Edebi Şahsiyetler

Karacaoğlan Kimdir, Hayatı, Şiirleri, Edebi Kişiliği

Karacaoğlan. Türk halk ve saz şâiri. 1609 yılında doğduğu, 1689’da öldüğü sanılmaktadır. Yaşamı hakkındaki bilgilerin çoğu şiirlerinden yola çıkılarak elde edilmiştir. Güney Anadolu bölgesinde yaşamış, imparatorluğun çeşitli bölgelerini gezmiştir.

Gezdiği her yere âşık olmuş, sevdiği her bucağa koşmalar söylemiştir. Hayâtı ve çevresi hakkında sağlam bilgiler olmadığından bu bilgileri kendi şiirlerine bakarak çıkarmak gerekiyor. Şiirlerinde geçen yer adlarına, töre ve âdetlere, kullanılan deyim ve sözlere, tasvir edilen sevgililerin giyim kuşamlarına bakarak, Karacaoğlan’ın ömrünün büyük bölümünü Çukurova bölgesinde Türkmen aşiretleri arasında geçirmiş bir halk şâiri olduğu görülmektedir.

Okur-yazar, fakat şehir kültürü etkisini en az hissettiren, köy ve oymak muhitlerine bağlı kalmış bir Türkmen şâiri anlaşılan Karacaoğlan, gençliğinde hayatı çok maceralı bir şekilde geçmiştir. Karacaoğlan bir aşk ve tabiat şâiridir. Kahramanlık belirten ve öğüt veren şiirleri varsa da, şiirleri genellikle duygusaldır. Anadolu tabiatı ve güzellikleriyle, yaşayışıyla haşırneşir olmuş ve sevgililerine olan aşkını bunlarla bezediği şiirleriyle, dile getirmiştir. Karacaoğlan’ın aşkı tasavvufî ve ilahî bir aşk olmayıp maddî (beşeri) bir aşktır. Her gördüğü güzele gönlünü kaptırmıştır.

Karacaoğlan, Şehir, kasaba şairlerinden değişik özellikler gösterir. Dil, ifâde, konu, tema, vezin, kafiye, nazım şekli bakımından, divan ve tekke şâirlerinin etkisinde kalmamıştır. İçinde yaşadığı hayâta, çevreye, halkın kültürüne ve zevkine bağlı kalmış, onların diliyle aşk ve tabiat sevgisini, gurbeti, bu duygulardan doğan dert ve üzüntüleri başarıyla ifâde etmiştir. Aruz veznini hiç kullanmamış, hep hece vezniyle yazmış, hece ölçüsünün 11’li  (6+5) ve (4+4) kalıplarıyla yazmıştır. Kafiyelerde, yarım kafiye düzeni yanında yer yer redifi de kullanmıştır. Dil, konuşma dilidir, basittir. Mahallî kelimeler de kullanır. İfâde açık ve sâde fakat başarılıdır. 1920’den bu yana yapılan araştırmalarla derlenen beş yüze yakın şiirinde en çok koşma ve semâî, bâzan da destan nazım şeklini kullanmıştır. Şiirlerini ilk olarak Sadettin Nüzhet Ergun, “Karacaoğlan, Hayatı ve Şiirleri” (1933) adıyla bir arada yayınlamıştır. karacaoglan.png 48 161

Karacaoğlan, halkın arasında dolaştığından şiirlerini halkın öz dili ile söylemiş ve şiirlerinde Arapça ve Farsça kelimeleri sayısı azdır. Çok gezen ve tanınan şâirin zamanın devlet büyüklerinden bazılarıyla da görüştüğü, savaşlara katıldığı şiirlerinden anlaşılmaktadır.

Karacaoğlan iyimserdir. Ölüm gününe inanır, arada bir günâhlarını düşünüp döğünür ve nasihat tarafına yönelir.

Pir Sultan Abdal, Âşık Garip, Köroğlu, Öksüz Dede ve Kul Mehmet’ten etkilenmiş, şiirleriyle de kendinden sonra gelen şairlerden Âşık Ömer, Âşık Hasan, Âşık İsmail, Katibî, Kuloğlu gibi çağdaşı şairleri etkilerken 18. yüzyıl şairlerinden Dadaloğlu, Gündeşlioğlu, Deliboran’ı 19.yüzyıl şairlerinden Bayburtlu Zihni, Dertli, Seyrani, Zileli Talibî , Ruhsatî gibi şairlerin yanısıra daha sonra gerek Meşrutiyet gerek Cumhuriyet döneminde Rıza Tevfik Bölükbaşı, Faruk Nafiz Çamlıbel, Behçet Kemal Çağlar, Ahmet Kutsi Tecer ve Cahit Külebi Karacaoğlan’dan ilham almışlardır.

Karacaoğlan Şiirleri: Öğüt, Gönül

İlgili Makaleler