Kaygusuz Abdal Eserleri, Özellikleri, Nelerdir, Hakkında Bilgi
1. Budalanâme. “Bu kitaba delîl-i büdelâ ve defter-i âşık ve siyer-i sâdık derler” ifadesiyle başlayan eserin adı yazma nüshalarının çoğunda Budalanâme şeklinde kaydedilmiştir. Akl-ı maaşın gözünün dünyada ve âhirette kör olduğunu, onunla Allah’ın bilinemeyeceğini söyleyerek esere başlayan Kaygusuz Abdal yerle gök arasında iki direkli bir şehir (insan) bulunduğunu, bu şehre girmeyen kişinin Allah’ın sırrından bir şey anlayamayacağını belirttikten sonra bu ilmin akl-ı meâd ile bilineceğini, bu ilme “mantıkıtayr” denildiğini, onu ancak Süleyman’ın, Attâr’ın ve gönül gözü açık ariflerin bileceğini vurgulayarak çeşitli tasavvuf? konulan anlatmaya başlar. Eser, Mevlânâ Müzesi ve İstanbul Üniversitesi kütüphanelerindeki nüshalarına dayanılarak Abdurrahman Güzel tarafından Kaygusuz Abdal’ın Mensur Eserleri (Ankara 1983) adlı kitabın içinde yayımlanmıştır. Budalanâme’-yi Ahmed Saîd Süleyman Arapça’ya çevirmiştir.
2. Kitâb-ı Miglâte. “İsabet kaydeden ok” anlamına gelen miglâte kelimesi bazı nüshalarda “birini yanıltmak için söylenen söz” mânasında “maslata” şeklinde kaydedilmiştir. Bir dervişin rüyaları üzerine kurulan eser Budalanâme’nm sonunda anlatılan rüya ile başlar. Derviş rüyasındaki şeyhin şeytan olduğunu anlayınca ondan kaçar. Bir başka rüyasında aşk pazarına girer, buranın sultanının Hz. Peygamber olduğunu görür. Allah’ın bu cihanı yaratmak istediğinde önce Hz. Muhammed’in nurunu ve ruhunu, onun nurundan da Hz. Ali’nin nurunu ve ruhunu yarattığını, ikisinin nurunu bir kandile koyduğunu, bütün âlemlerin bu nurun yanmasıyla vücut bulduğunu ileri sürer. Derviş Hz. Ali’ye mürid olur. Bütün peygamberlerin ve evliyanın Hz. Ali’ye muhabbet ettiğini söyler ve diğer bütün peygamberlerle ilgili rüyalarını anlatır. Eser Kaygusuz Abdal’ın Mensur Eserleri adlı kitabın içinde yer almaktadır.
3. Vücudnâme. Mü’minûn sûresinin insanın ana rahmine düşmesinden bahseden 12-14. âyetleriyle başlayan eserde yedi gezegenin, on iki burcun, insanın zahirî ve bâtınî duygularının, ruhun, nefsin, dört büyük meleğin, nâsût, mele-kût, ceberut ve lâhût âlemlerinin, on sekiz bin âlemin hakikatleri kısa tanımlarla anlatılmış, âdem (insan) adlı bu şehri bilmek isteyenin insân-ı kâmile başvurması gerektiği belirtilmiştir. Bu eser de yukarıda adı geçen kitabın İçinde yayımlanmıştır.
4. Dilgüşâ. Mesnevi tarzında 168 beyitlik bir şiirle başlayıp mensur olarak devam eden eserde yer yer Farsça metinlere de rastlanmaktadır. Tasavvuftaki devir görüşünün ve vahdet-i vücûdun anlatıldığı kitabın sonunda Kaygusuz nefsi bilme konusunda birkaç söz söylediğini, âlim ve velî olmadığını, ibadet ve keramet bilmediğini ifade eder.
5. Saraynâme. Kaygusuz, manzum ve mensur karışık bir girişten sonra bu cihanın bir saray olduğunu söyler ve cihanı sembolik ifadelerle tasvir eder.