Dünya Edebiyatı

Julius Germanus Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

el-Hâc Abdülkerîm Julius (Gyuia) Germanus (1884-1979) Mühtedî Macar şarkiyatçısı.

6 Kasım 1884’te Macaristan’ın başşeh­ri Budapeşte’de bir yahudi ailesinin ço­cuğu olarak dünyaya geldi. Üstün dil öğ­renme yeteneği sayesinde Macarca’nın yanı sıra Yunanca, Latince, Almanca, İn­gilizce, İtalyanca, Fransızca, Arapça, Fars­ça. Türkçe, Urduca, Tatarca, Çerkezce gibi birçok dili öğrendi. Germanus’un Doğu ve İslâm’la ilgisi, Macaristan Kral-lığı’na komşu Osmanlı topraklarına, Bal-kanlar’a ve Bosna’ya lise öğrencilik yıl­larında yaptığı tatil gezilerinde müslü-manlar ve Türkler’le yakın temasıyla baş­ladı. Bu ilgi, daha sonra gittiği Budapeş­te Üniversitesi”nde kendilerinden Arap­ça ve Türkçe dersleri aldığı ünlü Macar şarkiyatçıları Arminius Vâmböry ile Ignâz Goldziher’in teşvikleriyle daha da arttı. Germanus’un şarkiyat araştırmaları ala­nında bağlı olduğu anlayış, Avrupa’da İs­lâm araştırmalarının kurucusu Goldzi-her’den ziyade onun da hocası olan. özel­likle Orta Asya seyahatleriyle tanınan Vâmböry’den gelmektedir. Sadece Ger-manus’u değil bütün Öğrencilerini ve çağdaş şarkiyatçıları etkilemiş olan Vâm-bâry’nin bu yönteminde, gezip görerek ilk elden sağlanan bilgilere, gözlem ve tecrübelere dayanan, tenkitçi, felsefî ve filolojik yaklaşım hâkimdir. Germanus’un Türk ve Arap medeniyetlerine dair ka­leme aldığı eser ve yazılarında bu tesi­rin izlerini açıkça görmek mümkündür. Nitekim bu amaçla Mısır, Arabistan, Tür­kiye, Hindistan, Suriye, Irak, Fas gibi İslâm dünyasının önemli merkezlerine uzun seyahatler yapmış; bunların sonu­cunda İslâm dini, İslâm milletleri, kül­tür, medeniyet ve edebiyatlarına dair elde ettiği engin birikimini aktardığı ki­tap, makale ve konferansları, sadece İs­lâm dünyasında değil Macaristan’da ve bütün Avrupa’da geniş kitlelerde ilgi uyandırmıştır.

Budapeşte Üniversitesi’nden sonra Al­manya’da Leipzig Üniversitesi’nde Arap dili ve edebiyatı derslerine devam etti. 1905’te gittiği İstanbul Dârülfünunu’n-da Türk dili ve edebiyatına dair bilgisini derinleştirerek bu alanda uzmanlaşma­sının yanı sıra Arapça ve Farsça’sını da ilerletme imkânı buldu. İlk yazıları ve eserleri Türk dili ve edebiyatı. Türk kül­tür ve medeniyetiyle Macarca ve İngiliz­ce dil eğitimi konularına dair olan Ger­manus’un daha sonra kaleme aldığı, ha­yatının sonuna kadar devam eden yazı ve eserleri Arap dili, Arap şiir ve edebi­yatı, İslâm kültür ve medeniyeti alanla­rında yoğunlaştı. 1907’de Evlija Czele-bi o XVII. szâzadbeli törökorszâgi cze-hekröl (Evliya Çelebi Seyahatnâmesi’ne göre XVII. yüzyılda Türkiye’deki esnaf lon­caları) adlı teziyle doktor unvanını aldı. Seyahatname’de bazı abartılar yanın­da bir kısım rakamların güvenilir olma­dığından söz etmesine rağmen eserin iyi bir doküman değerine sahip bulundu­ğunu da belirten Germanus bu çalışmasıyla 1908’de bir ödül kazandı. Bu Ödül­den elde ettiği para ile Londra’ya gitme imkânı bularak 1909-1911 yılları ara­sında British Museum’un şarkiyat bölü­münde, özellikle eski Türkçe metinler üzerinde araştırmalar yaptı. 1912’de Macaristan’a döndü ve Budapeşte Üni-versitesi’ne bağlı Academie orientale’-de Doğu dilleri (Arapça, Türkçe, Farsça), İslâm kültür ve medeniyeti tarihi, İslâm milletleri tarihi, İslâm düşünce tarihi dersleri vermek üzere öğretim üyeliği­ne tayin edildi. Bu görevi 1921 yılına ka­dar devam etti. Bu sırada Balkanlar’a ve Türkiye’ye birçok araştırma gezisi ya­pan Germanus 1921’de, Budapeşte’de yeni kurulan İktisat Fakültesi’ne bağ­lı Şarkiyat Enstitüsünde ders vermeye başladı.

