Edebi Şahsiyetler

İsmail Zühtü Efendi Kimdir, Hayatı, Sanatı, Hakkında Bilgi

İsmail Zühdü (ö. 1221/1806) Osmanlı hattatı.   

Ünye’de doğdu. Kendisinden önce ya­şayan ve aynı adı taşıyan diğer meslekta­şından ayırt edilmek için “Yeni “İkinci” lakaplanyla veya Zühdî-i Sânî olarak anıl­mıştır. 1750’li yılların başında henüz gençken babası Mehmed Kaptan onu tahsil gayesiyle İstanbul’a götürdü. Hıf­zını tamamladıktan sonra Eğrikapılı Râsim Efendi’nin önde gelen talebelerinden Morali Ahmed Hıfzîden sülüs, nesih ve rika’ yazılarını meşketti. Hat öğrenimi­ni tamamlayınca Zühdî mahlasıyla ica­zet aldığı bilindiği halde icazetnamesi zamanımıza gelmediğinden tarihi belir­lenememektedir. Ancak mevcut en eski eserinin ince nesihle yazılmış! 175 (1761) tarihli bir mushaf olduğuna bakılırsa bu tarihten önce icazete hak kazandığı an­laşılır. 1204 (1790) yılında bir talebesine verdiği İcazetnamede Eğrikapılı Râsim Efendi’nin öğrencilerinden Hacı Mehmed Emin Efendi’yi hocası olarak belirttiğine göre muhtemelen Ahmed Hıfzı Efendi’­nin ölümünden sonra bu zattan da fayda­lanmıştır. Müstakimzâde Tuhfe-i Hattâ-tîn’de, Eğrikapılı Râsim Efendi’nin yetiş­tirdiklerinden Mehmed Emin adlı dört ayrı hattat tesbit ettiği için bunlar arasın­da İsmail Zühdü’ye hocalık edenin hangisi olduğu anlaşılamamaktadır. Ayrıca tarih olarak Tuhfe-i Hattâtîn’m sının olan 1200 (1786) yıllarında tanınmış hattatlardan sayıldığı halde burada İsmail Zühdü’nün yer almayışı müellifin unutmasından kay­naklanmış olmalıdır. İbnülemin Mahmud Kemal’in Son Hattatlar’da Mihalicî Mehmed Şâkir’den 1180’de (1766) icazet aldığı rivayeti ise bir kaynak gösterilme­diğinden mesnetsiz kaldığı gibi İcazet ta­rihinde de bir uyumsuzluk vardır. Çünkü İsmail Zühdü bu yıllarda artık başarılı bir hat muallimi mertebesine erişmiştir. Ni­tekim üç yıl sonra kardeşi Mustafa Rakım Efendi’ye sülüs-nesih yazılarından icazet verecektir.

İsmail Zühdü, Sultan III. Mustafa’nın saltanat yıllarında (1757-1774) Enderûn-ı Hümâyun’un hat muallimliğine getirildi, vefatına kadar sürdürdüğü bu vazifesi dolayısıyla imzalarında “kâtibi sarâyı sultanî” veya “hâcei Enderûn-ı Hümâ­yun” unvanlarını kullanmaya başladı. 1 Şevval 1221’de (12 Aralık 1806) vefat eden İsmail Zühdü Edirnekapı Kabristanı’na defnedildi. Baş taşı celî sülüs, ayak taşı celîta’lik hattıyla kardeşi Mustafa Rakım tarafından yazıldığı gibi manzum kitabe­nin metni de ona aittir.

Necmeddin Okyay ve Macit Ayral’a gö­re İsmail Zühdü, elinden tashihsiz harf çıkarmakta geçmişteki hattatlar içinde emsali bulunmayan bir üstattır. Eski hat­tatlar da tashihsiz yazarlar, fakat bu ara­da bünyesi bozuk harflere de yer yer rast­lanabilirdi. İsmail Zühdü ise tashihe ge­rek duymayacak kadar düzgün harflerle yazmıştır. Onun sülüs hattını yazarken tekrarladığı bir husus da aradaki bazı nokta ve işaretleri siyah mürekkeple de­ğil zermürekkeple koyarak daha sonra etrafını tahrirlemesidir; bu ise yazıya ayrı bir cazibe kazandırır. İsmail Zühdü’nün sülüs-nesih yazılarındaki tavrı Hafız Os­man üslûbundadır.

