KAVRAMCILIK
Ortaçağ Skolastiğinin
son dönemlerİn-deRealizm-Nominalizm çatışmasında nominalizmin içinde yer alan
ve tümellerin (külliler, universelia) kendi başına varlıkları olmadığım, ancak
zihinde düşünülen soyut varlıklar olarak bulunduklarını, dolayısıyla zihni
tasarımlar olduğunu ileri süren felsefî görüş. Özel olarak Petrus Aba-elardus
(1079-1142)’un tümeller konusunda ortaya çıkan felsefesine de kavramcılık adı
verilmektedir.
Tümel kavramların
varoluştan nasıldır?
Tümel kavramların tek
tek nesneler ile ilişkisi nedir ve bunu nasıl açıklamalıyız? Skolastik felsefe
bağlamında buna şu şekilde cevaplar verildiği görülür:
a) Tümel kavramların nesnelerden Önce ve objektif
gerçeklikleri vardır;
b) Tümel kavramlar nesnelerden sonra ve objektif
varlıkları yoktur (bu cevaplardan birincisi Realizm, ikincisi Nominalizm
akımını oluşturuyordu.);
c) Üçüncü olarak tümel kavramlar ne nesneden önce, ne de
sonradır, fakat nesnededir. Bu üçüncü anlayışı Petrus Abaelardus ileri sürmüş
ve bu anlayışa kavramcılık denilmiştir. Aslında bu anlayışın kaynağını
Sokrates’e ve Platon’a kadar götürmek mümkünse de, gerçek oluşumu ancak
Skolastik felsefede sözkonu-sudur.
Abaelardus’a göre
tümel tek tek nesnenin içinde vardır, ama tek tek nesnelerin dışında sadece
kavram olarak bulunmaktadır. Ayrıca bireylerde varolan tümel, mahiyet olarak
değil, ancak birey olarak vardır. Abaelardus’un görüşü doğrudan nominalizm
olmamakla birlikte ona yaklaşmakta, dolayısıyla kavramcılık nominalizmin
içinde kabul edilmektedir. Kavramcılık ile duyumcu felsefeler arasında da
belli bir İlişki sözkonusudur. Kavramcılık Yeni Çağda bazı filozoflar
tarafından da kabul edilmiştir. Sonraları Aristoteles ve Kant’ın öğretileri de
kavramcılık diye nitelenecektir. Fakat bu niteleme bizi onların Skolastik
felsefedeki anlamla aynı olduğu görüşüne götürmemelİdir.
Çok özel olarak
kavramcılık hukuk alanında da sözkonusu edilmektedir. Hukukta kavramcılık;
hukuki kuralların düzenlenmesinde kullanılan genel terimleri ve kategorileri
değişmez ve tümüyle belirli anlamlara sahip şeyler olarak ele alır. Hukuki
kuralların özel olaylara uygulanması
bakımından akıl
yürütmede basit bir alıştırma şeklînde de düşünülür. Fakat hukuki
kavramcılığın, hukukun toplumsal değişmeye uyarlanmasında genellikle bir engel
oluşturduğu, hatta adaletsiz kararların bir nedeni olduğu da söylenmelidir.
(SBA) Bk. Gerçekçilik;
Kavram; Nominalizm.