Kimdir

Katran (Ġetran) Tebrizî kimdir? Hayatı ve eserleri

Katran (Ġetran) Tebrizî kimdir? Hayatı ve eserleri: (1012-1088)Katran Tebrizî 1012 yılında Tebriz’in 12 km. uzağında bulunan Şadiabad köyünde  dünyaya  gelmiştir.  Çocukluğu  Şadiabad  köyünün  güzel  tabiatının koynunda geçmiştir. Katran’ın nerede ve nasıl  tahsil aldığı hakkında  fazla bilgi yoktur.  Sadece  ilk  tahsilini  köyünde  aldığı  biliniyor.  Bazı  iddialara  göre  de sanatını  ve  ilmini  Tebriz’de  tekâmül  ettirmiştir.  Henüz  küçük  yaşlarından itibaren  şiir  yazmaya  başlamıştır.

Gence’de  oturan  Şeddadî  hükümdarı Ebülhasan Ali Leşkerî’ye (1033/1034-1050) hitaben yazdığı bir gazel sayesinde sarayın himayesine girmeyi başarmıştır.

Katran Tebrizî’nin, Leşkerî’ye yazdığı gazel şöyledir:

“Şöhretli Emir idin ki, bizi şöhretlendirdin.

Hemişe ġızıl me’deni olduğundan, bizi ġızıl me’deni étdin.

Béle {elet göndermekle başımıza tac ġoydun.

Mene bu besdir ki, şé’rimin bir béytini sen ezberlemisen.

Bununla üreyimdeki ġem ġüsseni mehv étdin.

Evveller adlı sanlı déyildim, meni sen şöhretlendirdin.

Birce defe mene ürekden nezer salmaġla

Dünyanın aldadıcı zeherini ġelbimde şekere çévirdin.

Sahibler sahibi Leşkerî sağ olsun,

Çer{ onun ġerargâhı, ulduzlar leşkeri olsun.”65

 

Saray  şairi  Katran,  bir  müddet  Gence’de  kaldıktan  sonra  Tebriz’e dönmüştür.  1047  yılında  Tebriz’e  gelen  Tacik  şairi  Nasir  Hüsrev, “Seyahatnâme”sinde  Katran  ile  görüşmesi  hakkında  şöyle  yazıyor:  “Tebriz’de Katran  adında  bir  şairi  gördüm.  İyi  şiir  yazıyordu.  Fakat  Farisî  dilini  iyi bilmiyordu.  Bana  geldi.  Müncek/Müncen  ve  Dakikî’nin  divanlarını  yanımda okudu.  Bilmediklerini  benden  sordu.  Şerhlerini  yazdı.  ve  bana  kendi  şiirlerini okudu.”

Birkaç yıl Tebriz’de yaşayan Katran, hayli  ihtiyarlamış olmasına rağmen tekrar Gence’ye dönmüş. Yine Gence’nin devlet büyüklerinden Ebülhalil Cafer ve  Fezlun’a  methiyeler  yazarak  sâye  ve  itibar  kazanmış,  son  yıllarını  burada geçirmiştir.  Şair  son  yıllarını  burada  geçiriyor.  Ölüm  tarihi  ve  yeri  hakkında şüpheler  varsa  da  kaynakların  çoğu  onun  1088  yılında  Gence’de  öldüğünü  ve oraya defnedildiğini yazmaktadır.

Tacik şairi Nasir Hüsrev “Seyahatnâme” adlı eserinde Katran Tebrizî’nin Farsça’yı  iyi  bilmediğini  ve  şiirlerini  ana  dili  olan  Azerbaycan  Türkçesi  ile yazdığını  söylüyor68.  Ne  yazık  ki  Katran’ın  ana  dilinde  yazdığı  şiirlerinin hiçbirisi şimdiye kadar ele geçmemiştir. O, Azerbaycan edebiyatına Farsça yazan bir şair olarak geçmiştir.

