İslam Tarihi

Kafkasya Tarihi/Tarihçesi Hakkında Bilgi

İslâm’ın zuhurundan önce Kafkasya Bi­zanslılar. Sâsânîler ve Hazarlar arasında iktisadî ve siyasî rekabet alanı haline gel­mişti. Bölgenin Asya ile Avrupa arasında­ki ticaret yollarının kesiştiği noktada bu­lunması ve buradaki siyasî teşekküllerin zayıflığı rekabeti etkilemiştir. Zerdüştî Sâsânîler’in I. Hüsrev döneminde Gürcü Krallığı’nı yıkmalarına rağmen VI. yüzyıl­da Hıristiyanlık Kafkasya’da yayılmaya devam etmiştir. Müslüman Araplar, Hz. Ömer zamanında Kafkasya’ya yönelik fe­tih harekâtını başarıyla sürdürdüler ve Sürâka b. Amr 22 (643) yılında Derbend (Bâbülebvâb) Kralı Şehr- Berâz ile barış yaptı. Daha sonra Hab’jb b. Mesleme, Hz. Osman devrinde Duvîn (Dvin) ve Tiflis şe­hirlerini fethedip Gürcülerle bir antlaş­ma imzaladı (25/645-46). Habîb’in görevlendirdiği Abdurrahman b. Cez es-Sülemî’nin gayretleriyle Tiflis’te birçok kişi müslüman oldu. Sürâka’nın ölümünün ardından başkumandanlığa getirilerek Kuzey Kafkasya’nın fethiyle görevlendi­rilen Abdurrahman b. Rebîa el-Bâhilî’nin bölgeye hâkim bulunan Hazarlarla yap­tığı bir çarpışmada şehid düşmesi üzeri­ne kardeşi Seîmân b. Rebîa fetih harekâ­tına devam etti ve muhtemelen 32’de (652-53) Derbend’i ele geçirdi. İslâmi­yet’in Kafkasya’nın özellikle doğu kıs­mında ve Dağıstan’da yayılmasını Emevî Halifesi Hişâm b. Abdülmelik’in kardeşi Mesleme b. Abdülmelik ile Mervân b. Mu-hammed gerçekleştirdi. Araplar, Büyük Kafkas sıradağlarının kuzeyindeki halk­ları ve kabileleri itaatleri altına almakta çeşitli zorluklarla karşılaştılar. 180 (796) yılında Hazarlar Derbend’i zaptederek İs­lâm hâkimiyetine son verdiler. Kafkasya’­da egemenlik için Abbâsîler’le Hazarlar ve onların vasalları arasında gelişen müca­deleler IX. yüzyılın ikinci yarısında müs­lüman Araplar’ın zaferiyle sona erdi. Öte yandan Tiflis’te bir İslâm emirliği kuran (833-852) İshak b. İsmail. Abbasî Halifesi Mütevekkil-Alellah’m gönderdiği Türk asıllı kumandan Boğa el-Kebîr tarafından öldürüldü ve Tiflis’teki emirliğe son ve­rildi. 869″da Hâşimî hanedanı Derbend’e hâkim oldu; daha sonra Sâcoğullan şeh­ri ele geçirdi. Ancak Yûsuf b. Ebü’s-Sâc’ın ölümünün (927) ardından Hâşimîler böl­geye yeniden hâkim oldular.

Kafkasya’nın müslümanların hâkimiye­tine girmesinden sonra bağımsızlıklarını kaybeden hıristiyan prenslikleri Bizans’ın da desteğiyle yer yer ayaklandılar. Halife Mütevekkil -Alellah’ın emriyle Boğa el-Kebîr bunları yenerek yeniden sükûneti sağladı. Ancak IX. yüzyılın sonlarına doğ­ru Abbâsîler’in bölgedeki hâkimiyeti zayıflamaya başladı ve çeşitli şehirlerde kü­çük mahallî devletler kuruldu; bu arada etnik yapıda da esaslı değişiklikler oldu. Güney Kafkasya Selçuklular tarafından fethedilirken kuzeydeki stepler Kıpçak Türkleri’nin eline geçti. Gürcü Kralı II. David. Kıpçaklar’ın yardımıyla Selçuklu akın­larını Önlemeye çalıştıysa da başarılı ola­madı. Selçuklular ve özellikle İldeniziiler döneminde Güney Kafkasya’nın sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarında önemli gelişmeler kaydedildi. O yıllarda Kafkas­ya’ya yerleşmiş olan Oğuz ve Kıpçak aşi­retleri bugünkü Azerbaycan Türkleri’nin atalarıdır.

Celâleddin Hârizmşah’ın bazı şehirleri­ni zaptederek yağmalamasının arkasın­dan Kafkasya Moğoilar’ın istilâsına uğra­dı (1222). Bölge daha sonra İlhanlılar’ın ve Altın Orda Hanlığı’nın hâkimiyeti altı­na girdi; XIV. yüzyılın sonlarına doğru da Altın Orda Hanı Toktamış ile Timur ara­sında mücadeleye sahne oldu. Tebriz’e kadar gelen Toktamış, Baku ve Şamahı gibi şehirlerde kendi adına para bastır­masının ardından ülkesine döndü Ertesi yıl Timur Tiflis’i işgal etti; 1395’te ise Kıpçaklar’a karşı yeni bir se­fere çıkıp Toktamış’ın kuvvetlerini bozgu­na uğrattı. Daha sonra bölgeye başka se­ferler düzenleyen Timur’un arkasından XV. yüzyılda Şirvanşahlar. Karakoyunlular ve Akkoyunlular bölgeye hâkim olmak amacıyla mücadele ettiler. XVI. yüzyılın başında Şah İsmail bütün Güney Kafkas­ya’yı Safevî topraklarına kattı ve o gün­den itibaren bölge Safevîler’le Osmanlı Devleti’nin çekişme alanı haline geidi. 1555’te Amasya Antlaşmasıyla iki ülke arasında barış ve dostluk kurularak Os­manlı Devleti’nin Batı Gürcistan gibi bazı bölgelerdeki hâkimiyeti Safevîler’ce ta­nınmış oldu. İran XVI. yüzyılın sonlarına doğru Gürcistan, Şirvan, Arrân ve Dağıs­tan üzerindeki hâkimiyetini kaybetti ve İstanbul’da imzalanan barış antlaşma­sıyla Tebriz, Karacadağ, Gence. Karabağ, Şirvan ve Gürcistan Osmanlıiar’ın eline geçti (1590).