Dünya Edebiyatı

Kelile ve Dimne Nedir, Yazarı, Özeti, Türü, Konusu, Hakkında Bilgi

Kelîle ve Dimne. Öğüt vermek amacını taşıyan Hint kökenli masal kitabı.

Eser Arapçalaşmış adını, ana kaynağı­nı oluşturan ve muhtemelen III. yüzyılda Hint hükümdarlarından birinin oğullarını eğitmekle görevlendirdiği bir Vişnu rahi­bi tarafından şehzadeler için hazırlanan Pançatantra beş düşündürücü nasihat kitabıj adlı eserdeki iki çakal kardeşten Karataka ve Damanaka, Pehlevî dilinde Kelîleg ve Demneg) alır. Sâsânî Kisrâsı Hüsrevl. Enûşirvân zamanında(531-579) tabip Bürzûye’nin (Berzûye) Pançatantra ile birkaç Sanskritçe kaynaktan daha yararlanarak Pehlevî dilinde tercüme ve te­lif suretiyle meydana getirdiği eseri İbnü’l-Mukaffa’ (ö. 142/759) bazı katkılarda bulunarak Arapça’ya çevirmiştir. Belli başlı dünya dillerine yapılan Kelîle ve Dimne çevirilerinin hemen tamamı İbnü’l-Mukaffa’ın metnine dayanmaktadır.

Arapça Kelîîe ve Dimne’nin önsözüne göre Enûşirvân, tabip Bürzûye’yi Pançtantra’yı elde etmesi için Hindistan’a göndermiş, o da birçok tehlikelerden sonra sarayın hazinesindeki kitabı diğer bazı eserlerle birlikte gizlice istinsah ederek İran’a ge­tirip Pehlevî Farsçası na çevirmiştir. Ebû Mansûr es-Seâlibî’nin Gürem ahbâri müîûki’l-Fürs adlı tarihinde ve Firdevsî’nin Şehnâme’sinde naklettikleri baş­ka bir rivayete göre tabip Bürzûye, Hin­distan’da ölüyü dirilten bir bitkinin yetiş­tiği bir dağ bulunduğunu öğrenir ve bu bitkiyi ele geçirmek ister. Enûşirvân, Hint padişahına ona bu işte yardımcı olması için mektup yazar. Bürzûye bit­kiyi bulmakta çaresiz kalınca yaşlı bir Hintli bilgeye başvurur, bilge de, “Bu es­kilerin remizli bir sözüdür; dağlardan maksat bilginler, ilâçtan maksat şifa ve­ren söz, ölüden maksat bilginlerin ne-fesiyle canlanan cahillerdir” der ve bu hik­metlerin Hint padişahının hazinesinde bulunan Kelîîe ve Dimne adlı kitapta ya­zılı bulunduğunu söyler. Bunun üzerine Bürzûye Hint padişahına başvurur; o da sadece kitabı kendi huzurunda okuması­na izin verir. Eseri okuyan Bürzûye ma­salların mânalarını aklında tutar ve geri dönünce bunları yazıya döker. Böylece 560 yılı civarında Pehlevî diline aktarıla­rak yeni bir hüviyet kazanan eser, muh­temelen on yıl kadar sonra Büd isimli bir hıristiyan tarafından Süryânîce’ye çevril­miştir. Günümüze ulaşan bu metin birkaç defa yayımlanmıştır. Süryânîce tercümede eserin Arapça’sındaki önsözler bulunmamakta ve hikâye­ler on bölümde sıralanmaktadır.