Edebi Şahsiyetler

İsmail Hakkı Tonguç Kimdir, Biyografisi, Eserleri, Hakkında Bilgi

İsmail Hakkı TONGUÇ Eğitimci (Silistre 1897-Ankara 1960).

Silistre Rüştiyesi’ni bitirdikten sonra İstanbul’a gitti. Maarif nazın Şükrü Bey’in araç iliğiyle Kastamonu Öğretmen Okulu’na girdi (1914). İki yıl sonra İsıtanbul Öğretmen Okulu’na geçerek burayı bitirdi (1918). Bir grup öğretmenle birlikte Almanya’ya gönderildi. Karlsruhe Ettlingen Öğretmen Okulu’nda, Karlsruhe Güzel Sanatlar Akademisi’nde ve Leipzig Elişleri Okulu’nda resim-iş derslerini izledi. I. Dünya Savaşı’nda Türkiye ve Almanya’nın yenilgisi üzerine yurda döndü. Eskişehir Öğretmen Okulu öğretmenliğine atandı (1919). Kurtuluş Savaşı sırasında Eskişehir işgale uğrayınca Ankara’ya gitti ve öğrenimini tamamlamak üzere yeniden Almanya’ya gönderildi (1921). Karlsruhe Güzel Sanatlar Akademisi’ne ve Karlsruhe Beden Eğitim Enstitüsü’ne devam etti. Yurda döndükten sonra Konya, Adana ve Ankara Öğretmen okullarında bir süre elişleri ve beden eğitimi öğretmeni olarak çalıştı (1922 -1926). Uzun süre Millî Eğitim Bakanlığı Pedagoji Müzesi müdürlüğünde bulundu (1926-1935). Bu arada ek görev olarak Gazi Orta Öğretmen Okulu ve Eğitim Enstitüsü’mde resim-iş öğretmenliği yaptı. Aynı okulda kısa bir süre müdür vekilliğinde bulunduktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim genel müdürlüğüne atandı (1935). Bu görevde 10 yıldan fazla kaldı. Eğitmen kursları ve köy enstitülerinin kuruluşuna öncülük etti. 1946’dan sonra üç yıl Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Dairesi üyeliğinde ve dört yıl Ankara Atatürk Lisesi öğretmenliğinde bulunduktan sonra emekliye ayrıldı (1953).

Hakkı Tonguç Cumhuriyet döneminin son 30 yılı içinde kişiliği, görüşleri ve eseri (köy enstitüleri) ile en çok tartışma ‘konusu olan eğitimcimizdir. Tonguç’un düşüncesine göre Türkiye, nüfusunun yüzde 80’i köylü olan bir tarım ülkesidir. Tarımla geçimini sağlayan birçok şehir ve kasaba ahalisi dahi köylü sayılabilir. Bu nedenle Türkiye’nin kalkınması demek, köylünün kalkınması demektir. Köyleri kalkındırmanın yolu da eğitimden geçer. Binlerce yıldan beri bilgisizliğin karanlığında yoksulluk içinde yaşayan köyler ancak eğitim yolu ile kalkındınlabilir. Tonguç bu görüşünü Eğitim yolu ile canlandırılacak köy adlı eserinde ayrıntıları ile dile getirir. Ona göre «köyü canlandırma işi alışılagelmiş alelade bir ilköğretim ve ilkokul meselesi değildir. Eğer böyle olsaydı Hafız Osman’ların, Sarı Hocaların, Molla Hasan’ların, Kerim Efendilerin köylerde ‘açtıkları mekteplerle bu mesele şimdiye kadar yüz defa halledilirdi. Eğitim ve öğretim yolu ile köyü canlandırmak, modern manâlı ilköğretimi köye mal etmekle sağlanabilir. Her bakımdan geri durumida, başka bir hayat düzeni içinde bunalıp kalmış olan köye sağlık, modern teknik, bunların çeşitli vasıtaları, modern kültür, ekonomilk bilgi götürülmeyecek olursa, yalnız okuma yazmaya önem veren bir bilgi okulu ile köy canlandırılamaz». Köy enstitüleri sistemi bu görüşün uygulama alanında gerçekleşmesi için atılan ilk adım oldu.

Hakkı Tonguç eğitim yönteminde de yeniliğe yol açtı. İş ve etkinlik ilkesinin türk eğitiminde baş yeri almasını sağladı. Sonraları zaman zaman savsaklanan bu ilke dünya eğitimindeki genel eğilime de uyularak oikullarımızca benimsendi. Bu yüzden Tonguç’a haklı olarak türk eğitiminîn Pestalozzi’si sıfatı verilmiştir. Köy enstitülerinden yetişenler de onu «Tonguç Baba» diye anarlar.

İlgili Makaleler