Tarihi Eserler

Karatay Hanı -Kayseri- Hakkında Bilgi, Tarihçe, Mimari,

Karatay Hanı. Kayseri’de XIII. yüzyıla ait Anadolu Selçuklu kervansarayı.

Kayseri-eski Malatya yolu üzerinde, Bünyan ilçesi Elbaşı bucağı Karadayı kö­yünün içindedir. Kitabelerine göre giriş bölümü I. Alâeddin Keykubad, avlu bölümü II. Gıyâseddin Keyhusrev döneminde 638 (1240-41) yılında tamamlanmıştır, Anadolu Selçuklu dönemi tarihçilerine ve günümüze ulaşan vakfiyesine göre hanın kurucusu Celâleddİn Karatay’dır.

Karatay Hanı, XIII. yüzyılın ilk çeyreğin­de klasik şeklini almış olan sultan hanı plan şemasına göre yapılmıştır. Çevresin­de çeşitli mekânların yer aldığı avlulu bü­yük bölümle bunun arkasında bulunan ve daha küçük olan kapalı bölümden meyda­na gelmektedir. Hanın duvarları ve örtü sistemi düzgün kesme taş kaplamaya sa­hiptir. Beden duvarları altısı köşelerde ol­mak üzere on sekiz adet kule ile destek­lenmiştir. Giriş cephesinde demet paye biçiminde örgülü destek kuleleri ve yıldız biçiminde köşe kuleleri, diğer cephelerde üçgen, sekizgen, dörtgen ve yuvarlak ke­sitli destek kuleleri bulunmaktadır.

Cepheden dışa taşkın veyüksek tutu­lan avlu taçkapısı. geometrik ve bitki mo­tifli bordürlerin yanı sıra özellikle insan ve hayvan tasvirleriyle dikkat çekmekte­dir. Dekoratif olmalarının ötesinde bitki Kıvrımları arasına gizlenen bu figürler, Orta Asya şaman geleneklerine kadar uzanan bereket getirici ve kötülüklerden koruyucu sembolik anlamlar taşımakta­dır. Kapının mukarnaslı kavsarasını ku­şatan bitki motifli bordürün bir ucunda karşılıklı olarak iki aslan ve iki çıplak ka­dın kabartması, diğer ucunda üst üste boğa ve insan başları bulunmaktadır. Kö­şe sütunçelerinin iki yüzüne kuş ve aslan kabartmaları, nişin iç yüzündeki iki pano­ya da rûmî kıvrımları arasında ikişer siren Kabartması işlenmiştir. Giriş cephesinde­ki iki çörtenden biri kanatlı aslan, diğeri ise iki boğa kabartması arasında çömel-miş bir insan tasviri şeklindedir.

Karatay Hanı’nın 13 m. uzunluğundaki giriş eyvanının solunda planı Kayseri yakinlanndaki Hızır İlyas Köşkü”ne benzeyen Özel mekân grubu ve sonradan türbe ola­rak düzenlenen yıldız tonozlu çeşme ey­vanı yer almaktadır. Ahşap bir paravanla kapatılan çeşme eyvanının kemerinin üs­tünde mukarnasiı nişler içinde fil, aslan, boğa. ejderha, kuş, tavşan vb. on beş adet küçük hayvan figürü sıralanmaktadır. Gi­riş eyvanının avluya bakan kemerini ise ejderha başlan ile sonuçlanan düğümlü geçme motifi kuşatmaktadır. Giriş eyva­nının diğer yanındaki kubbeli bolüm ha­nın mescididir. Mescidin geometrik ve bitki motifli bordürlerle kuşatılan kapısı avlu cephesinde yer almaktadır. Cephe­nin diğer yanındaki basamakların ulaştığı kalkan duvara açılan kapı ve niş ezan köş­kü işlevine sahiptir. Mescidin doğusunda yer alan koridordan kendi içinde bir dü­zenleme gösteren hamam bölümüne ge­çiş sağlanmıştır. Hamam bölümü, genel şeması ve örtü sistemiyle Kayseri Sultan Hanı’nın hamamına benzemektedir. Kül­han ocağının ağzı hanın beden duvarları­na açılmıştır ve sıcak su duvarların için­deki toprak borularla üç mekâna dağıl­maktadır. Avlunun bir kenarında revak, diğer kenarında tonozlu odalar yer al­maktadır.

Hol bölümü enine yedi nefli olarak dü­zenlenmiştir. Sivri kemerli beşik tonozla örtülü yan nefler. daha yüksek olan orta nef tarafından dikine kesilmektedir. Or­ta nefin merkezine dıştan piramidal kü­lahla örtülü bir kubbe yerleştirilmiştir. Giriş bölümünde orta nefin iki yanındaki nefler sekiler halinde yükseltilerek yolcu­lara ayrılırken en dıştaki nefier, hol bölü­münü çepeçevre saracak şekilde hayvan­lar için düzenlenmiştir. Sekilerin dış neflere bakan kenarlarında blok taştan işlen­miş yemlik ve yalaklar bulunmaktadır. Hol bölümünün dışa taşkın ve yüksek taç-kapısı sivri kemer tonozludur. Geomet­rik örgülü bordürlerle kuşatılmış olan butaçkapı, genel şema ve bazı süsleme de­taylarıyla Ağzıkara Han’ın hol böiümün-deki taçkapısıyla benzerlik göstermek­tedir.

Döneminin tek milletlerarası ticaret fu­arı olan Yabanlı Pazan’na yakınlığı ve iş­lek bir ticaret yolu üzerinde bulunması sebebiyle Karatay Hanı’nın çevresinde bir ticaret merkezinin geliştiği bilinmekte­dir. Anadolu’nun milletlerarası ticaretin dışında kalmasından sonra han XVI. yüz­yılda zaviyeye dönüşmüştür.

TDV İslâm Ansiklopedisi
vikipedi