Edebi Şahsiyetler

Kafzade Faizi Kimdir, Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri, Hakkında Bilgi

Kafzade Fâizî (ö. 1031/1622) Tezkire yazan ve dîvan şairi.

İstanbul’da dünyaya geldi. Kaynaklar­da biri 998 (1590), diğeri 980 (1572) ol­mak üzere doğumu için iki tarih zikredil­mektedir. Asıl adı Abdülhay olan şairin mahlası Fâizî, lakabı ise dedesi Kaf Ahmed Efendi sebebiyle Kafzâde’dir. Sultan I. Ahmed devri kazaskerlerinden Musta­fa Feyzullah Efendi’nin oğlu olan Fâizî, an­ne tarafından da Şeyhülislâm Ebüssuûd Efendi’nin damadı ve III. Murad zamanı şeyhülislâmlarından Mâlulzâde Mehmed Efendi’nin torunudur. İlk eğitimini şairliği de bulunan babasından alarak 1013’te (1604) I. Ahmed’in hocası Mustafa Efen-di’den mülâzım ve aynı yıl Ekmekçizâde Ahmed Paşa Medresesi’ne müderris ol­du. Ardından sırasıyla Gevher Han Sul­tan Medresesi’nde (1019/1610), Semâniye medreselerinden birinde (1022/1613). Üsküdar Valide Sultan ve Sultan Selim medreselerinde (1024/1615) görev yaptı. Süleymaniye müderrisliğine yükseldi (1025/1616) ve Selanik kadısı iken göre­vinden azledildi (1029/1620).

Ömrünün son yıllarını İstanbul’da ge­çiren Kafzâde Fâizî. Receb 1031’de (Mayıs 1622) patlak veren yeniçeri isyanı sırasın­da tesadüfen Topkapı Sarayı’nda bulunu­yordu. Sultan 11. Osman’ın tahttan indiri-lişine ve İdam edilmek üzere Yedikule zin­danlarına götürülüşüne şahit oldu. Bu korkunç hadisenin tesiriyle hastalanarak kısa bir zaman sonra vefat etti. Ölümüne düşürülen çeşitli tarihler arasında Nev’î-zâde Atâî’ninki şöyledir: “Göçtü bin otuz bir recebi Abdülhay.” Mezarı Fatih’te Zincirlikuyu civarında büyükbabası Mâlul­zâde Mehmed Efendi’nin mezarının bu­lunduğu hazîrededir.

Celvetiyye tarikatının kurucusu Aziz Mahmud Hüdâyî Efendi’ye intisap eden Fâizî zamanının önde gelen şair ve mün­şilerinden sayılır. Birçok mecmuada şiir­lerine rastlanması şöhretini göstermek­tedir. Ondan bahseden tezkire ve hal ter­cümesi müellifleri şairliğini takdir etmek­tedir. Şiirlerinde tasannu yerine mânaya değer vermiştir. Bilhassa gazelleri sami­mi ve liriktir. Fâizî hakkında Nefî’nin bazı hicviyeleri bulunmaktadır.