Kırk Hadis Nedir, Yazarları, Konuları, Hakkında Bilgi
Çeşitli konulara dair kırk hadisi ihtiva eden eserlerin ortak adı.
Arapça’da erbaûn hadîs, Farsça’da çihil hadîs, Türkçe’de kırk hadis diye anılan kitap türü, II. (VIII.) yüzyılın ikinci yarısından itibaren ortaya çıkmış olup konuyla ilgili derleme faaliyeti, “Ümmetimin dinî işlerine dair kırk hadis derleyen kimseyi Allah Teâlâ fakihler ve âlimler topluluğu arasında diriltir” mealindeki zayıf bir hadise dayanmaktadır. Hadisin çoğu rivayeti “men hafiza alâ ümmetî”, bazısı “men hamele min ümmeti” veya “men tealleme erbaine hadîsen” diye başlamakta, “dinî işlerine dair”, “sünnete (veya benim sünnetime) dair” ifadeleriyle bu hadislerin niteliğine açıklık kazandırılmaktadır. Kırk hadis nakliyle ilgili rivayetler Hz. Ali, Abdullah b. Mesûd. Muâz b. Cebel, Ebü’d-Derdâ, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Abbas, Enes b. Mâlik, Ebû Hüreyre, Ebû Ümâme. Câbir b. Semüre, Abdullah b. Amr b. As ve Ebû Saîd el-Hudri’ye nisbet edilmektedir. Bu rivayetin farklı tariklerinde yer alan, kırk hadis derleyerek Allah tarafından fakih olarak yazılma. kıyamet gününde fakih ve âlim olarak diriltilip hasredilme Resûl-i Ekrem’in şefaatine nail olma cennet kapılarının hangisinden isterse ondan girme ve âlimler zümresinde yazılıp şehidler zümresinde hasredilme, ümidi birçok âlimi kırk hadis kaleme almaya sevketmiş; kırk hadis yazma geleneği yerleştikten sonraki dönemlerde de sırf bu geleneği devam ettirmek, okuyanların duasını almak, sevap kazanmak veya bir hastalıktan kurtulmak için bu yönde eser verenler olmuştur. Ahmed b. Hanbel, metni halk arasında meşhur olmakla beraber bu rivayetin sahih bir isnadının bulunmadığını söylemiş, İbn Hacer el-Aska-lânî hadisin tariklerini tesbit etmek üzere bir çalışma yaptığını, fakat bütün se-nedlerinde hadisin sıhhatini zedeleyen kusurlar bulduğunu belirtmiştir Kırk hadis derleyenlerin çoğu, İbnü’l-Cevzî’nin ileri sürdüğü gibi hadislerin illetlerini bilecek bir kültüre sahip olmasalar bile, muhtemelen bir konuda nakledilen birçok zayıf rivayetin, o bahsi güçlendireceği düşüncesini benimsemiş veya Nevevî gibi daha farklı bir gerekçeye dayanmıştır. Nevevî, tarikleri çok olsa da hadis hafızlarının bu konudaki hadisin zayıf olduğunda ittifak ettiklerini belirtmiş, kendisi kırk hadisini derlerken bu hadise değil, “Resûlullah’tan duyduklarını iyice öğrenip onu duymayanlara aynen nakledenlerin, Allah yüzünü ak etsin” diye dua ettiği hadise ve benzeri rivayetlere dayandığını söylemiştir.
Mahiyeti hakkında bilgi bulunmayan ilk kırk hadisi Abdullah b. Mübarek kaleme almış, ardından Muhammed b. Eşlem et-Tûsî e!-Erba’ûn’unu bablara göre tasnif etmiş daha sonra Hasan b. Süfyân, Âcurrî, İbnü’l-Mukrî el-İsfahânî, Dârekutnî Hâkim en-Nîsâbûrî, Mâlînî, Ebû Nuaym el-İsfahânî, İsmail b. Ab-durrahman es-Sâbûnî, Ahmed b. Hüseyin el-Beyhaki, Ebû Tâhir es-Silefî, Münzirî Nevevî, ve İbn Hacer el-Askalânî gibi âlimler bu geleneği devam ettirmiş, onların el-Erba’ûn’lan muhaddisler tarafından çokça okunup rivayet edilmiştir.