Hükümet

Osmanlı Devleti’nin başbakan mevkiinde olan vazifelisine “vezir-i âzam”, “sadrazam” gibi adlar verilirdi. Bu şahıs, padişahın mutlak vekilidir. Hükümete “Divan-ı hümâyûn” denirdi. Sonradan “Bâb-ı âli” denmiştir. Divan-ı hümâyûn, idarî, siyasî, askerî, mâlî, şer’î işleri görüşür ve karara bağlardı. Reisi, sadrazamdı. Üyeleri Kubbealtı vezirleridir.

Maliye

Osmanlı maliyesinin başında defterdar denilen bir görevli bulunurdu. Fatih kanunnâmesine göre defterdar padişahın malının vekilidir. önceleri bir tane olan defterdar, ülke genişledikten sonra Anadolu ve Rumeli defterdarı olmak üzere iki tane oldu. Daha sonra çeşitli eyaletlerde çeşitli defterdarlıklar kuruldu. Ancak bu defterdarlara hepsinin başında Rumeli defterdarı bulunurdu.

Hazineler

Osmanlı Devleti’nde iki hazine vardı:

  • Hazine-i maliye: (Devlet hazinesi). Bu hazineye “hazine-i âmire, “hazine-i hümâyûn” da denirdi.
  • Hazine-i hassa: Padişaha ait hazine.

Vergiler

A) Şer’î, B) Örfi olmak üzere ikiye ayrılırdı. Şer’î vergilerin esasını öşür, haraç ve cizye ile zekât teşkil ederdi. Bu vergilerin dışında kalan vergilere “örfî vergiler” denirdi.

Osmanlı toprakları vergi gelirlerine göre üçe ayrılırdı,

  1. Has: Yıllık geliri 100.000 akçeden fazla olan yerler.
  2. Zeamet: Yıllık geliri 100.000 ile 20.000 akçe arasında olan yerler.
  3. Timar: Yıllık geliri 20.000 ile 3000 akçe arasında olan yerler.

Ordu

Osmanlı ordusu kurulduğu andan itibaren askerî teşkilâta büyük bir önem vermiştir. Osman Bey zamanında eli silah tutan herkes askerdi. Osmanlı ordusunun en önemli kısmını kara ordusu teşkil ederdi. 8u ordunun esasını da kapıkulu ocakları meydana getirirdi. Kapıkulu ocakları piyade (yaya) ve süvari (müssellem) olmak üzere iki ana kısma ayrılırdı.

Yayalar kendi aralarında
1. Acemi ocağı,

2. Yeniçeri ocağı, 3.Cebeci ocağı, 4,Topçu ocağı, 5. Top arabacıları ocağı, 6.Lağımcı ocağı, 7.Humbaracı ocağı olmak üzere yedi ocağa ayrılırdı.

Süvariler de 1.Sipahi bölüğü, 2.Silahtar bölüğü, 3.Sağ ulufeciler, 4.Sol ulufeciler, 5.Sağ garipler, 65oî garipler bölüğü olmak üzere altı bölüğe ayrılırdı.

Kapıkulu ocaklarının en önemlisi Yeniçeri Ocağı’ydı. Bu ocağın en büyük komutanına Yeniçeri Ağası denirdi. Seferde padişahın yanında bulunurlardı. 196 ortadan meydana gelirlerdi. Yaya ortaları, Sekban bölükleri, Ağa bölükleri olmak üzere üçe ayrılırlardı.

Osmanlı ordusunun önemli bir kısmını da Eyalet askerleri meydana getirirdi. Bunlar da Timarli sipahiler ve Yerli kulu teşkilâtı olmak üzere ikiye ayrılırdı.

Osmanlı Devleti, kuruluşunun ilk devrelerinde deniz kuvvetlerine sahib değildi. Bilhassa Fatih’ten sonra ve Yavuz ile Kanunî devirlerinde çok kuvvetli bir deniz kuvvetine sahib oldular. Deniz kuvvetlerindeki gemiler a) Kürekli, b) Yelkenli olmak üzere ikiye ayrılırdı. Donanmanın en büyük komutanına Kaptan Paşa veya Kaptan-ı derya denirdi. Deniz askerlerine ise “Levent” adı verilirdi.

Dinî teşkilat

Osmanlı İmparatorluğumun dinî teşkilâtının başında Şeyhülislâm bulunurdu. Ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmiyorsa da Fatih kanunnamesinde ulemâ sınıfının başında bulunan memura “müftü” veya “Şeyhülislâm” dendiği yazılıdır. Zembilli Ali Cemali ve Ebus-suud Efendi en önemli şeyhülislâmlardandır. Şeyhülislâmdan sonra gelen makam “Kazaskerlik”tir. I. Murad zamanında kuruldu. Anadolu ve Rumeli kazaskeri olmak üzere iki tane olurdu. Dinî teşkilatın üçüncü kademesi kadılıktır. Hukuk ve şeriat hükümlerinin uygulandığı bir makamdır.

Sosyal müesseseler

Osmanlı İmparatorluğu’nda hayır eseri olarak yaptırılan ve vakıf gelirleri ile devamı ve hizmet vermesi sağlanan çeşitli sosyal müesseseler vardır. Bunların başında Medrese öğrencilerine ve fakir halka yemek pişirip dağıtılan imarethaneler, hastaların ücretsiz tedavi edildiği şifahaneler, fakir halkın barınması için yapılan tabhaneler, uzun yollar üzerinde kurulan kervansaraylar, medreselerin ve camilerin bünyelerine bağlı olarak kurulan kütüphaneler gelir.

Eğitim

Osmanlı Devleti’nin en önemli eğitim müessesesi medreselerdi. 11. asırda Selçukluların kurduğu bu eğitim müessesesini Osmanlılar çok daha geliştirdiler. Bu okulların bugünkü orta okul, lise ve üniversite seviyesinde bölümleri vardı. İlk Osmanlı medresesi Orhan Bey tarafından İznik’te yapıldı. Daha sonra Bursa ve Edirne gibi merkezlerde birçok medreseler yapıldı. Fatih devrinden itibaren hem İstanbul’da, hem de İmparatorluğun her tarafında gerek padişahlar ve gerekse devlet büyükleri tarafından çeşitli medreseler yaptırıldı. Bu dönemlerde medreselerde okutulan tefsir, fıkıh, kelâm, hadîs ve tıp derslerine riyaziye, heyet, coğrafya ve tarih gibi dersler de eklendi. Kanunî devrinde açılan Süleymaniye medresesinde nazarî ilimler yanında tecrübî ilimlerin okunmasına da yer verildi. Zamanla bu okullarda ihtiyaç duyulan her sahanın elemanı yetiştirilmeye başlandı.

Medreselerin dışında en önemli öğretim müessesesi saray-ı hümâyûndaki “enderun”du. Bu okul bir saray üniversitesi durumundaydı. Bu okulda saray ve devletin ihtiyaç duyduğu elemanlar yetiştirilirdi. Bu okullardan ayrı her camiin yanında bir mahalle mektebi bulunurdu. Tekkeler de bir nevi mektep sayılırdı. Bilhassa mevlevi tekkelerinde yüksek seviyede bir eğitim yapılır, Mesnevi okunur, şerh edilir, şiir ve musikî öğretilirdi.

İlgili Makaleler