Tarihi Eserler

Kalenderhane Camii Nerede, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Kalenderhâne Camii. İstanbul’da Fâtih Sultan Mehmed tarafından eski Bizans kilisesinden çevrilmiş cami.

Şehzadebaşı civarında Vezneciler sem­tinde Bozdoğan Kemeri’nin Marmara ta­rafında bulunan kilisenin eski adı husu­sunda değişik görüşler vardır. 1935’li yıl­lara gelinceye kadar bütün yayınlarda bi­nanın Diakonissa Kilisesi olduğu ileri sü­rülmüş ve bu adla tanıtılmıştır. Fakat V. yüzyılda yapılmış Diakonissa Kilisesi pla­nı ve mimarisi bakımından bu kadar eski değildir. İlk defa 1935’te neşredilen Fâtih Sultan Mehmed’in bir vakfiyesinde rast­lanan ve pek de açık olmayan bir bilgiye dayanarak yapının Akataleptos Manastın Kilisesi olabileceği görüşü ortaya çıkmış­tır. Gerçekten Bozdoğan Kemeri’ne kom­şu bu isimie tanınan bir manastır vardı. Ancak Bizans tarihlerinde burası ilk defa XI. yüzyılda anılmaktadır. Son araştırma­larda yan hücrelerin birinde bulunan Mer­yem’in fresko iki resminde Kyriotissa la­kabı ile karşılaşılmıştır. Bu sebeple kilise­nin Akataleptos Manastırı’na ait olmakla beraber Meryem’in adını taşıması muh­temeldir. Nitekim Pantokrator Manastırı’na ait kilise de birbirine bitişik üç yapı­dan oluşmuş ve bunların hepsi ayrı aziz­lerin adını taşımıştır.

Son yıllarda binanın içinde ve yakın çev­resinde yapılan kazılarda Bizans devrine ait pek çok kalıntıya rastlandığı gibi ka­zıyı yapanlar tarafından IV ve V. yüzyılla­ra tarihlendirilen küçük bir hamamın temelleri de meydana çıkarılmıştır. Şurası açıkça bellidir ki kilise daha eski birtakım yapıların kalıntılarının üstüne İnşa edil­miştir. Hatta burada küçük bir özel saray bulunduğu, hamamın da ona ait olduğu ileri sürülmüştür. IV. Haçlı Seferi’nde Ba­tılı şövalyeler 1204’te şehri İşgal ederek 1261 yılına kadar süren bir Latin idaresi kurduklarında bu kiliseye ve belki de ya­nındaki manastıra el koymuşlardır. XIII. yüzyılda mabedin bir Katolik kilisesi ola­rak kullanıldığını gösteren en kuvvetli de­lil, son araştırmalarda mihrabın yanında­ki küçük hücrenin kemer alınlığında orta­ya çıkan boya ile yazılmış olan Gotik harfli bir yazıdır. Burada, yaşadığı çağa ait en eski hâtıra olarak Ortaçağ İtalyası’nın ün­lü din adamlarından Fransisken tarikatı­nın kurucusu Assisili Aziz Francesco’nun adı vardır.

Sultan II. Mehmed, fethin ardından şehrin en büyük kilisesi olan Ayasofya’yı camiye çevirirken Türkleşen ve İslâmlaşan beldede ilk ihtiyaçları karşılamak üze­re birkaç Bizans manastırını İslâm mü­esseselerine dönüştürdüğünde bunların kiliselerini de cami haline getirmiştir. Fâ­tih Sultan Mehmed’in vakıfları arasında olan Kalenderhâne Camii de fetihten he­men sonra kuşatmadaki hizmet ve gay­retleri sebebiyle bizzat sultan tarafından Kalenderi tarikatı dervişlerine zaviye ola­rak tahsis edilmiştir. Ancak İstanbul to­pografyası ile XVI. yüzyılın ilk yarısında İstanbul’daki vakıflar hakkında önemli bilgiler veren 953 (1546) tarihli İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri’nde, içinde bu­lunduğu mahalledeki mülkler dolayısıyla birkaç yerde adı geçen Kalenderhâne Ca-mii’nin kaydı yoktur. Bunun sebebi, tıpkı Eski İmaret ve Zeyrek Kilise camileri gibi buranın da selâtin vakfı sayılarak defte­re alınmamasidır.

Caminin ne tarafında olduğu bilinme­yen manastırın keşiş odaları XV. yüzyılda zaviye olarak hizmet vermiş, harim kısmı ise tevhidhâne- semahane olarak kulla­nılmıştır. Bu sebeple Kalenderhâne İstan­bul’da fetihten sonraki ilk mevlevîhâne sayılmaktadır. Fâtih vakfiyesinde yer alan “Akdolunan meclis-i semâda Meşnevî-i Macnevî okuyup Istılâh-ı Mevleviyân’-da semâzen tâbir olunan yaranla hasbe’l-âde akd-i meclis-i semâ edeler Kalenderhâne-i pür-semâ” gibi kayıtlar da bu hususu teyit eder. Birçok manastırda ol­duğu gibi tamamen veya kısmen ahşap olan bu manastır binası bilinmeyen bir tarihte ortadan kalkmış, sadece mescid bir mahalle camisi olarak günümüze ka­dar gelmiştir.

İlgili Makaleler