Yazdığı  methiyelerden  anlaşıldığına  göre,  Katran,  yaratılış  itibariyle sultanlara, beylere yakın olma ve saraylara ulaşma arzusundadır. Tabiî ki, bunun yolu  da  devrin  saray  dili  olan  Farsça’yı  öğrenmekten  geçiyordu.  Şair büyük gayretle  Farça’yı  öğrenmiş  ve  devlet  büyüklerine  Farsça  methiyeler  yazarak arzusuna ulaşmıştır. Tahminen bundan sonra da eserlerini Farsça yazmaya devam etmiştir.

Şairin  edebî  eserlerinden  en  önemlisi  lirik  şiirlerinden  oluşan  Farsça divanıdır.  “Et-Tefasir”  adlı  Farsça  bir  de  sözlük  çalışması  yapmıştır.

“Gövsnâme” adlı bir eserinin olduğundan da bahsedilmektedir. Şair, sürekli sarayda, büyük  imkânlar ve  lüks  içinde yaşamıştır. Devamlı hükümdarların,  beylerin  ilgisini  görmüştür.  Tabiî  ki,  hediyeler,  ünvanlar  aldığı hükümdarların,  hoşuna  giden  aşk,  kadın,  şarap,  tabiat  konularında  şiirler yazmıştır.  Bununla  birlikte  içinden  çıkıp  geldiği  halkının  dertlerini,  hayattan beklentilerini de şiirlerine konu etmiştir.

Katran Tebrizî, bazı şiirlerinde devrin siyasî, sosyal ve tarihî olaylarına da yer  vermiştir.  1042  yılında  meydana  gelen  Tebriz  depremini  anlatan  şiiri bunlardan birisidir. Bu şiirin bir bölümü şöyledir:

 

“Bu varda, ya ki gözellikde söyle kim görmüş,

Cahanda Tebriz’e tay ġéyri yerde ayrı mahal.

 

Zemane né’mete ġerġ étmiş ehl-i şehri bütün,

Şeher tamam dolu insandı, vardı her cür mal.

 

Emir de, bende de, serkerde, fazil, âlim de,

Bir işle her biri meşğuldu orda bir minval.

 

O, Heġġ’e taete dalmış, bu, {elġe {idmet édir,

Bu yanki ad gezir, amma o yankı gezmede mal.

 

Ġezelle musiġi dinler bu yanki, mal gözler

O yanki ovlayır ovlaġda vehşi itle maral.

 

Heyat sürür biri mütrüble her zaman gündüz,

Bu yanda her géce o{şar bu ġéyri bir ġara {al.

 

┬eyalda her bir adam fikr édirdi bir tedbir,

Déyirdi herkes özüyçün ne yolda serf ola mal.”

 

Katran Tebrizî’nin hayatı, sanatı ve eserleri üzerinde Azerbaycan ve İran Türk  edebiyatının  meşhur  araştırmacılarından  Kesrevî,  Memmedeli  Terbiyet, Seif Nefisî ve Hacı Mehemmed Nahcivanî ciddî çalışmalar yapmışlardır.

Katran Tebrizî’nin şiirlerinden örnekler:

GAZELLER

Menem ki, hesret odunda ya{ar o nazlı nigâr,

Gözüm bahar buludu tek ġalıb müdam ağlar.

Ümid bağında ümid ile bir ağac ekdim,

Dédim ki, nâz ola yarpağı, sévinc de ona bâr.

Su éşġ idi, güneş ise vefa, nesim könül,

Mehebbet Ay işığıydı, özüm ona dildâr.

Ġezeble yı{dı kökünden onu feraġ küleyi,

Gözüm yaşını görende deniz çekildi kenar.

Onun müşk saçan nergizini yâd étsem,

Ġoşa bu nergizimin lale rengli dürrü a{ar.

Esen o sünbülümü {atirime salsam eger,

Ne can ġalar bedenimde, ne de könülde ġerar.

Ġoşa lebinden onun her ne ġedr méy içsem,

Menim ġazandığım olmuş hemişe derd-i {umar.

Onun gül etri saçan lalesine üz ġoydum,

Feraġ ayırdı o gülden, batırdı bağrıma {âr.

