Kadı Burhaneddin Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi
Kadı Burhâneddin (ö. 800/1398) Kendi adıyla anılan devletin kurucusu, âlim ve şair.
3 Ramazan 745’te (8 Ocak 1345) doğdu; asıl adı Ahmed olup dönemin Kayseri kadısı Şemseddin Muhammed’İn oğludur. Muhtemelen VII. (XIII.) yüzyılın başlarında Hârizm’den göç ederek önce Kastamonu’ya, sonra Kayseri’ye yerleşen Oğuzlar’ın Salur boyuna mensup bir aileden gelmektedir; adı bilinen bütün cedlerinin kadı olduğu belirtilmektedir. Sultan II. Gıyâseddin Keyhusrev’in akrabası olan annesi, Anadolu Selçukluları’nın nüfuzlu simalarından Celâleddin Mahmud Müstevfî’nin oğlu Abdullah Çelebi’nin kızıdır.
Burhâneddin Ahmed babasının sıkı gözetimi altında küçük yaşta öğrenime başladı; Arapça ve Farsça, lügat, sarf, nahiv, hat, aruz. hesap ve mantık dersleri aldı. Ayrıca spora düşkündü; ata binmek, kılıç kullanmak ve ok atmak gibi faaliyetlerde bulunuyordu. 757 (1356) yılında babasıyla birlikte Dımaşk’a, iki yıl sonra da Kahire’ye gitti. Burada fıkıh, ferâiz, hadis ve tefsir Öğrendi. Ardından aklî ve naklî ilimlerde çağının önderi sayılan Kutbüddin er-Râzî’yi ziyaret maksadıyla Dımaşk’a geçti (1362) ve ondan bir buçukyıl riyâzî ilimler ve iiâhiyyât okudu. On dokuz yaşında iken Dımaşk’tan hacca gitti. Buradan Anadolu’ya dönerken babası Şemseddin Muhammed’İn Kuzey Suriye’de Maarre’-de vefat etmesi üzerine bir yıl kadar Halep’te kalarak yine ilmî faaliyetlerde bulundu. 1364’te Kayseri’ye döndüğünde Eretnaoğlu Mehmed Bey tarafından şehrin kadılığına tayin edildi ve onun kızı ile evlendi. Kadılığı sırasında adaleti uygulama konusunda samimi çaba gösterdi. Vakıf gelirlerine sahip çıktı ve bu yerlerin amaç dışı kullanılmasını önledi.
1363 yılında Eretnaoğlu Mehmed Bey’in kendi emirlerinden Hacı Şadgeldi, Hacı İbrahim ve Kılıcarslan tarafından öldürülmesi ülkede büyük karışıklıklara yol açtı. Bu olayda Kadı Burhâneddin de zan altında bulunmakla beraber onun rolü kesin olarak tesbit edilememiştir. Mehmed Bey’in yerine geçirilen on üç yaşındaki oğlu Alâeddin Ali Bey’in kabiliyetsizliği ve zayıf kişiliği sebebiyle kısa sürede devletin otoritesi sarsıldı ve her emîr bir vilâyette kendi başına hareket etmeye başladı. 1375 te Karamanoğlu Alâeddin Bey Kayseri’yi ele geçirdi ve Alâeddin Ali Bey Sivas’a kaçtı. Kadı Burhâneddin önce Kayseri civarındaki çiftliğinde inzivaya çekildiyse de daha sonra bazı devlet adamlarının yardımıyla Kayseri’yi Karamanoğul-lan’ndan geri aldı. Böylece kadılığının yanında askerlik ve siyasetteki yeteneğini de kanıtlamış oldu. Bunun üzerine Alâeddin Ali Bey onu 780 Rebîülevvelinde (Haziran-Temmuz 1378) vezirlik makamına getirdi. Kadı Burhâneddin, vezirliği sırasında beyliği tamamen kendi kontrolü altına almaya çalıştı. Alâeddin Bey bundan rahatsız oldu ve onun nüfuzunu kırmak istedi. Ancak mücadeleyi kazanan Kadı Burhâneddin idarî ve askerî yetkileri de ele geçirdi ve kendisine “melikü’l-ümerâ” unvanı verildi.