Karayazıcı Abdülhalim Kimdir, Hayatı, -Celali Lideri- Hakkında Bilgi
Karayazıcı Abdülhalim (ö. 1010/1602) III. Mehmed devrinde büyük bîr isyan çıkaran Celâli” lideri.
Kaynaklarda Karayazıcı veya Yazıcı diye anılır, Karayazıcı lakabı sekban yazıcılığında bulunmasından ileri gelir. Halim Şah unvanıyla Anadolu’da saltanatını ilân eden ilk Celâlî olarak tanınmıştır. Urfa bölgesindeki Kılıçlı aşiretine mensup olan Abdülhalim, Osmanlı-Avusturya savaşları (1592-1606) yüzünden Anadolu’da sükûnetin bozulduğu yıllarda altı bölük zümresine (kapıkulu süvarisi) yazıldı. Bu görevde iken Şam’a veya bir başka sınır kalesine muhafız olarak gönderildi. Ardından Malatya taraflarına gelerek il erleri teşkilâtının başına yiğitbaşı tayin edildi. Altı bölük zümresine mensup bulunduğundan bir sancak beyinin vekili (kaymakam) oldu. Bu görevde iken etrafına le-vendlerden meydana gelen devriye bölükleri topladı. Daha sonra sancak başka birine verildiyse de burayı terketmediği gibi sancağı teslim almaya gelen beyi öldürdü. Böylece isyan bayrağını çeken Kara-yazıcfnın yanına, Osmanlı Avusturya savaşlarının ortaya çıkardığı sosyal ve ekonomik sıkıntıların da rolüyle çoğu asker kaçaklarından meydana gelen gruplar toplanmaya başladı.
Karayazıcı’nın 20.000 kadar sekbandan oluşan bir kuvveti bulunuyordu. Bölgede huzur ve asayişin tamamen bozulması üzerine Harput, Malatya ve Maraş sancak beyleri birleşerek onunla mücadeleye giriştiler, ancak mağlûp olup geri çekildiler, Bu hadiseden sonra Karayazıcı’nın şöhreti daha da arttı ve Anadolu’da isyan halinde olan Celâlî reisleri etrafına toplandı. Bunlar arasında kardeşi Deli Hasan, Amasyalı Deli Zülfikar, Malatyalı Karakaş Ahrned, Kalenderoğlu Mehmed, Gâvur Murad, Tekeli Mehmed, Ağaçtan Pîrî, Kara Said, Hüseyinoglu İshak, Adanalı Se-vündük, Bağdatlı Uzun Halil. Kalın Dudak Mahmud ve Köprülü Şaban da bulunuyordu. Vaktiyle Habeş beylerbeyi ligi yapmış olan, fakat daha sonra istediği göreve getirilmeyince Karaman’da isyan eden Hüseyin Paşa ile de birleşerek devlet için çok ciddi bir tehlike haline geldi. Bu durum, Anadolu’da halkın büyük sıkıntılar çekmesine ve göçlere yol açtığı gibi Osmanlı sosyal ve ekonomik yapısında da önemli değişmelerin başlangıcını oluşturdu. Babıâli, Sinan Paşazade Mehmed Pa-şa’yı isyanı bastırmakla görevlendirdi. Mehmed Paşa Muharrem 1008’de (Ağustos 1599) Üsküdar’dan yola çıktı. Mehmed Paşa’dan, Karayazıcı ile Hüseyin Pa-şa’nin Rebîülâhir 1008’de (Kasım 1599) Urfa Kalesi’ni ele geçirdiklerine dair haberler İstanbul’a ulaştı. Bu haberlerden Celâlîler’in iç kaleye giremedikleri anlaşılıyordu. Öte yandan Şam Beylerbeyi Hüs-rev Paşa ile Halep Beylerbeyi Hacı İbrahim Paşa askerleriyle gelip serdara yardımcı olduktan sonra Urfa’nın kuşatıldığı öğrenilmişti. Serdardan aralık sonlarında Ur-fa’nın iç kalesinin Celâlîler’in eline geçtiği, dizdarının da öldürüldüğü haberleri geldi. İki taraf arasındaki mücadelede Mehmed Paşa emrindeki hükümet kuvvetlerinin geri çekildiği, kaledeki toplan ele geçiren Celâlîler’in daha da tehlikeli duruma geldiği bildirilmişti. Kaynaklardaki bilgilere göre artık kendisini güçlü hisseden Karayazıcı, padişahlığını ilân ederek etrafa “Halim Şah muzaffer-bâdâ” tuğralı fermanlar göndermeye başladı. Hüseyin Paşa”yı da kendisine vezîri-âzam tayin etti. Ordusunu Osmanlı askerî teşkilâtı gibi düzenledi. Teşkilâtını yaymak üzere etrafa kadılar gönderdi. Öte yandan Karayazıcı rüyasında Hz. Muhammed’i gördüğünü, onun kendisine, “Adi ü dâd ile devlet senindir” dediğini halk arasında yaymaktaydı.