MEHMED ALİ PAŞA [Kavalalı] (1769-1849)
Mısır valisi. Mısır’ı özerk bir eyalet durumuna getirmiş, Arap dünyasında ilk modernleşme hareketini başlatmıştır.
Kavala’da (bugün Yunanistan’da) doğdu, 2 Ağustos 1849’da İskenderiye’de öldü. Konya’dan Kavala’ya göçmüş bir Türk ailesinin çocuğudur. Babası İbrahim Ağa, Kavala’da pazvant (çarşı muhafızı), amcası Tosun Ağa Kavala mütesellimi idi. Mehmed Ali çocukken babası öldü. Amcası ise, I.Abdülhamid (1774-1789) döneminde idam edildi. İlk deneyimlerini amcası Tosun Ağa’nın yanında kazanan Mehmed Ali, bir süre bir Fransız tüccarla çalıştı. Yaşadığı olaylar, amcasının idamı, Fransız patronunun telkinleri, kendisinde bir Osmanlı düşmanlığı uyandırdı. Bununla birlikte, yönetimin oluşturmaya çalıştığı milis kuvvetlerine paralı asker olarak katıldı. Kavalalı zengin bir ailenin kızıyla evlenerek ticaretle uğraşma olanağı elde etti. Bir yandan askerliği sürdürürken, öte yandan tütün ticareti yaptı.
1798’de, Mısır’ı işgal eden Napoleon’a karşı düzenlenen sefere katılan gönüllüler arasında yer aldı. Küçük rütbeli bir subay olarak Mısır’a gitti. Geniş bir seferberlikle Suriye ve Mısır’a gönderilen Osmanlı ordusunun, özellikle komutan ve subaylarının, başıbozuk durumları ile, modern silahlı ve iyi eğitimli Fransız birlikleri arasındaki farkı yakından gördü. 1800’de, gönüllü birliklerinden birinde komutanlık yaptı. Sefer bittikten sonra da Mısır’dan ayrılmadı. Mısır valiliğine atanan Hüsrev Paşa’nın karışıklık çıkardıkları gerekçesiyle gönüllü birliklerinin Mısır’ dan ayrılmasını istemesi üzerine Mehmed Ali askerlerini, aylardır maaş alamadıkları gerekçesi ile ayaklandırdı. Olayları yatıştıramayan Hüsrev Paşa, Mısır’ da daha fazla kalamayacağını anlayarak İstanbul’a döndü. Yeni vali Cezayirli Ali Paşa ise, Mısır’da egemen durumda olan Memlûk (Kölemen) beylerini hoşnut edemedi. Mehmed Ali bu hoşnutsuzluktan da yararlandı. Memlûk beylerini yönetime karşı kışkırtırken kendi komutasındaki Arnavut gönüllüleri de Memlûk askerlerine saldırttı. Böylece, ortada gözükmeden bir kördöğüşü başlattı. Kısa zamanda Kahire, ülkenin en karışık ve huzursuz kenti oldu. Yönetim çözüm olarak güçlü birini göndermeyi düşündü ve 1802’de Hurşid Paşa’yı atadı. Hurşid Paşa, Mısır’a gelir gelmez, olup bitenlerin Mehmed Ali’nin başı altından çıktığını saptadı. Mehmed Ali’nin yapıcı kişiliğinden övgüyle söz ederek kendisine Mısır’dan uzak bir yerde görev verilmesini Babıali’ye önerdi. Aslında bu öneri, devletin o sıradaki yaklaşımına da uygundu. Başkaldıran ya da kaldırabilecek olanların vezirlikle bir eyaletin başına gönderilmeleri, bir tür çözüm olarak sıklıkla uygulanıyordu.