İslam Tarihi

Jön Türkler Kimdir, Nedir, Tarihi, Hakkında Ansiklopedik Bilgi

Jön Türkler. Daha çok II. Abdülhamid dönemindeki siyasî muhalefet hareketleri ve bu hareketlere katılan kişi ve gruplar için kullanılan bir tabir.

“Genç Türkler  ilk defa 1828 yılında Charles MacFarlane tarafın­dan dönemin genç Osmanlı nesline atıf­ta bulunmak üzere kullanılmış daha sonra 1855′-te Abdolinimo Ubicini hem II. Mahmud dönemindeki reform hareketine katılan devlet adamlarını, hem de Sultan Abdülmecid döneminin Batılılaşma yanlısı Tan­zimat ricâiini tanımlamak için “Jeune Turquİe de Mahmoud” ve “Jeune Turquie d’Abdul Medjid” ifadelerine yer vermiştir Bu tabi­ri 18S7 yılında bir kavram olarak ilk kul­lanan kişi ise Hippolyte Castile olmuştur. Bu kullanımlar, büyük bir ihtimalle Giuseppe Mazzini’nin Giovine Italia Genç İtalya hareketine telmihen yapılmıştır. Bir Amerikalı mis­yoner olan Henry J. van Lennep, 1864yı­lına ait günlüğünde Avrupa’da tahsil gör­müş Osmanlı gençleri için aynı ifadeyi Young Turkey kullanmış ve pek çok kim­senin yanlışlıkla “Genç Türkler”i Alevî mezhebiyle ilişkilendirdiğini belirtmiştir. Osmanlılar’da ise Sultan Abdülaziz’in cü­lusu sırasında (1861) Mâbeyn-i Hümâ-yun’da görevli, padişahın aktif siyaset iz­leyecek bir sadrazam tayin etmesine ta­raftar olan Ziya ve Muhtar beyler gibi ba­zı gençlerin “jönler [les jeunes” karşılı­ğı] olarak adlandırıldığı İbnülemin Mah­mud Kemal tarafından belirtilmektedir. Bu tarihten son­ra kavram, Mustafa Fâzıl Paşa’nın maddî desteğiyle Avrupa’da bir muhalefet hare­keti örgütleyen Yeni Osmanlılar’ı tanımlamak için bizzat adı geçen paşa ve Avru­pa basını tarafından kullanılmıştır. Avru­pa basınının bu kullanımı, “Genç İtalya” ile daha sonra ortaya çıkan ve muhalefet hareketleri oldukları ölçüde edebî akım­lar olma özelliğini de taşıyan “Junges Deutschland” (Genç Almanya), “Mlodej Polski” Genç Polonya hareketlerine tel­mihen aynı zamanda Yeni Osmanlılar’ın edebî şahsiyetleri de göz önüne alınarak yapılmıştır. Mustafa Fâzıl Paşa, Nord ga­zetesinin 7 Şubat 1867 tarihli nüshasın­da yayımlanan. Sultan Abdülaziz’e hita­ben yazdığı mektupta “grand parti de la jeune Turquie” ifadesine yer vermiş. Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin kuruluş belgesin­de ise “Jeune Turquie”yi Eski Türk grubunun muhalifi bir müessese olarak tarif etmiştir. Mustafa Fâ­zıl Paşa’ya cevap olarak Reponse a son Altesse Moustapha Fazil Pacha au sujet de sa lettre au Sultan başlığıyla 1867 yılı Nisan ayında kaleme alınan bir risalede ise yazar kendisi gibi devlet adamlarının “Jön Türk” partisine karşı bir parti oluşturduğunu iddia etmiştir. Daha sonra Yeni Osmanlilar’ın yayın or­ganı Hürriyet, Fransızca olarak basıldı­ğı matbaayı “imprimerie Centrale de la Jeune Turquie” şeklinde tarif etmiş, an­cak Hürriyet başlığının altında “Yeni Os­manlılar Cemiyeti” ibaresini kullanmış­tır. Hürriyet bazan da “Jeunes Turquie” tercümesi olarak “Yeni Osmanlılar” iba­resi yerine “Türkistan’ın erbâb-ı şebâbf ifadesine yer vermiştir. Ali Suâvi ise “Ci­van Türk” ya da “Yeni Osmanlıların Frenk mukallidi bir zümre değil, “devleti yani idaresini tecdîd edecek efkâr-ı cedîdeye sahip olanlar” olduğunu ileri sürerek da­ha sonra II. Abdülhamid’e muhalif ulemâ tarafından kullanılacak “müceddidîn-i Osmâniyye” ifadesiyle kastedilene benzer bir kavrama atıfta bulunmuştur [ulûm.Gazetesi, nr. i 3, 16 Şubat 1870] Bu tarih­ten sonra Jön Türkler tabirinin Yeni Osmanlılar’a ve ardından Midhat Paşa lider­liğindeki bürokrat-askerî kadroya atıfta bulunmak üzere kullanıldığı görülmekte­dir. Bilhassa İngiliz belgelerinde iktidar mücadelesi içindeki iki Osmanlı bürok­ratik-askerî kadrosunu belirtmek için “Young Turkey Party” (Genç Türkiye Par­tisi) ve “Old Turkey Party” (Eski Türkiye Partisi) kavramları sıkça kullanılmıştır. 1867’de Yeni Osmanlılık tarifi yapan Vakit gazetesi de Yeni Os­manlılar’ı Moskoflar’ın “eski Osmanlı” de­diği kimselerin hatalı siyasetlerini düzelt­meye çalışan kimseler olarak tanımlamış­tır.