Tarih

Kıblenin Değiştirilmesi Olayı Nedir, Tarihi

Hz. Muhammed, Mekke’de iken önceleri Kâbe’ye karşı durup namaz kılmıştı. Kâbe, İbrahim tarafından yeryüzünde tevhid abidesi olarak yapılmıştı. Fakat zamanla, Kureyşliler ve diğer müşrikler burasını puthaneye çevirdiler. Hz. Muhammed de bu durumu hoş karşılamadığı ve fakat yüzünü de buradan başka tarafa çevirmek istemediği için namazlarını Kâbe’deki İbrahim makamında kılarken, yönünü Kudüs’e çevirerek Kâbe’yi. Kudüs ile kendi arasına aldı.

Hicretten önce Mekke’deki müslümanlar, namazlarını Kudüs’e yönelip kılıyorlardı. Bu hicretten sonra da bir süre devam etti. Hatta, Medine devrinin başlarında yapılan Kuba Mescidi ile Mescid-i Nebi’nin kıbleleri de Kudüs’e doğru yapılmıştı, Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa, gerek Yahudilerin ve gerek Hristyanların kıblesi idi. Müslümanlar da namazlarda yüzlerini  buraya çevirince, Kudüs şehri kısa bir süre ehl-i kitabın kıblesi halinde geldi.

Hz. Muhammed Medine’de, daima Kudüs’e doğru namaz kıldıkça, Kabe’nin arkasında kalmasına üzülürdü. Hele Yahudilerin: Muhammed, bizim kıblemize yüzünü çeviriyor da dinimizi beğenmiyor” gibi sözlerini duydukça, Allah’tan, kıblenin değiştirilmesini niyaz etmeye başladı. Bu hal hicretten sonra on altı ay kadar devam etti.

Hicri ikinci yılın, Receb ayı ortalarında (Ocak 624) bir pazartesi günü idi. Hz. Muhammed, Beni Seleme yurduna gitmiş ve Seleme mescidinde Kudüs’e yönelmiş bir vaziyette namazını kılıyordu. Namazın ikinci rekâtının rükûunda iken: “Yüzünün, gökte değişikliğini görüyoruz. Senin de razı olacağın kıbleye seni çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram’a doğruı çevir. Ne şekilde olursanız, yine yüzlerinizi Kabe tarafına döndürünüz” mealindeki Bakara Sûresi’nin 144. ayeti nazil oldu. Bunun üzerine Hz. Muhammed , hemen yüzünü Kudüs’ten Kabe’ye doğru çevirdi. Cemaat de saflarıyle beraber döndüler. Erkekler, kadınların; kadınlar, erkeklerin yerine geldiler. Böylece, namazın ikinci, üçüncü ve dördüncü rekatları yeni kıbleye doğru dönülerek kılındı. Bu sebeple, Beni Seleme yurdundaki mescide, iki kıbleli mescid anlamına gelen Mescid-i Kıbleteyn adı verildi.

Kıblenin değişiirilmesi duyulunca, vahyin emrettiği şekilde tüm mescidlerin kıbleleri değiştirildi. Kıblenin değişmesi, ehli kitap ile Müslümanlar arasındaki kıble birliği bozuldu. Bu durum İslâm düşmanlan arasında dedikoduya sebep oldu. Münafıklar, Yahudiler ve müşrikler, çeşitli sözlerle müslümanları eleştirdiler. Münafıklar: “Muhammed, dininde tereddütte olup kâh doğuya, kâh batıya dönmeye başladı”.
Yahudiler: “Muhammed, vatanını özlüyor. Baba ve ecdadını arzu ediyor. Kavmini memnun etmek için o tarafa dönüyor” dediler.
Müşrikler de: “Muhammed, madem ki bizim kıblemize yüzünü çevirmek niyetindeydi de kısa bir süre için niçin Yahudilerin kıblesine yüzünü çevirdi? Bunda ne fayda gördü?” dediler. Bu türlü hareketler, imanı zayıf birkaç kişiyi zor durumda bıraktı. Bunun üzerine Allah: “Halktan bazı sefih kimseler, müslümanları evvelki kıblelerine döndüren nedir, demektedirler. Sen onlara de ki: Doğu ve batı hep Allah’ındır. O dilediğini doğru yola döndürür” maelindeki Bakara Sûresi’nin 143. âyetini inzal etti.