Tarihi Şahsiyetler

John Hughlings Jackson Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi

19.    yy’da, beyindeki hareket ve duyu merkezlerinin yerlerinin belirlenmesine yönelik çalışmalarla birlikte nöroloji hızlı bir gelişme sürecine girmişti. Fransız nöroloji bilgini Broca’nın, beynin belli bölgelerinin belli işlevleri olduğunu öne süren “lokalizasyon”kavramını ortaya atmasından sonra araştırmalarına bu yönde ağırlık veren Jackson da, özellikle epilepsi (sara) üzerindeki çalışmalarına ve bulgularına dayanarak beyin kabuğundaki belirli işlevsel bölgelerin varlığına inanıyordu. Jackson’un epilepsiye ilişkin çalışmaları, beyinde belirli bölgelerde merkezlenen belirli işlevlerin ve bu bölgelerdeki lezyonlarla işlevsel bozukluklar arasındaki ilişkilerin belirlenmesine yönelik çağdaş klinik yöntemlerinin öncüsü olmuştur. Gerçekten de, daha önceki dönemde soğanilikten kaynaklandığı sanılan epilepsideki kasılma nöbetlerinin, sinir hücrelerinde birdenbire ortaya çıkan, düzensiz, hızlı ve aşırı elektrik boşalımından ileri geldiğini ileri sürerek epilepsinin gerçeğe çok yakın açıklamasını yapan ilk nöroloji bilgini Jackson’dır. 1863’te ilk kez onun tanımladığı bir epilepsi türü de bugün onun adıyla, “Jackson epilepsisi” diye anılır. Ağır bilinç kaybı olmaksızın, vücudun yalnızca bir yanındaki kaslarda hafif seğirmelerle başlayıp giderek güçlü kasılmalara dönüşen bu lokal epilepsinin nedenini Jackson, beyin kabuğunun istemli hareket merkezi olan motor bölgesindeki yapısal kusurlara ya da zedelenme sonucu oluşmuş doku bozukluklarına (lezyon) ve tümörlere bağlayarak açıkladı.

Jackson’m epilepsi dışındaki en önemli çalışmaları, beyin ve omurilik zedelenmelerinden ileri gelen sinir sistemi hastalıkları ile konuşma bozukluklarıdır. Zihinsel bozuklukların ya da zekâ yetilerindeki gelişmemişliğin beyindeki yapısal bir lezyondan ileri gelebileceğine dikkati çeken Jackson, beyinde olduğu gibi beyincikte de işlevsel bölgelerin bulunduğuna inanıyordu. Konuşma merkezinin, sağ elini kullanan kişilerde beynin sol yarıküresinde yer aldığını belirleyen Broca’nın çalışmasını doğrulayarak, konuşma yitimi ya da “afazi” denilen konuşma bozuklukları ile beyin kabuğunun sol yanındaki lezyonların ilişkisini araştırdı. Ayrıca, Helmholtz’un geliştirdiği oftalmoskopun yalnızca göz hastalıklarının tanısında değil nörolojideki önemini de vurgulayarak, göz hastalıkları ile beyin lezyonları arasındaki ilişkiyi inceledi.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

İlgili Makaleler