[ Osmanlılık”, Vakit, 9 Ağustos 1876] Mordtmann, 1877’de yeniçeriliği ihya et­mek isteyen bir grup ulemânın da kendi­lerini “genç Türk” olarak tavsif ettiklerini belirtiyorsa da diğer kaynaklar bunu doğ-rulamamaktadır. Bu anlamının yanında kavram, Osmanlı Meclis-i Meb’ûsanı’nın tatilinden hemen sonra Kânûn-i Esâsî’-nin yeniden yürürlüğe konmasını ve meş­rutî idareyi savunan kimseler için de lite­ratürde yer almaya başlamıştır. Böylesi­ne geniş ve muğlak bir kullanımla II. Ab­dülhamid rejiminin hemen hemen her muhalifi Jön Türk şeklinde tanımlanır ol­muş ve kavrama birden çok anlam yük­lenmiştir. Meselâ 1890 yılında Georges Badis adlı bir şahıs sarayı. Genç Türki­ye adında ve Kânûn-i Esâsı taraftarları­nın neşir vasıtası olacak bir gazete çıkar­makla tehdit ederken 1893’te Arminius Vâmbery ifadeyi Ziya Paşa, Nâmık Kemal gibi Yeni Osmanlılar’ı tanımlamak için kullanmış. 189S’te Paris’te yayımlanan Türkiya’1-Fetât/La Jeune Turquie gazetesi ibareye, genellikle bu gazeteyi neş­reden Türk-Suriye komitesini de içine alan bir kavram olarak, ancak bazan da bizzat bu örgüte atıfta bulunmak için yer vermiştir. Bunun yanında II. Abdülha-mid’e karşı muhalefete katılan mason örgütleri de siyasî faaliyetleri sırasında kendilerini Committee of Young Turkey at Constantinople şeklinde tanıtmışlardır. 1895 yılı AralığındaMec/ıveref Suppie-ment Français’nin “Organe de la Jeune Turquie” olarak neşri, Osmanlı İttihat ve TerakkîCemiyeti’nin kavram üzerinde bir tekel kurmasının işareti sayılmışsa da ce­miyet durumu böyle bir gözle görmediği­ni 1896’da düzenlenen, diğer muhalefet örgütlerinin de katıldığı bir ziyafeti Ban-quet de la Jeune Turquie şeklinde adlan­dırarak ortaya koymuştur. Aynı şekilde İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin Mech-veret Supplement Français’nin ilk ya­yımlanan programının yanı sıra Ahmed Rızâ bu mecmuanın 29. sayısında. Jön Türkler adına örgüt programı olmaktan ziyade felsefî tercihleri ortaya koyan da­ha kapsayıcı bîr program neşrederek du­ruma dikkat çekmiştir. İlginçtir ki, İttihat ve Terakki Cemiyeti içinde Mizancı Murad Bey’i destekleyen muhafazakâr kanat. Jön Türklüğün “le parti conservateur” (muhafazakâr parti) diye adlandırılan dev­let adamlarından müteşekkil grubun kar­şıtı olduğunu iddia etmekten de geri kal­mamıştır.[536] Nitekim 1897 yılında İttihat ve Terakkî Cemiyeti ile saray adına Ahmed Celâleddin Paşa’-nın vardığı anlaşma sonrasında cemiyet neşriyatı tatil kararı alınca Ahmed Rızâ, Genç Türkler’in bir zümre olduğunu, kim­senin bu kavram üzerinde tekeli bulun­madığını belirterek Meşverefi Jön Türk neşriyatı olarak yayımlamayı sürdürmüş­tür. Aynı ifadeler diğer Jön Türk organla­rınca da ısrarla dile getirilmiştir. İttihat ve Terakkî Ce­miyeti’nin uzun bir süre ulemâ tarafın­dan yönetilen Mısır şubesi yayın organla­rında ise genellikle Jön Türk yerine “mü-ceddidîn-i Osmâniyye” ibaresi tercih edil­miş, bu şubenin önde gelen İsimlerinden Hoca Kadri Nâsih, “CÖn Türk” tabirini eleştirel bir anlamda kullanırken kendi­sini bunun kapsamı dışında tutmuş bazı muhalif Balkan ve Kıbrıs neşriyatı ile [Feryad, Lefkoşe, 25 Aralık 1899, s. i] di­ğer bazı örgütler de [540] bu kavramı kullan­mışlar, bir kısım yayın organları ise “Ah-râr-ı Osmâniyye” ibaresini tercih etmiş­lerdir Ali Fahri Bey, “bilcümle anâsır-ı Osmâniyye efradından müteşekkil bir fırka”yı ta­nımlamak İçin Fransızca “Jeunes Turc”, Türkçe “Genç Türk” kavramlarının kulla­nılmasının yanlış olduğunu belirterek bu ifadelerde “Türk” kelimesi yerine “Osmanlı kelimesinin ikame edilmesinin ge­rekliliğine dikkat çekmiştir. 1878 sonrasın­da Jön Türk neşriyatı dışında kavram ya­zılı basında değil yalnızca belgelerde yer almıştır. Bu kullanımda da bazan Fransızca’daki söylenişi şeklinde “Jön Türkî” gibi yazılırken genel kullanım “Jön Türk” biçiminde olmuştur.