Sosyoloji

Kárhozat (1988)

Kárhozat (1988) – Béla Tarr



Kész az egész, by Mihály Víg 
Kész az egész
Mindennek vége,
Vége már és
Nem lesz másik
Nem lesz jó
Soha már
Soha talán.

Kész, ez kész.
Talány, hogy honnan lesz új,
Hogy honnan jön el, ha jön,
Vagy nem jön el soha már.
Soha talán.

Ez van, ezt kell szeretni.
Most már mit lehet tenni,
Torkodra forr szavad,
Elmenned nem szabad
Elmenned nem lehet,
A rendőröd leszek,
Az erő engem szeret,
Te csak velem lehetsz.

Tőle és vele van a lélek,
Neki lelkesülnek a dolgok,
Nélküle minden kopár,
Vele meg teljes és boldog,
Hogy lenne vége, szamár,
Soha már, soha talán.

Ennek rég vége már,
Jó hogy nirvána vár,
(Vár a Nirvána bár)
Jó hogy nem fogok lenni,
Ez van, ezt kell szeretni.

Kész, ez kész, nincs vége,
Vége már.
Nem múlhatott el és nem fog
Elmúlni soha már. Soha talán.
Talán soha már.
Bitti

Her şey bitti.

Bitti.

Başkası olmayacak.

İyi olmayacak.

Asla olmayacak.

Hiçbir zaman.

Belki hiçbir zaman.

Kabus gibi…

…her şey.

Belki…

Yeni aşkım nerede?

Gelecekse bir gün, nereden gelecek?

Gelmeyecek mi?

Yine mi?

Asla mı?

Al ya da bırak, işte sorumlu olduğun bu.

Ne yapabilirsin?

Kelimelerini kaybettin.

Henüz bırakamadın.

Uzun zaman önce bitti.

Ütopyanın var olduğunu bilmek, ne güzel!

Bilmek ne güzel!

Artık burada olmayacak.

Al ya da bırak.

Söyle aşkım, neden?

Bitti mi şimdi?

Başkası olmayacak.

İyi olmayacak.

Asla olmayacak.

Belki hiçbir zaman.

Ruhumu çaldın.

Her şey istediğin yolda gidiyor.

Onsuz dünya kıraç.

Onunla yaşam dolu ve mutlu.

Ahmak.

Asla olmayacak.

Belki hiçbir zaman.

Bitti.

Her şey bitti.

Sonu yok.

Sonu yok şimdi.

Solamaz…

…solmayacak, aşkımız.

Asla olmayacak.

Belki de asla.

Belki de artık değil.

“Boruyu çalarak, her şeyi hazır ettiler.

Kimse savaşa gitmedi, gazabım kalabalığın üstündeydi çünkü.

Dışarısı kılıç, içerisi veba ve kıtlık.

Ülkedekiler kılıçla ölecek. Şehirdekiler kıtlık ve vebadan kırılacak.

Her kim hayatta kalır, kaçarsa dağlara gidecek.

Vadinin güvercinleri gibi; inleyecekler.

Günahlarında boğulacaklar.

Kollar bükülecek, dizler güçsüzleşecek. 
Korku tepelerine inecek.
Gümüş paralarını sokaklara atacaklar…

…altınları pislenecek.

Gümüş ve altın, Tanrı’nın gazabından koruyamayacak.

Açlıkları dinmeyecek, midelerini onunla dolduracaklar…

Günahların içine tökezleyerek düşecekler.

Sırtımı çevirdim onlara.

Benim değerli toprağımı kutsal sayacaklar.

Toprak kana doymuş, şehir şiddete.

Ulusların en kötüsünü getirdim, evlerinize sahip olmak için.

Terör gelince; barışı arayacaklar ama ortada barış olmayacak.

Peygamberden görüş isteyecekler…

Rahiplerin kanun öğretisi kaybolacak, ermişlerin tavsiyelerinin kaybolması gibi.
Toprağın insanlarının elleri titreyecek.

Ben de onların davranışlarına ve ölçülerine göre davranacağım. Yargılayacağım onları!
Sonra hepsi bilecek; benim Tanrı olduğumu.”