Zühdü Efendi mushaf, en’âm-ı şerif, delâilü’l-hayrât, hilye, pek çok murakka ve kıta yazmıştır. Topkapı Sarayı Müze­si Kütüphanesi’nde iki Mushaf-ı Şerif ile Emanet Hazinesi Zühdü Efendi’nin ne­sih yazıdaki sanat kudretini belgeleyen eserleri arasındadır. Ayrıca İstanbul Üni­versitesi Kütüphanesi’nde nesih hatla yazdığı bir Amme cüzü bulun­maktadır. Ketebesinde Şeyh Hamdullah Efendi’nin hattından istinsah edildiği ka­yıtlı bulunan eserin yazılış tarihi belirtil­memiştir. Aynı kütüphanede nesih hat­tıyla bir de delâilü’l-hayrât mevcut olup [74] 1212 (1797) yılında yazılmıştır.

İsmail Zühdü’nün yazdığı bir murakkaa 1310 Ramazanında (Nisan 1893) “diş ki­rası” mahiyetinde sahip olan Sami Efen­di, o zamana kadar Mustafa Rakım yo­lunda celî sülüs yazıyorken bu murakka’-daki sülüs satırların ilhamiyle celî üslû­buna yeni bir şive getirmiştir. Klasik üs­lûptaki sülüs-nesih hilyelerine de rast­lanan İsmail Zühdü, yaşadığı devir için hayli ileri bir deneme olan leylek biçimin­deki besmelesiyle de dikkati çeker. Ancak bu eseri zerendûd tarzında işleyen müzehhip 1213 (1798) yerine dalgınlıkla 1013 (1604) ta­rihini koymuştur.

Zamanını devamlı yazı yazarak geçiren İsmail Zühdü Efendi, İstanbul’un mesire yerlerine gittiği vakit bile kalemi elinden bırakmayan bir hattat olarak tanınmıştır. Nitekim Sâdâbâd’da, Yedikule bostanın­da, Çeşmemeydanı’nda yazdığını belirt­tiği kıtaları görülmüştür. Kendisine sülüs hattı öğrettiği Şânîzâde Mehmed Atâul-lah Efendi de “şeyhülhattâtîn” olarak an­dığı hocasının Ortaköy’deki yalılarına ge­lip haftalarca kaldığını ve kıtalar yazdığını tarihinde kaydetmektedir. Atâullah Efendi’nin babası Şânîzâde Sâdık Efendi tarafından Ortaköy’ün Çevirmecİ sokağı üzerinde yaptırılan çeşmenin zamanımı­za gelebilen 1198 (1784) tarihli celî sülüs kitabesi de İsmail Zühdü tarafından ya­zılmıştır.

İsmail Zühdü, bilhassa Şeyh Hamdullah Efendi’yi ve Hafız Osman’ı taklit ederek yazdığı kıta ve karalamalanyla da hayran­lık uyandırmıştır. Celî sülüste eski üslûba bağlı olarak yazdıklarına Ortaköy’deki çeş­menin, Eyüp-Defterdar arasındaki, III. Selim’in hemşiresi Şah Sultan’a ait tür­benin (1215/1800) ve Fatih Nişancı Meh­med Paşa Camii hazîresindeki Hatice Ha-nım’a ait kabrin (1219/1804) kitabeleri örnek gösterilebilir. Levha şeklinde eser­leri de vardır. İsmail Zühdü Efendi pek çok hattat yetiştirmiştir. Kardeşi Musta­fa Rakım ile İbrahim Şevki efendiler ön­de gelen talebelerindendir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

İlgili Makaleler