Psikologlar

John B. Watson Davranışçılık

Davranışçılık ve John B. Watson (1878-1958)
Yapısalcılık ve İşlevselcilik akımları süregelirken, Watson tarafından ortaya atılan Davranışçılık görüşü, psikolojinin yeni bir bilim dalı olarak felsefeden miras kalan bilinç, ruh gibi kavramlardan uzaklaşıp nesnel ve somut olarak incelenebilir özellikler üzerinde çalışması gerektiğini söylemiştir. Onlara göre incelenmesi gereken gözlenebilir ve ölçülebilir davranışlardır. Watson’a göre insan dünyaya yalnızca basit reflekslerle

donanmış olarak gelmekte ve tüm özelliklerini yaşadığı çevre içinde, temel refleksleri üzerine insa olan öğrenilmiş davranışlar ile yani klasik koşullanma ile edinmektedir. 19201i yıllarda Watson ile başlayan davranışcılık yaklaşımı, evrilip gelişerek 1970lere kadar sürmüş ve psikolojinin egemen görüşü olmuştur. İkinci kuşak davranışçılık ya da yeni – davranışçılık 1930-1960 yılları arasında E.Tolman, E.Guthrie, C.Hull ve B.F.Skinner’in çalışmalarıyla sürmüştür. Yeni davranışçılık, psikolojinin özünün öğrenme çalışmaları olduğunu; karmaşık görünen bütün davranışların aynı temel öğrenme yasalarıyla açıklanabileceğini; karmaşık görünen davranışların operasyonel (işlemsel) tarifleri yapılarak üzerinde çalışılabilir davranışlar halinde ele alınabileceğini söylemekteydiler. Operant (edimsel) koşullanma, pekiştirme, amaçlı davranış, tek denemede öğrenme gibi kavramlar ve ilkeler yeni davranışçılar tarafından ortaya konulmuştur. Üçüncü kuşak davranışçılık ya da sosyal davranışçılık 1960lardan itibaren A.Bandura, J.Rotter gibi isimlerle sürmüştür. Bandura, gözlem yoluyla ve model alarak öğrenme gibi yeni öğrenme biçimlerini ortaya koymuş, davranışçı yaklaşıma sosyal bir boyut katmıştır. Ancak 1980’lerde kendini düzenleme gibi yeni kavramlar tanımlayarak sosyal- bilişsel bir görüşe ulaşmıştır.
Davranışçılık, sonradan çok eleştirilen bir yaklaşım olsa bile, klasik koşullanma, edimsel (operant) koşullanma, gözlem yoluyla öğrenme gibi temel öğrenme süreçlerini açıklanmasını onların çalışmalarına borçluyuz. Bu konular ve yürütülen deneylere ilişkin bilgiler kitabınızın öğrenme bölümünde açıklanacaktır. Davranışçılığın gözlenebilir/ölçülebilir insan özelliklerine ve sistematik olarak incelenmesine verdiği önem bugün hala temel bir yaklaşım olarak süregelmektedir ve bugün onlar tarafından yoksayılan zihin, bilinç, farkındalık gibi kavramları çalışırken de bu anlayıştan yararlanılabilmektedir. Aynı zamanda davranışçılığın eleştirisinin bilişsel yaklaşıma kaynaklık ettiğini ve böylece insan hakkında giderek genişleyen bir görüş açısına sahip olunabildiğini de gözden kaçırmamak gerekir.

İlgili Makaleler