Kemalpaşazade’nin Fıkhi Görüşleri, Fetvaları, Hakkında Bilgi
Kemalpaşazâde birçok medresede görev alıp İslâm hukuku alanında ders vermesi yanında kadı, kazasker ve şeyhülislâm olarak uzun süre yasama ve yargı alanlarında faaliyet göstermiş, İslâm hukukunun usul ve fürûuna dair çeşitli eserler kaleme almıştır. Türk âlimlerinden başka Zeynüddin İbn Nü-ceym. Alâeddin el-Haskefî, İbn Âbidîn gibi Arap ulemâsı da eserlerinde Kemalpaşazâde’nİn görüşlerineyer vermiş ve zaman zaman onu eleştirmiştir.
Kemalpaşazâde’nİn İslâm hukuk literatürüne en önemli katkılarından biri şüphesiz fakihlerin sınıflandırılmasına yönelik çalışmasıdır. Klasik literatürde genellikle fakihlerin ietihad ehliyetine göre sınıflandırılmasında “müstakil-gayri müstakil”, “mutlak-müntesib”, “mutlak-mukayyed” veya “şeriatta müetehid mezhepte müetehid” şeklindeki ikili tasnif benimsenmişken Kemalpaşazâde Risale lî duhûli veledi’l-bint fi’l-mevküfi caîâ evlâdi’l-evlâd adlı risalesinde çocukların çocuklarına yapılan vakıflara kızın çocuklarının da dahil edilmesi meselesini tartıştıktan sonra bu problemin Hanefî mezhebi içinde ileri sürülen görüşlerin tartışmada taraf olan âlimleri derecelendirmek suretiyle aşılabileceği kanaatine varır ve fakihleri dinî konulardaki yetkinliklerine göre şu yedi sınıfa ayırır: Şeriatta müetehid, mezhepte müetehid, mesâilde müetehid, ashâbü’t-tahrîc, ashâbü”t-tercih, ashâbü’t-temyîz ve mukallid. Adı geçen risalenin eki mahiyetinde olan bu kısım asıl metinden ayrılıp müstakil bir risale gibi çoğaltıldığından kütüphane kataloglarında ve pek çok kaynakta müellifin ayrı bir eseri gibi gösterilmiştir. Bu tasnif çalışması daha sonraki Hanefî literatürü üzerinde etkili olmuş ve birçok eserde aynen veya özet olarak iktibas edilmiştir. Temîmî gibi pek çok âlim tarafından takdirle karşılanan tasnifi Kazanlı âlim Şehâbeddin el-Mercânî şiddetle eleştirmiştir. Bu sınıflamanın daha önce hiç kimse tarafından yapılmadığını söyleyen Mercânî, büyük fakihlerin ve ulemânın ileri gelenlerinin tamamlanmış bir halka gibi oldukları için uçları tesbit edilemeyeceğinden onlara nisbetle böyle bir genel Kural koymanın neredeyse imkânsız olduğunu vurgular. Ayrıca Kemalpaşazâde’-nin her sınıfı tanımlayan ifadelerini yine onun kendisinin verdiği örneklerden hareketle eleştirir, ashâbü’t-tercîh ile ashâ-bü’t-temyîz arasındaki farkı ortaya koyamadığını ileri sürer ve geçmiş ulemâyı çok iyi tanımadığı halde onları sınıflandırıp derecelendirmeye kalkıştığını söyler.