Menim ġisasımı heġġ ol gözelden almazsa,

Mene eta élesin sévgisinde sebrü ġerar!

 

Hardasan, éy könlüme dinclik véren can, hardasan?

Ço{ çağırdım, gelmedin, éy derde derman, hardasan?

Firġete dözmek çetin, veslinle kesdim ülfeti,

Şâdlığı, şé’riyyeti mehv étdi hicran, hardasan?

Her zaman könlüm sorar: Neyçün susub eyleşmisen?

Bir ġemer hicrinde könlüm ġaldı nâlan, hardasan?

Daşla sınsaydı ġolu veslin, tapardım mumiya,

Hicr ilen sınmış ġolum, ġıl çâre, Loğman, hardasan?

Bir çırağ imiş vüsal düşdü ġefil tûfanlara

Nurumu zülmet mi uddu, éy çirağban, hardasan?

Hicrinin, ya veslinin {éyri nedi, me’nası ne?

Bir ġılınc çekmiş zaman, vesli tutur ġan, hardasan?

Firġetin bir Tanrı hökmü… Sen özün tanrım menim!

Tanrı hökmünden ne cür men ġurtarım can, hardasan?

RÜBÂÎLER

Éy Türk, hardan düşdün Gence’ye söyle,

Ruhumda bir sévinc oyatdın böyle.

Ser{oş olan demde bir bûse vérdin,

Éy Türk, görüm daim ser{oşluġ éyle.

Meni alçaġlara ġul étdi cahan,

Onlardan eziyyet gördüm her zaman.

Seni görsem zeher bal olur mene,

Yo{sa bu şeherde ġalmazdım, inan.

Éy mercan dodaġlım, semen endamlım,

Sévincim, şâdlığım, isteyim, kâmım,

Ġelbime, canıma olsan da bela,

Yo{dur senden ayrı sebrim, aramım.

Yanımda olsan da, hesretem sene,

Ġelbimden, canımdan ezizsen mene.

Ġemzen üreyime néşter vursa da,

Ġohumdan, ġardaşdan doğmasan yéne.

İġbalın, muradın, kâmranlığın var,

Uca ta{tın, tacın, insanlığın var.

Nüsretde, celalda göyler kimisen,

Be{tin, ürek kâmın, cavanlığın var.

Éy yâr, hüsnün menden uzağa düşdü,

Sévinc üreyimden irağa düşdü.

Sen zülme ġurşandın, ayrılıġ saldın,

A{ı ürek ġanım, yanağa düşdü.

Éy ġapısı élme, ürfana ocaġ,

Meni ġovdu ordan ġapıçın nahaġ.

Salam vérmek idi menim niyyetim,

İtirdim boş yére va{tımı ancaġ.

Meni ġelbi ġara yaman incitdi,

Başdan ġara çetri tâ kenar étdi.

Tövbeni sındırıb günah étmeye,

Ġesden sûfilerin yanına gétdi.

Elim eteyinden üzülen andan,

Yapışdım dörd elli ahdan, feğandan,

Ya ahım ġelbine eser éyleyer,

Ya ömrüm {ermeni yanar hicrandan.

Varlığım senindir, inan, éy senem,

┬esteyem, dermanım en ya{ın hemdem.

Sensiz men bir héçem… sen gelsen eger,

Ya{ın düşebilmez ne keder, ne ġem.

Men sensiz neyem ki? Ġemlere ortaġ,

Seninle her derdden, her ġemden uzaġ.

Seninle üz gözüm ġızıl gül olur,

Sensiz üz saralır yasemen sayaġ.

Ne ġeder hicrandan éyleyim feryâd?

Ne ġeder ahımla delinsin polad?

Sen zülm édeceksen, men ah çekecem,

Ne va{tacan olum {eyâlınla şâd!

KAYNAK: İRAN TÜRK EDEBİYATI ANTOLOJİSİ, Yard. Doç. Dr. Ali KAFKASYALI, ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ BASIMEVİ ERZURUM-2002

İlgili Makaleler