Kimdir

KAFKAL-İ KEBÎR KİMDİR? HAYATI VE ESERLERİ

Ebû Bekr, Muhammed b. Alî b. İsmâîl eş-Şâşî, meşhur bir âlimdir. Vak­tiyle pek ma’mûr bir ilim ve irfan merkezi olan Semerkand’e tâbi’ (Şaş) ül­kesine mensûbdur. (291) târihinde doğmuş, bilâhare defeâtla Nîsâbûr’a git­miş, Irak’a azimet etmiş, bir müddet Buhârâ’da kalmış, Halîfe Mutî’ li’l-lâh zamanında Müslümanlar ile Romalılar arasında vuku’ bulan muharebelerde hazır bulunmuş, Hicaz’a, Şam’a da rıhlet eylemiştir. Mâverâü’n-nehir’deki Şafiî âlimleri arasında hadîs tahsili için en ziyâde seyahatta bulunan zât, iş­bu Kaffâl-i Kebîr’dir. Nihayet (365) senesinde Şâş’da vefat etmiştir. Rahmetu’llâhi aleyh.

Kudret-i İlmiyyesi:

Kaffâl-i Kebîr, İslâm âleminin büyük âlimlerinden biri sayılmaktadır. Tefsire, hadise, fıkha, usûl ve fürûa müteallik ilimlerde, edebiyyâtda bir mü-tebahhir bulunuyordu.

İbn-i Hüzeyme’den, İbn-i Cerîr’den, Abdu’llah el-Medînî’den ve sair meş­hur âlimlerden tefsir, hadîs, fıkıh gibi ilimleri ahzetmiştir. Kendisinden de Ebû Abdi’llah el-Hâkim, Ebû Abdi’r-Rahmân es-Sülemî, Ebû Abdi’llah el-Halîmî ve sâire hadîs rivayet etmişlerdir.

Halîmî diyor ki: “Üstadımız Kaffâl, kendilerine mülâkî olduğum ulemâ­yı asrının en âlimi idi.” Hâkim de diyor ki : “Kaffâl, asrının imâmı olan bir fakîh-i edîbdîr.”

Şeyh Ebû İshak eş-Şîrâzî de demiştir ki Kaffâl, bir imâm idi, hiçbir kimsede nazîri bulunmayan birçok te’lifâtı var idi. Fukahâdan Cedel ilmine dâir ilk kitab tasnif eden zât Kaffâl-i Kebîr’dir.

Bu zât, İslâmiyyet’e hem kalemiyle, hem de kılıcı ile hizmet etmiştir. Pek bedî’ yazıları, muhteşem kasideleri vardır. Hattâ deniliyor ki : Müslü­manlar ile Bizanslılar arasında vuku’ bulan bir muharebeye Horasan ve Mâverâü’n-Nehr Müslümanları da iştirak etmişlerdi. Bunların arasında Kaffâl de bir mücâhid olarak hazır bulunuyordu.

Bu esnada Kayser, Arabca yazdırmış olduğu bir kasideyi İslâm diyarı­na göndermişti. Bu kasidede Müslümanların aleyhinde birçok cür’etkârâne tehdidler, tahkirler mevcûd idi. Müslümanların bir müddettenberi bir reha­vet içinde yaşadıklarından ve bu cihetle birçok yerleri ellerinden çıkarmış bulunduklarından ve sâireden bahsolunuyordu.

Kaside İslâm ordugâhına gelmişti. Şiir i’tibâriyle mühim idi, Buna mü­kemmel bir cevap vermek îcâb ediyordu. Orduda Horasan’dan, Irak’dan, Şam’dan gelmiş birçok üdeba ve şuârâ bulunuyordu, fakat, bu kasideye mükemmel bir tarzda nazmen cevap veren zât Kaffâl olmuştu.

Bu harb esnasında Bizanslıların ellerine esir düşmüş olan bir Müslüman âlimi diyor ki : “Kasîde-i Cevâbiyye Kostantıniyye’ye gelince şehrin ilim adamları toplanmış, bu kasidenin belagat ve metanetine hayrette kalmış, kasidenin şâirini ve bunun hangi beldeden olduğunu sormaya başlamışlardı. Müslümanların arasında bu kadar muktedir bir şâirin mevcûd bulunduğunu zannetmemiş olduklarını söylüyorlardı.” Bu iki kaside ile sonradan İbn-i Hazm-ı Zahirî tarafından yazılan üçüncü bir kaside tamamen Tabakaatü’s  Sübkî’de mündericdir.

Mezhebi:

Kaffâl-i Kebîr, fıkhen Şâfiiyyü’l-mezhebdir. Mâverâü’n-nehir’de bulunan Şâfiîlerin ilimce, irfanca reisi bulunmuştur. Hattâ Türkistan’ın her tarafın­da Hanefî Mezhebi şayi’ iken Şaş havalisine Şafiî Mezhebi’ni neşreden bu zât olmuştur.

İ’tikad i’tibâriyle Mu’tezile mezhebi’ne mütemayil iken bilâhare Eş’arî mezhebi’ne rücû’ etmiş olduğu rivayet olunmaktadır. Zâhid, müttekî bir zât idi.

Şeyh Ebû Muhammed el-Cüveynî’nin ifâdesine nazaran Kaffâl-i Kebîr, kelâm ilmini İmam Eş’arî’den ahzetmiş, Eş’arî de Kaffâl’in fıkhından müs-tefid olmuştur.

Me’hazlar : Tabakaatü’s-Sübkî, EI-A’lâm, Kaamûsü’l-A’Iâm.

KAYNAK: Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi (Tabakatü’l-Müfessirin), Bilmen Yayınevi

İlgili Makaleler