Filozof Biyografileri

Jakob Sigismund Beck Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

BECK, Jacob Sigismund (1761-1840)

Alman düşünür. Kant’ı yeni bir görüşle yorumlayarak anlatmaya çalışmıştır.

Marinenburg’da doğdu, Rostock’ta öldü. O sıra Kant ve Krause’nin öğretim üyesi olarak bulundukları Königsberg’de matematik ve felsefe okudu. Okulu bitirdikten birkaç yıl sonra. Halle Gymnasiunı’unda ders vermeye başladı. 1796’da Halle Üniversitesi’nde ordinaryüs profesör oldu. 1799’da Rostock’a metafizik profesörü olarak çağrıldı ve yaşamının sonuna dek orada kaldı.

Beck, Rcmhold, Maimon, Schulze gibi düşünürlerle birlikte Kant’ı gereği gibi anlamaya ve anlatmaya çalışmıştır.

Kant’m felsefe sisteminde “kendindeki nesne” ilkesiyle ilgili sonuçlar üzerinde durdu. Ona göre Salt Usun Eleştirisi’nm yanlış ve dogmacı yorumlarından sakınmalıdır. Kant’m bu başyapıtının yorumu zorunlu olarak idealist yönde olmalıdır. Çünkü “kendindeki nesne” ilkesi yadsınamazsa, söz konusu yapıt kendi içinde çelişkiye düşecektir. Beck için anlıktan bağımsız bir “kendindeki nesne”nin işe yarar hiçbir işlevi olamaz. Duyularımızı etkilediği söylenenler de temelde görüngüsel (phenomenal) olmalıdır. Bilinemeyen bir “kendindeki nesne”nin yine gözlemlenemeyen bir “kendiliğindeki ben” üzerindeki etkileri biçimindeki bir Kant yorumu sakattır. Doğru yorum daha deneysel olmalı, bir “iç duyu” olarak anlaşılacak “ben”i, görüngüsel uzay içindeki görüngüsel cisimlerin etkilemesi ilkesine uymalıdır. Beck’e göre hem böyle bir cisim hem de böyle bir “ben” anlığın ürettiği nesnelerdir. Duyu girdilerinin kendi niteliklerine bakarak bunların nesnel kökenlerden geldiklerini söylemeye olanak yoktur. Şu halde, algının bir nesnel varlığın anlığı etkileyişi olarak değerlendirilişine de bir dayanak bulunabilmiş değildir. Tam tersine, algı içeriği, nesnellik niteliğini ancak anlık kategorilerinin kendisine uygulanmasından sonra kazanabilmektedir. Dış dünyadaki nesnel nesneler düşüncemizin temelindeki sezgi de bundan kaynaklanır.

Beck’in görüşü her ne kadar Fichte’ninkine yakınlık gösteriyorsa da, nesneyi yaratanın anlak olduğunu savunmak durumunda değildir. Bilginin temelini oluşturan “veri”nin önemini tıpkı Kant gibi, o    da vurgular. Yapmak istediği, Kant’ın bilgi kuramındaki ikiciliği birleştirmekti. Ona göre anlık nesneyi kurar ve üretir, ancak nesneyi yarattığı söylenemez. Böyle bir kurama ve üretim için malzeme olarak “veri” zorunludur.