Edebi Şahsiyetler

James Ensor Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

James Ensor 1878-1885 arasında, köy manzaralarını, günlük yaşamdan sahneleri ve taşralı burjuva evlerinin iç mekânlarını ele almış, yapıtlarında koyu, karanlık ve kasvetli renkleri, spatülle kaim bir tabaka halinde sürerek kullanmıştır. Nesnelerin biçimlerinden çok, ışığın etkisi üstünde durduğu bu koyu döneminde, Rembrandt, Daumier ve Turner’in yapıtlarını da incelemiştir. Bu döneminin en belirgin özelliklerini taşıyan İstiridye Yiyen Kadın ’da Turner’den etkilenerek ışığı koyu renklerin kasvetini yumuşatıcı ve canlandırıcı bir öğe olarak kullanmıştır. Bu döneminin yapıtlarını 1883’te sergilemiş, aynı yıl dönemin ilerici sanatçılarının oluşturduğu Les Vingt (Yirmiler) adlı öncü (avant-garde ) topluluğa katılmıştır. 1884 dolaylarındaysa Fransız İzlenimcileri’nin (Empresyonistler) fırça vuruşlarını benimsemiş, kırmızı, mavi ve yeşilin en parlak tonlarını bir arada kullandığı, canlı ve çok renkli düzenlemelere gitmiştir. 1880’lerin sonlarına doğru gerçekleştirdiği yapıtlarında alışılmamış görüntülere, beklenmedik ve gerçeküstü konulara yönelmiştir. Flayaletler, biçimsiz ve ürkütücü yaratıklar, cadılar, palyaçolar, karnaval maskeleri, iskeletler gibi gizemci ve simgesel anlam taşıyan fantastik çalışmaları, geniş düşgücünün ürünüdür. Bu çalışmalarında, özellikle doğduğu yeri çizerken, gökkuşağı renklerini kullanmıştır. O günlerdeki en önemli yapıtı, 1888’de gerçekleştirdiği Isa’nın Brüksel’e Giri-şı’dir. Bu çalışması Belçika’nın öncü çevreleri tarafından bile şiddetli bir tepkiyle karşılanmış, Ensor’un Les Vingt’ten ayrılmasına neden olmuş ve uzun süre hiçbir toplu sergiye kabul edilmemiştir. Daha sonra 1929’da Brüksel’deki ilk sergilenişinde, Belçika Kralı Albert bu resmi çok beğenmiş ve ressama baron unvanını vermiştir. James Ensor, 1900’den sonra koyu döneminin konularına geri dönmüştür. Ancak, bu son dönem yapıtları sanatına yeni bir şey katmamıştır.

Yapıtlarında, yergici ve alaycı duygularını harekete geçiren ve her şeyden önce grotesk bir yaratık olarak gördüğü insanı işlemiştir. Kimi zaman etin altındaki iskeleti ortaya çıkarmış, kimi zaman da bunu yürekteki ikiyüzlülüğü simgeleyen bir maskeyle örtmüştür. Işığı ve rengi çarpıcı bir biçimde kullanarak güçlü bir ifade yakalamaya çalışırken, pitoresk anlatıma da bağlı kalmış, zaman zaman karikatüre yaklaşan tutumuyla Dışavurumcular arasında önemli bir yer edinmiştir. Düşe ve imgeleme önem vermesiyle de Gerçeküstücüler’in öncülerinden sayılmıştır. Dünyanın çeşitli yerlerinde sergilenen yapıtlarıyla Paul Klee, Marc Chagal ve Emil Nolde başta olmak üzere birçok ressamı etkilemiştir. Yağlı boya yapıtları dışında, çok sayıda deseni, gravür dizileri de vardır. Earita (“Yazılar”) adlı bir denemeler kitabı yayımlamış ve Aşk Notlan adlı bir de bale yazmıştır.

• YAPITLAR (başlıca): Ostende’de Akşamüstü, 1881, Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi, Antwerp; istiridye Yiyen Kadm, 1882, Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi, Antwerp; İsa’nın Brüksel’e Girişi, 1888, Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi, Antwerp; Sobada Isınan İskelet, 1889, Windfhor Koleji, Dallas; Maskeler, 1890, Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi, Antwerp; Asılmış Bir Adam için Döğüşen Maskeliler, 1891, Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi, Antwerp; Ostend Çatılan, 1891, Brüksel; Sanatçının Maskelerle Çevrilmiş Portresi, 1899.

• KAYNAKLAR: A.Croquez, L’oeuvre grave de James Ensor, 1947.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi