Sosyoloji

Kafka – Sevgili Felice’ye Mektuplar

“Mutluluğa ilişkin tasarımı, bir yaşam boyu sakince okumak ve yazmak, kimseye tek kelime söylemeksizin, hiç bir zaman tek kelimesini bile yayınlamaksızın…”
Canetti

Felice’yi 13 Ağustos 1912 tarihinde Brod’ları ziyaretinde tanıdı.

“Bir ara yazıp çizmelerle ve bununla ilgili diğer etkinliklere başvurmaksızın mutlu olabildimse (pek bilmiyorum oldum mu) hiç bir şey yazıp çizecek gücü bulamamışımdır o zaman.”
K.

Felice’ye ilk mektup 20.09.1912 tarihlidir.

Kendisini hatırlamama oalsılığına karşı endişeli olan K. O’nu kendisi üzerinde ilk çarpıcı etkilere neden olan anları hatırlatarak kendini tanıtır: “Selamlayan… fotoğrafları uzatan… ellerinizi tutan… beraberce Filistin’e gitmeye söz verdiğiniz kişi…”

E. Canetti’ye göre Felice’nin Filistin için kararlı biçimde söz vermiş olması söz konusu olananın Filistin” olmasından dolayı Kafka üzerinde son derece sarsıcı bir etkiye neden olmuştur. (s. 8)

13.08.1912 tarihli karşılaşma Kafka için “yüreklenme” mazareti olmuştur.

Felice bir siyonisttir (Canetti) (s. 11)

“Yaşam tarzım yalnızca yazmaya göre ayarlanmış” K.

Felice Kafka’nın edebi çalışmalarına hizmet eder (Canetti) (s. 18)

“Kendisine neyin gerektiğini sezmiştir Kafka; uzakta bir güvenlik, duyarlılığını fazla yakınlığıyla bozguna uğratmayan bir güç kaynağı, kendi için var olan, ama kendisinden sözcüklerin ötesinde bir şey beklemeyen bir kadın, teknik arızalarını anında mektupla giderebileceği kadar iyi bilip kullanabildiği bir transformatör” Canetti (s. 19)

“…yazım değersiz olabilir ve bu durumda kesinlikle ve şüphesiz biçimde bende değersiz olurum, eğer kendimi bundan kurtarabilirsem, gerçekten de kendimi kurtarmış olur muyum? İntihar etmiş olurum.” (s. 39)

“Benim dayanamayacağım şeylere dayanabilecek kadar güçlü olduğunu aklından çıkarma…”

“Yalnız başına acı çekmek çok zor”

“İyi yazıların kefareti kötü yazılardır”

“…seni adınla çağırdım ama, dönmeni beklememe rağmen bana doğru dönmedin” (23.12.12)

“Sevgili, eğer kollarımızı kullanamıyorsak, birbirimize şikayetlerimizle sarılalım”

“Benim kitabımdan hoşlanmayabilirsin ama onu yazan ben olduğuma göre onu kesinlikle beğenmelisin”

“Baba olma riskini almaya cesaret edemiyorum”

“Yazmak, kendi aşırılığını ifade etmektir. İnsan yazarken yeterince yalnız değildir, etrafında yeterince sessizlik yoktur.” (17/18.01.13)

“Bugün hiçbir şey yazmadım ve kitabı bıraktığım anda, yazmamamın hemen arkasından gelen bir güvensizlik beni kötü bir ruh hali gibi sarıyor”

“Yalnızca iyi bir ruh beni bundan kurtarabilir”

“Sevgili, beni sana götür, beni tut, inancını kaybetme, benden saf bir mutluluk elde edemeyeceğinin farkına varmış olmalısın. Yine de beni uzaklaştırma.”

“Öyle zamanlar oldu ki… insanlarla ilişki kurmaya ikna oluyorum” 7/8.02.13)

“Bedenimi yalnızca bir gölge gibi sürükleyeceğimi bilmeme rağmen, neden bu yürüyüşe çıkmak için kendimi kandırdım” (9.02.13)

“Ama sana yazmak ve yaşamak, birbirlerine çok yakınlar ve kendimi yaşamaya zorluyorum” (17/18.03.13)

“En iyisi düşüncesiz sadık bir köpek gibi uzatılmış elini öpmeye mahkum edilmem. Bu bir aşk işareti değil, ama sessizliğe ve sonzuz ayrıcalığa mahkum edilmiş bir hayvanın ümitsizliği” (1.04.13)

“Kimse beni özlemiyor, kimse varlığımdan rahatsız olmuyor”

“Üzerinde düşünülmeden gösterilen cesaret, özveridir”

“Evlilik yoluyla, birleşme yoluyla, bulunduğum hiçlikten çözülürsem, yok olacağıma dair kesin bir düşüncem var” (14.07.13)

“Benim edebiyata karşı ilgim yok, ben edebiyatım, başka bir şey değilim ve olamam”

“İnsanları neden değiştirmeye çalışıyorsun Felice? Bu doğru değil, insanlar ya oldukları gibi kabul edilmeliler ya da oldukları gibi bırakılmalılar. Onlar değiştirilemezler, yalnızca dengeleri bozulabilir” (2.01.14)

“Aynı anda iki tarafı da yükselen bir teraziye sahip olamazsın” (7.02.14)

Kafka ile Felice 28 Şubat – 1 Mart 1914 tarihleri arasında Berlin’de bir araya geliyorlar ve bu buluşma Felice’nin evlilikleri alyhindeki fikirlerinin aktarımına vesile oluyor.
Kafka bu tarihten sonra yeniden evlenmeye yönelik bir çaba içine girer. Bu nokta çok ilginç; evlilik fikrinden Felice’yi uzaklaştıran Kafka’dır. Kafka Felice’yi evlenemeyeceklerine ikna etmişken bununla yüzleştiği anda yeniden evlilik arzusuyla dolup taşar.