1929’da, Nobel barış ödülü sahibi, ün­lü şair Rabindranath Tagore’dan aldığı davet üzerine gittiği Hindistan’da yeni kurulan Bengal Santiniketan Üniversite­si’nde İslâm tarihi dersleri vermeye baş­ladı. 1933 yılına kadar Yeni Delhi, Lahor ve Haydarâbâd üniversiteleri gibi Hindis­tan’ın birçok merkezinde derslerini ve konferanslarını sürdüren Germanus, bu sırada Türk edebiyatı ve İslâm kültürü­ne dair Lecture on Popular Turkİsh Li­teratüre, The Role oi Turks in islam, Turku-i islam Khidmât, Modern Movements in is­lam gibi bazı eserlerini neşretti. Yine bu devrede hayatının en önemli dönüm noktasını yaşayan Ger­manus kendi ifadesine göre Hz. Peygamber’i rüyasında gördü ve Yeni Delhi Ulu-camii’nde Müslümanlığını ilân ederek Abdülkerim adını aldı.

1934 yılında İslâm’ı öz kaynaklarından incelemek amacıyla Kahire’ye giderek Ezher Üniversitesi hocalarından aldığı derslerle Arap dili ve İslâmiyet hakkın­daki bilgilerini derinleştirdi. Ertesi yıl hacca gitti. 1939’da tekrar Mısır’a, ora­dan da hac için Mekke’ye geçti. Ardın­dan birkaç defa daha hacca giden Ger­manus el-Hâc Abdülkerim adıyla tanın­maya başladı. Daha sonra her yıl kış mevsimlerinde gittiği Kahire’de Mec-mau’l-lugati’l-Arabiyye’nin oturumları­na katıldı.

Hac yolculukları ve çeşitli İslâm ülke­lerine yaptığı araştırma gezileriyle İslâm milletleri. İslâm kültür ve medeniyeti hakkındaki tesbitlerini zenginleştiren Germanus, seyahatlerinin canlı ve ilginç sonuçlarını Allah Akbar, A Felhold Fa-kö fenyeben (Hilâlin solgun ışığında) ve Kelet îenye lele (Şark’ın ışıklarına doğru) gibi eserlerinde toplamıştır. Akıcı ve ro­manıma bir üslûpla kaleme aldığı bu eserler bütün Avrupa’da hem halk hem de aydın kesim tarafından büyük ilgi görmüş ve müslüman Şark’ı Avrupa’ya tanıtıp sevdirmiştir. 1939-1941 yılların­da Mısır ve Suudi Arabistan’da yaptığı İl­mî araştırmalarının sonuçlarını da “Unk-nown Masterpieces of Arabic Literatüre” (IC, XXVI/ 1 119521, s. 91-112) ve “Studies in Arabic Lexicography” (10, (1954), s. 12-28) başlıklı yazılarında toplamıştır.

1941’de aldığı bir davetle Macaristan’a giden Germanus, Budapeşte Üniversite­si İktisat Fakültesi’ne bağlı Şarkiyat Ens­titüsü başkanlığına tayin edildi. 1945′-te profesör oldu. 1948’de, yeni kurulan Edebiyat Fakültesi’nin Arap Dili ve Kültü­rü Bölümü başkanlığına getirildi ve 1964 yılında emekli olup kürsüsünü öğrencisi Karoly’ye terkedinceye kadar bu görevi­ni sürdürdü. Ayrıca Arap dili, eski ve ye­ni Arap edebiyatı. İslâm kültür ve me­deniyeti sahalarındaki derslerine devam etti. Çağdaş Arap şiiri, Arapça metin şer­hi (Louis Şeyho’nun Mecâni’l-edeb’i), İs­lâm medeniyeti ve İslâm tarihiyle ilgili özel derslerini hayatının sonuna kadar devam ettirdi. Bugünkü Macar şarkiyat­çılarının çoğu onun öğrencisi olmuştur. 1950’Iİ yıllarda seri konferanslar veren Germanus, 1955’te çağdaş Arap düşün­cesi ve edebiyatı, Macar edebiyatından Örnekler hakkında Arapça konferanslar vermek üzere resmî davetlerle Kahire, İskenderiye ve Şam’a gitti. Aynı şekilde 1958 yılında Hindistan’ın Bombay, Ag-ra, Aiigarh, Leknev, Kalküta, Santinike-tan, Haydarâbâd ve Yeni Delhi üniversi­telerinde İslâm kültür ve medeniyeti­ne dair verdiği konferanslar dizisi bü­yük ilgi gördü.

1958-1966 yıllarında Macaristan’da milletvekilliği de yapan Germanus, Av­rupa’da ve İslâm dünyasında birçok ilmî kuruluşun, aslî, muhabir veya şeref üye­si oldu.

İki defa evlenen Germanus’un Bengdlî tûz (Bengal ateşi) adlı eserini birlik­te yazdığı İlk eşi Rözsa G. Hajnoczy’den ve kendisi gibi müslüman şarkiyatçı olan ikinci eşi Katö Kajâri Ayşe’den (Aisha) çocuğu olmamıştır. Bir asra yakın ömrün­de iki dünya savaşıyla birkaç rejim gör­müş olmasına rağmen fizikî ve ruhî gü­cünü yitirmeyen Abdülkerim Germanus 9 Kasım 1979’da Budapeşte’de vefat etti.

İlgili Makaleler