KARTEL
Benzer malların üretimini
yapan farklı sınai işletmelerin belli bir piyasada monopol, (tekel) gücü
sağlamak amacıyla bira-raya gelerek güç birliği oluşturmaları ve birlikte
hareket etmelerine kartel denir. Günümüzdeki karteller, nisbeten daha dar
kapsamlı piyasalarda tekel oluşturmaya yönelik tröstlerden farklı olarak, daha
ziyade dünya piyasalarının tekelleştirilme-sine yöneliktir.
Herhangi bir kartele
iştirak-kartele katılmanın yasal bir zorunluluk olduğu ya da rekabetçi
baskıların zorladığı durumlar dişında-firmanın isteğine bağlıdır. Kartele
katılan firmalar üretim ve fiyatla-mada kartelin belirlediği ortak kartel politikasını
takibe zorunludur. Kartele girmekle bağımsız firma üretim ve fiyatlama
politikalarının yerini ortak politikalar alır.
Karteller amaçlarına göre
belli başlı dört gruba ayrılabilir:
1- Piyasadaki satış koşullarını kontrole yönelik
karteller;
2-Piyasa fiyatlarını belirlemeye yönelik karteller;
3- Üretken faaliyetleri, satış bölgelerini ve
müşterileri kartele mensub üyeler arasında paylaştırmaya yönelik karteller;
4- Her kartel mensubuna piyasanın belli bir payını
garanti etmeye yönelik karteller.
Gerçek hayatta
kartellerin ekseriyetle çok uzun ömürlü olmadıkları, kuruluştan belli bir süre
sonra etkinlilerini kaybederek dağıldıkları görülmektedir. Bu durum aslında
kartelin bizatihi yapısından kaynaklanmaktadır. Şöyle ki; kartelin amacı
fiyatları marjinal maliyetin üzerinde tesbit ederek (diğer bir ifade ile, tam
rekabet denge koşullarım bozarak) kârları arttırmaktır. Fiyatın marjinal maliyet
üzerinde belirlenmesi
ise kartelden bağımsız olarak kartel mensubu her bir üretici firmayı
üretimini arttırmaya ve daha fazla kâr etmeye teşvik edecektir. Her firma
-birbirinden ve kartelden bağımsız olarak- bu şekilde üretim artışına gittiğinde
toplam üretim artacak, piyasa fiyatını kartelce başlangıçta belirlenen düzeyde
tutmak imkansızlaşacaktır. Kartel, üre-tim miktarının belirlenen düzeyi aşmamasına
çaba gösterecek, kartel mensublan ise kârlarını arttırmak için kendilerine ayrılan
kotaları aşmaya, bir miktar fiyat kırarak daha fazla satmaya çalışacaklardır.
Kotalara ilişkin diğer
bir sorun da, bu kotaların ne şekilde tahsis edileceğidir. Kotaların, kartelin
topyekün kârlarını maksimize
edici (optimum) tarzda tesbi-tİ, üretim verimliliği nisbi olarak daha dü-Şük
firmaların verimli olanlara oranla daha az kâr etmelerine yol açacaktır. Zira,
verimliliği daha yüksek (marjinal maliyeti daha düşük) firmaların daha yüksek
üretim kotaları, verimsizlerin ise daha düşük kotalar alması söz konusu
olacaktır. Kotaların verimli ve verimsiz üyeler arasında eşit dağılımı ise
toplam kartel kârlılığını azaltacaktır. Bu açıdan, kotaların verimliliğe göre
tahsisi, verimli firmaların verimsizleri “yan ödemelerle” kompanse
etmeleri daha iyi bir yaklaşım olarak önerilmektedir. Bu tür yan ödemeler
yerine, kotaların kartel – öncesi firma üretim düzeyine ya da pratikte çoğu
kez görüldüğü gibi, üretim kapasitesine göre belirlenmesi düşünülebilir.
Ancak; kotaların üretim kapasitesine göre belirlenmesi, firmaları daha yüksek
kota elde etmek gayesiyle üretken kapasitelerini arttırmaya (yatırım yapmaya)
teşvik etmekte, ancak, kapasite genişlemesi üretim genişlemesinin teşvik edilmediği
kartel ortamında, firmaları fiyat
“kırarak”
karteli gizlice kırmaya teşvik etmektedir.
Kartel dışında kalan
firmalar ise, kartelin belirlediği “kartel fiyaf’ının biraz altında
fiyat belirleyerek kartel mensublan aleyhine, arzulanan satış düzeylerini gerçekleştirebilirler.
Kartel-içi ve kartel-dışı çok sayıda firmanın bu şekilde hareket etmesi
sonuçta, fiyatların düşmesine ve kartelin dağılmasına yol açacaktır.
Petrol ihraç eden
ülkelerce kumlan OPEC Petrol Karteli başarılı bir kartel uygulaması olarak
gösterilebilİrse de, bir kartel olarak bünyesinde taşıdığı aktüel ve potansiyel
sorunlarıyla gelecekte ne kadar uzun süreli bir uygulama olacağına ilişkin
tahminde bulunmayı da güçleştirmektedir.
Adnan BÜYÜKDENİZ