Sosyoloji

José Saramago – Ressamın El Kitabı

José Saramago – Ressamın El Kitabı

İkinci resmi yapmayı sürdüreceğim ama hiçbir zaman bitmeyecek,
biliyorum.

Müşterilerim, bir ressam olarak beni takdir ediyorlar. Başka
kimsenin umurunda değilim.

…kendine değer veren kişilerin portrelerini yapıyorum.

Bekledikleri tek şey resmin kendilerine iyice benzemesi.

Kendimi, her zaman bir portre yapma yeteneğine sahip biri
olarak görmüşümdür (ikincil bir şizofreni belirtisi).

…her portre retoriktir.

Konuşmada başkalarını etkilemek ve dinleyiciyi etki altına
almak için kullandığımız her şeye retorik denir.

“Bu adam kim?” Hiçbir ressam kendisine bu soruyu sormamalıdır,

Zengin erkek hiçbir zaman görmez, fark etmez, sadece bakar
ve sigaranın paketten yanmış olarak çıkmasını beklermiş havalarında sigarasını yakar.

Resmini yaptığımda bu adamı yok etmek istedim, ancak yok
etme yetisinden yoksun olduğumu gördüm.

Ben şimdi başka bir şeyin peşindeyim: Amacım, S.’nin yaşamı
hakkında bulabileceğim her şeyi ortaya çıkarmak ve bunları yazıya dökmek… (s.
27)

…bir adı seçmeye başladığım anda o insanı sınıflandırmakta,
onu belli bir kategoriye koymaktayımdır. (s. 31)

S., Senatus Populusque Romanus’un genel müdürü olmasaydı,
portresini yapmam için beni aramayacaktı.

Sekreter Olga

O sıralar, Adelina’yla tanışalı altı ay kadar oluyordu.

Karşılıklı sadakat ihtiyacı bir yük haline gelmediği sürece
ilişki yürür, bu sözsüz anlaşma bozulduğu anda ilişki zaten bitmiştir.

Adelina benden on sekiz yaş küçük.

Açıkçası, dürüstçe buluşabildiğimiz tek yer, yatak,

Bizler, tıpkı resmin anlamdan yoksun olduğu gibi, fikirden
yoksunuzdur,

Sessiz bir fotoğrafla olanaksız ve soylu bir ifadeye
bürünmek çabasıyla aptal aptal gülümseyen boş bir surat arasında ne fark var?

İnsan davranışları bir varsayımlar dünyasında yaşamlarını
sürdürürler.

Quintilianus, o hayran olunası Rhetoric kitaplarında,
konuşmacının, yalnızca sözlerin dağılımını gerçekleştirmede usta olmakla
yetinmemesi gerektiğini, kendi eliyle desen çizme yetisine de sahip olması
gerektiğini belirtiyor.

Tarihöncesi dönemleri inceleme zahmetine giren herkes,
resmin ve heykelin resim diye anıldığını ve Demosthenes döneminde bunlara
çizmek ya da yazmak anlamına gelen ve bu iki bilim dalı için ortak bir sözcük
olan antigrafi denildiğini görecektir, (s. 75)

…bir portre ancak ve ancak ressamının taşıdığı değer kadar değer
taşır, daha fazla değil. (s. 85)

İnsan, çoğu kez yanlışlıkla kendisini dost diye tanıtır ya
da dost tanımlaması yanıltıcıdır, işte bu nedenle, yalnızca bu nedenle bu
sözcük yaratılmıştır.

…herkes kendilerinden beklenen kişi olmak için (olumlu ya da
olumsuz anlamda) yoksullaşıyor, eksiliyor.

Belki de hiçbir yaşam anlatılamaz, çünkü yaşam, okunmak ya
da bakılmak üzere açıldığı ya da soyulduğu anda toza dönüşüp ortadan yok olan
bir kitabın birbiri üzerine binen sayfalarına ya da bir resmi oluşturan, üst
üste sürülmüş boya tabakalarına benzer. (s. 97-98)

Defoe

Rousseau

Yourcenar,

Bende ölüme karşı, yani ölüme değil de ölmeye karşı bir
tutku var,

Adelina, normalde yıkıcı bir tip olmamasına karşın, bana şu
soruyu sorabilirdi: “Senin hayatında anlatmaya değer ne olabilir ki?”

Her şeyin yaşamöyküsü olduğu konusunda ısrarlıyım.

Gerçeklik esnek ve dinamik olması nedeniyle başka dile
çevrilemez.

Ben yazarken bile dışarıdaki dünya değişmekte. Hiçbir imge
onu yakalayamaz, o an olduğu gibi tutamaz, an yoktur. (s. 139)

Adelina’nın Mektubu

İkimiz de hayatta büyük sürprizler beklemeyecek yaştayız,
ama insanın sevdiği birinin karşısına çıkıp da, her ne nedenle olursa olsun,
ona, “Seni artık sevmiyorum,” demesi gerçekten çok zor. Bu sözler her şeyi
anlatıyor. Yazdım, şimdi rahatladım. (s. 153)

Kadınlardan yerleri silmek, çocuklarının burnunu temizlemek,
çamaşır ve bulaşık yıkamak, evdeki erkeklerin donlarına yapışmış pisliği
sevecen parmaklarıyla kazımak gibi işler beklenir. Dünya kuruldu kurulalı bu durum
değişmemiş. (s. 155)

Çöl müyüz, terk edilen mi? Terk edilmiş, feda edilmiş,
izinsiz ayrılmış, yitik miyiz; yoksa bu ıssızlığı ve yalnızlığı biz mi
yarattık? (s. 160)

Düşünüyorum da, pek fazla bir şeyler başarmış değilim.

Ne zaman ona ihtiyacım olursa… Onun bana ne zaman ihtiyacı
olursa… Bunu resimde nasıl anlatır insan?

Resim yapma hakkında bir hayli bilgim var, yazma hakkında da
anlamsızlık anlatımının titiz bir düzen gerektirdiğini bilecek (ve uygulamaya
çalışacak) kadar şey biliyorum. Burada anlatımdan söz ediyorum, kendini açığa
vurmaktan değil. (s. 181)

Sokrates

İnsan bazı zengin ailelerde insanları canlarına kıymaya
yöneltebilecek şeyler görür.

Hesap kitap yaptım, sanırım dört ya da altı hafta beni idare
edecek param var. Yeni sipariş alma umudum yok.

Goya

Ressam olmak için resim yapmak yeterli değil. Tıpkı yazmakla
yazar olunmayacağı gibi.

Başarısız bir askeri ayaklanma oldu.

…tek sözcük etmeden konuşuyoruz, bir titreme gibi,
biçimlenmemiş harfler gibi bir mırıltı duyuluyor.

Rejim düştü. Beklendiği üzere askeri darbe oldu.

Manual de Pintura e
Caligrafia

Türkçeleştiren: Şemsa
Yeğin

Can Yayınları

2. Baskı, Eylül 2010

İlgili Makaleler