Grete Bloch’a 20/21.03.14
“Belki de beni O’na bağlayan ve benden uzak tutan bağlar aynı. Yapılabilecek bir şey yok”

“Ben kesinlikle ölü noktaya varırım. Bunu bana yaşatanın sen olduğunu unutamam” (25.03.14)

“Bana ne kadar acı çektirdiğini bilmene rağmen, bu sessizliği tek bir kelimeyle bile açıklamıyorsun” (5.04.14)

“Mantığın derinliklerinde acının kaynakları yer alır” (4.04.14)

Grete Bloch’a (6.04.14)
“Huzurlu yazmak yeteneği elde etmek yerine huzuru yazarak elde edebilirim”

Nişanlandığı andan itibaren içine düştüğü evlilik korkusu kendini G. Bloch’a yazdığı mektuplarda gösterir. Kafka için G. Bloch nişanın bozulması yönündeki fikirleri güçlendirebilecek bir nesneydi. G. Bloch’a yaklaştı ve 12 Temmuz 1914’de Berlin’deki Askanischer Hof otelinde yaşanan bir tartışmayla nişan bozulur.
Ağustos 1914’de DAVA’yı yazmaya başlar. (31. yaşgününün arefesindeki J.K. katledilir)

Nişan bozulduktan sonra 23/24 Ocak 1915’de Felice ile buluşur.

“Kişi yakınlaşamayınca uzaklaşıyor” 25.01.15)

Ben’im,
Sahip olduğum tek şey bu
ve bunun üzerinde bir toza bile tahammülüm yok

“Farklı algılar aynı nesneyi farklı biçimlerde ele alırlar, aynı insandaki farklı özneler nedeniyledir bu” F. Brentano

“Sessizlik, yalnızca mutsuzluğun birikimidir.” Kafka

“Burada sessizce kalacağım, ve geçmişte olduğu gibi ve gelecekte olacağı gibi” Kafka

Yazmak ve sonra yine yazmak… yaşayabilmek için…

Kafka, hayata tutnabilmenin tek yolunun yazmak olduğunu Felice’ye yazıyor ama yazmak için içe çekilişi bir türlü sağlayamıyor.

“…seni sonsuza dek temsil ettiğim berbat yıpranmışlığıma çekmek isterdim”

Kafka’nın kendine ve kendi iç dünyasına karşı bu nefreti, kini ve tiksintisi dışarıya adım atmasında onu engellemektedir. İnsanların onda görecekleri dehşetin açığa çıkmaması, insanların ondan korku duymaması için kendini açmaya yanaşmıyor.

Acıyı çeken de çektiren de seven insandır. Bu acıyı hissettiği an (daha ziyade ötekinde) sevdiği insandan (ya da tüm insanlardan) uzak durmaya çalışır.

Öylesine güçlü ve kesin bir yalnızlık ki; Kafka sanki bu yalnızlık için(de) doğduğunu düşünüyor. Elbette Kafka evlendiğinde bu yalnızlığını (büyük bir kısmı dese de) kaybedecektir.
Berbat bir yalnızlık değildir bu, yalnızlık, muhteşem ve kusursuzdur. Yalnızlık için(de) doğan bir insan, yalnızlığını yitirdiğinde yitirilen yalnızca yalnızlık değil, kendisi ve kendi varoluşudur aynı zamanda.

“Üç kadından her birine karşı kalbinde uyanan sevgiyi mektuplarına borçludur.” Canetti (s. 72)

Uzakta olanın yakınlığı, yakında olanın uzaklığına (endişe) tercih edilir. Çünkü her yakınlaşma zamanla uzaklaşmaya dönüşür.

Sıska, Zayıf => Güçsüz

Tehlikede

Sığınılacak yer – oda, yazı, bir siper olarak pencerenin gerisi

“Dava” => Aşağılanma
“Değişim” => Bedensel aşağılanma

Yalnızlık oluşturulmuyor; o, kişiyi oluşturuyor. Onların besini yine yalnızlıktır. Yalnızın yasası onu yaşamak / yazmaktır.

Yalnızın savaşı kendisine yaklaşan! Herşeye ve herkese karşıdır.

Hissizlik – Ancak sözcüklerde okunan duygular
Gayrı samimi bu halin izahı – Yalan! Oyun

Yalnızın yalnızlığıyla akdi – Oyun / oyuncak => Öteki

Süreç -> Sonsuz,
Sonuç -> Asla yok

“Kaygı; karmaşık bir özgürlüktür” Kierkegaard

Acı
taşınamayacak bir yüktür
Mutlaka aktarılmalıdır.
Kafka’da yazarak,
Kierkegaard’da inanarak,
Nietzsche’de delirerek,
Wittgenstein’da insan zihninin en uç en yüksek noktalarında gösterir bu aktarım kendini.

Kimse beni anlamayacak, madem öyle; günlerce konuşsam bile bir şey söylemiş olacak mıyım?

3 Temmuz 1883’de Prag’da doğdu.
3 Haziran 1923’de Prag’da öldü.

İlgili Makaleler